Özgür Gürbüz-BirGün/16 Şubat 2014
Twitter.com/ozzgurbuz
Yale Üniversitesi’nin hazırladığı 2014 Dünya Çevre Performansı
Endeksi’nde (Dizin) Türkiye 178 ülke arasında 66. oldu. 2012 yılındaki dizinde
Türkiye 132 ülke arasında 109. sırada yer almıştı. Rakamlara aldanıp
Türkiye’nin çevre alanında iki yılda çağ atladığını düşünmeyin. Dizinin
hazırlanışında ve puanlamada bazı değişiklikler yapılmış, yeni kıstaslar
eklenmiş. Değerlendirilen ülke sayısı da artmış. Yale Üniversitesi de yaptığı
açıklamada, dizinler arası karşılaştırma yapılmamasını salık veriyor. Öyle
yapalım. Sadece 2014 notlarına bakıp nerede iyi, nerede kötü olduğumuzu
anlayalım.
Dizin, tarımdan, iklime dokuz ana kıstasın
değerlendirilmesiyle oluşturuluyor. Türkiye’nin
ortalamada 100 üzerinden aldığı not 54,91. İsviçre’nin başını çektiği dünya
sıralamasında Türkiye 66. sırada. Arnavutluk’un hemen önündeyiz ancak Mısır, Ürdün, Jamaika, Küba, Tunus,
Ermenistan ve Belarus önümüzde. Avrupa Birliği’nde geride bıraktığımız tek
ülke ise Romanya.
Hava kirliliği alarm veriyor
En iyi notumuzu hava kirliliğinden almış gözüksek de
detaylara bakınca ‘iyi’ değil, ‘geçer’ not aldığımız ortaya çıkıyor. Birçok
ülkede ısınma ve yemek için evlerde yakılan odun, tezek gibi yakıtlar ciddi
sağlık sorunlarına yol açıyor. İyi not almamızı evlerdeki havanın temiz
olmasına borçluyuz. Dışarıdaki havada zararlı parçacık oranını gösteren PM 2,5
verilerinde Türkiye 178 ülke arasında 133. sırada. Evin içinde duman yok ama sokakta
hava kirli. Doğu Avrupa ve Orta Asya grubunda değerlendirmeye tabi tutulan
Türkiye’nin bu gruplardaki ülkelere göre durumu kötü. Son 10 yılda sorunun
arttığı görülüyor.
İkinci en iyi notumuzu da ‘Su ve Hıfzıssıhha’ başlığından almışız. Temiz suya erişimden 100
üzerinden 94 alan Türkiye bu sayede notunu yükseltmiş fakat iş Gayri Safi
Hasıla ve bulunduğu bölgedeki diğer ülkeler üzerinden karşılaştırmaya gelince
yine geride kalmış. Dizin tüm dünyaya baktığı için sizi yanıltmasın. ‘Az gelişmiş’ denen ülkelere göre çok
ileride olduğumuz ortada ama Avrupa Birliği ve bölge ülkelerle
karşılaştırıldığında durumumuz parlak değil.
Koruma notumuz zayıf
Kötü notları da konuşalım. En kötü iki not ‘Balıkçılık’ ile ‘Biyoçeşitlilik ve Habitat’
başlıklarından. Balıkçılık konusunda 100 üzerinden 21,9 alıp 70. olmuşuz.
Bu kadar düşük nota rağmen son sıralarda olmadığımıza göre dünyada da durum pek
parlak değil. Biyoçeşitliliği korumada ise 32 puanla 133. sıradayız. Başka bir
deyişle, ‘koruma altındaki alanları
koruma konusunda’ dibe yakınız. 178 ülke arasında 151. olmayı başarmışız. Tarımsal
destekler konusunda da 144. ülkeyiz. Çevrecilerin neden sokağa döküldüğü
ortada.
Kısaca özetlersek, arıtma sistemleri, suya ve elektriğe
erişim gibi konularda karnede iyileşmeler görülüyor. Bunun başlıca nedeni
insanların kırdan kente taşınması. Apartmanlara girdiğinizde suya erişiyor,
ısıtma sistemlerinizi değiştiriyorsunuz. Arıtma sistemlerinin sayısı artıyor,
hastanelere erişim kolaylaşıyor ama beraberinde hava kirliliği, çevre tahribatı
artıyor. Türkiye’nin koruma altındaki alanları da tehlikede. Doğal ve kültürel
sit alanları yapılaşmaya açılıyor. Antalya’nın Phaselis kenti, Urla’daki
villalar, Polonezköy, Olimpos, Çıralı ve daha nice koruma alanı tehlikede.
Performans dizinindeki not da kaygıları doğruluyor. Hükümetin doğal alanları
koruma, hava kirliliği gibi konulardaki başarısızlığı da 10 yıllık eğilimlere
bakınca görülüyor. Otoyol kenarına ağaç dikmekle bu iş olmuyor.
Yeşil BirGün
Çevre/ekoloji haberleri uzun zamandır BirGün’ün en çok
önem verdiği konular arasında. Yeşil BirGün sayfasıyla bu haberleri takip etmek
daha da kolaylaştı. İnternet sayfasına da Yeşil BirGün başlığı eklenirse tam
olacak. Emeği geçenlere teşekkür etmeli.