Özgür Gürbüz-BirGün / 8 Mayıs 2025
Foto: Akkuyu Nükleer A.Ş. |
Altıncı maddenin ikinci fıkrasında şöyle yazıyor: “Proje Şirketi, Rus Tarafı'nın tam desteği ile NGS inşasının başlaması için gerekli tüm belgeler, izinler, lisanslar, rızalar ve onayların verilmesinden itibaren yedi yıl içinde Ünite 1'i ticari işletmeye alır.” Anlaşmaya göre ilk ünitenin devreye girmesinden sonra birer yıl arayla diğer ünitelerin de devreye alınması gerekiyordu.
Türkiye Akkuyu Nükleer Santralı’nın sahibi Rus proje şirketine gerekli son izni 2 Nisan 2018 tarihinde verdi. Akkuyu Nükleer Santralı’nın 1. ünitesine inşaat lisansı verildi. Bir gün sonra, 3 Nisan 2018 tarihinde de inşaat başladı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın veri tabanında da yazan tarih bu. Rusya’ya tanınan yedi yıllık süre bir ay önce doldu ancak Akkuyu’da elektrik üretimi başlamadı. Peki şimdi ne olacak?
Anlaşmada bu durumda ne olacağı yazılmış. 10. maddenin son
fıkrası aynen şöyle diyor: “NGS'nin ünitelerinden herhangi birinin, işbu
Anlaşma'da programlanan tarihten daha geç işletmeye alınması halinde, ESA'da
öngörülen mücbir sebep durumları hariç olmak üzere, satılacak elektriğin fiyatı
ESA hükümlerine göre ayarlanacaktır.” ESA dedikleri Elektrik Satın Alma
Anlaşması; özünde de bir al ya da öde hükmü var. ESA’ya göre Türkiye ilk 15 yıl
boyunca Akkuyu’da üretilen elektriğin yarısını kilovatsaatine 12,35 ABD Doları
sent ödeyerek satın almak zorunda. Bu köşede defalarca yazdık, aynı elektrik
için güneş ve rüzgâra kıyasla yaklaşık dört kat daha fazla para ödenecek.
Çanakkale, Osmangazi köprülerindeki tuzak burada da var. Kazası, sızıntısı,
atığı ve dışa bağımlılığı da bela. Anlaşma imzalandığında dolar kurunun 1,52 TL
olduğunu da anımsatalım. Şimdi kur 39 TL’ye dayandı. Akkuyu devreye girerse elektrik
faturalarına zam gelmesi kaçınılmaz.
10. maddede belirtildiği gibi, Rusya’nın gecikmesi satın alınacak elektriğin
fiyatının ESA’ya göre değiştirilebilmesine fırsat sağlıyor. Eğer bir mücbir
sebep yoksa. Almanya’nın Rusya’ya Ukrayna savaşı nedeniyle uyguladığı ambargo
mücbir sebep kabul edilebilir. Rusya ambargo nedeniyle Almanya’dan gerekli
parçaları alamadığını ve Çin’de yeniden yaptırdığını açıklamıştı. Buraya kadar
tamam ama mücbir sebep kabul edilse bile bunun Rusya’ya ne kadar ek süre
kazandırdığını bilmiyoruz.
Zaten ESA’nın hükümlerini de bilmiyoruz. EÜAŞ’a (Elektrik
Üretim Anonim Şirketi) ESA hükümlerini sordum, beklediğim gibi gizlilik
nedeniyle paylaşılamayacağı söylendi. Türkiye anlaşmadan doğan hakkını kullanıp
Rusya ile masaya oturdu mu, Rusya mücbir sebep öne sürdü mü ya da iki taraf
hangi koşullarda bir uzatma anlaşması yaptı bilmiyoruz. Türkiye pahalı nükleer
enerjiden kurtulmak için ayağına gelen fırsatı değerlendirdi mi yoksa geri mi
tepti onu da bilmiyoruz. Tüm nükleer süreç gibi bu kısım da şeffaf olmayan bir
şekilde yürütülüyor.
Bindik bir alamete gidiyoz kıyamete…