Özgür Gürbüz-BirGün/27 Kasım 2017
Bugün
günlerden pazartesi. Kimimiz için haftanın en sıkıcı günü, tatilin bitişi.
Yaşadığımız onca pazartesinin bir kopyası. Aramızda “pazartesi sendromu”
yaşayanlar bile var. Bu pazartesiyi diğerlerinden farklı yapmak aslında sizin
elinizde. Sihirli kelimeyi ben size söyleyeyim, siz de pazartesinin önüne
koyun. Sihirli kelime “etsiz”.
Etsiz
pazartesi, şarkılarıyla hayatımızı değiştirmiş The Beatles grubunun üyelerinden
Paul McCartney ve ailesi tarafından başlatılan bir hareket. Adından da
anlaşılacağı gibi pazartesi günleri hiç ama hiç et yememeyi amaçlıyor.
Köftesiz, dönersiz, tavuksuz ve balıksız bir pazartesi. Diğer pazartesilere
benzemediği ortada. Vejetaryen veya vegansanız zaten et yemiyorsunuzdur. Bu
çağrı daha çok etle arasına mesafe koyamayanlara. Tek yapacağınız şey pazartesi
günü boyunca eti yemeklerinizden uzak tutmak, et suyuna bulaşmamış çorba,
içinden tavuk geçmeyen pilav bulmak. Bunun doğaya ve sağlığınıza büyük faydası
var. Son zamlardan sonra cebimize de…
Belki
şaşıracaksınız ama etsiz yemeklerin iklim değişikliğini durdurmaya faydası var.
İklim değişikliği konusunda bilimsel verileri inceleyen ve analizleriyle
politikacılara yol gösteren Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre,
tarım, ormancılık ve toprak kullanımı kaynaklı seragazı emisyonlarının oranı
yüzde 24’ü buluyor. Bu oranın içinde hayvancılığın payı oldukça yüksek. Şöyle
örnek verelim. Hayvan dışkısı kaynaklı karbondioksit emisyonlarının payı toplam
tarım emisyonlarının içinde yüzde 63’lük bir orana sahip[1].
Tarım kaynaklı seragazı emisyonlarının artışını önlemenin bir yolu da sebzelere
göre daha çok enerji, su ve yapay gübreyle üretilen eti tüketmemek. Endürtriyel
meyve sebze üretimi kaynaklı enerji tüketiminin de sorunlu olduğunu belirten
raporlar var ama külliyatın geneli et tüketiminin sorumluluğunun daha büyük
olduğu konusunda hem fikir. O zaman işe oradan başlayalım.
Yapacağınız iş
basit. Bugün evde, okulda veya işyerinde içinden et, balık veya tavuk geçen bir
yemek yemeyeceksiniz. Etsiz yemek yapan yerleri, menüdeki ineksiz, tavuksuz
seçenekleri bulmak ilk başta zor gelecek belki ama Türkiye’deki zengin sebze
mutfağını da böylelikle keşfetmiş olacaksınız. İngiltere’deki Oxford Üniversitesi
Halk Sağlığı bölümü tarafından yapılan bir araştırma, haftada üç defadan az et
yemenin ülkede kalp hastalıklarıyla ilişkili 31 bin ve kanser kaynaklı 9 bin
ölümü önleyeceğini belirtmişti. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası
Kanser Kontrol Ajansı da, günlük 50 gr işlenmiş et tüketiminin kolorektal
(kalın bağırsak ve rektum) kanser riskini yüzde 18 artırmaktadır[2].
“Etsiz
pazartesi” kampanyasını büyütmek sizin elinizde. Doğa koruma hareketinin umut
veren gençlerinden Yaz’ın (Güvendi) da desteğiyle iyice rayına oturan kişisel
etsiz pazartesi hareketim bugün haftanın her gününe yayılan bir çabaya dönüştü.
Vejetaryen veya vegan değilim ama özellikle dışarıda yemek yerken etsiz
yemekleri tercih ediyorum. Yapmasam size önermezdim zaten! Bugün daha çevreci
ve sağlıklı bir yaşama adım attığınız ilk gün olabilir. Dostlarınızı da
harekete katmak için sosyal medyadan kararınızı iletebilir ve #EtsizPazartesi
etiketiyle paylaşabilirsiniz.
Sağlık ve
iklim değişikliğini durdurma gibi nedenler sizi ikna etmediyse başka nedenler
de var elbette. Hayvan sevgisi, endüstriyel hayvancılığa tepki, et üretiminde
antibiyotik kullanımı, GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlar ve et üretimi için
yok edilen ormanlar (özellikle yağmur ormanlarında) bunlardan bazıları. Bir
kilo sığır eti üretmek için 15 bin 500 litre su gerekiyor. Aynı miktar suyla 12
kilo buğday ya da 118 kilo havuç üretmek mümkün. Bir hamburger yapmak içinse
3,5 metrekareden fazla toprak gerektiğini de unutmamalı[3].Et
fiyatlarının durumunu söylememe bile gerek yok. Zamlar yüzünden zaten
birçoğumuz protein ihtiyacını bitkisel gıdalardan karşılamaya alıştı. Her işte
hayır var diye boşuna demiyorlar.
Dünyayı
değiştirmeye kendimizden başlamıyorsak, dünya değişse bile bir parçasının eskisi
gibi kalacağını hiç unutmayalım.