Özgür Gürbüz-BirGün / 11 Kasım 2022
27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı Mısır'da başladı. 18 Kasım’a kadar sürecek konferans aslında yıl içinde sürdürülen müzakerelerin üst düzey temsilcilere gerçekleştirilen son etabı sayılır. Yılın son toplantısı ama çözüm garanti değil. 27 yıldır aralıksız müzakere eden ülkeler ortalama sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutma sözü verdi ama eylemlerle sözlerini sağlamlaştıramadı. ,5 derecenin altında kalınamazsa ikinci ve son hedef 2 derecenin altında kalmak; hasarı ve kayıpları azaltmak. Türkiye’nin Mısır’daki gündemi ise 2030 yol haritasının güncellemesi. Paris Anlaşması’na imza atarken iklim krizine yol açan emisyonları azaltma değil artırma sözü veren Türkiye’den artık üstüne düşeni yapmasını ve seragazı emisyonlarını nasıl azaltacağını açıklamasını bekliyoruz. 2053 net sıfır lakırdısı gerçek bir hedefe dönüşecek mi göreceğiz.
Foto: Elif Cansu İlhan |
Sonra sahneye Dünya Meteoroloji Örgütü çıktı. Ortalama sıcaklık arışı sanayi çağı öncesi ortalamanın 1,1 derece üzerinde seyrediyor. Deniz seviyesindeki artış sürüyor, orman yangınlarının sayısı artıyor, seller ve bildiğimiz tüm aşırı hava olaylarının sayısı ve sıklığı artıyor dedi. Elde çekirdek, çit çit çit…
Enerji verimliliği çağrılarına, akıllı ve pasif bina planlarına rağmen 2021 yılında bina ve inşaat sektörü tüm zamanların rekorunu kırarak karbon emisyonlarını 10 gigatona çıkardı. Bina deyip geçmeyin, Avrupa’nın enerji talebinin yüzde 40’ı binalardan kaynaklanıyor, şimdi verimli bina yapmayacaksak, ne zaman yapacağız? Bugün yaptığımız binanın enerji yükünü belki 100 yıl üzerimizde taşıyacağız. Çekirdek çitleyenlerin yanına müteahhitler, kentlerden sorumlu politikacılar da katıldı...
COP 27’de sadece sorunlar dile getirilmiyor, çözüm önerileri de var. Amazon ormanlarının yerli halklarının liderleri, Amazon ormanlarının yüzde 80’inin koruma altına alacak bir anlaşmaya gerek var dedi. Başta Amazonlar, tüm ormanlar bizim petrol, kömür ve doğalgaz kullanarak atmosfere bıraktığımız karbondioksiti tutuyor ve dünyanın daha çok ısınmasını önlüyor. Gezegenin ortak mirası Amazon’u koruyamazsak iklim krizini de durduramayız. Halihazırda yüzde 26’sı tahrip oldu bile. Yerliler, tahrip edilen yüzde 6’lık kısmı da yeniden koruma altına alarak 2025’e kadar orman varlığının yüzde 80’inini koruma altına alacak bir anlaşma istiyor. Yerliler korumaya çalışırken yaşadığımız gezegene yabancı bizler çekirdek elde çitlemeye devam ediyoruz. Çit çit çit…
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı, 2030’a kadar kömürlü termik santrallardan vazgeçme sürecini hızlandırıp yenilenebilir enerjiye geçersek 2050’de sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutma şansımız hâlâ var diyor. Demek öyle; çitlemeye devam…
Diyelim sorunu çözmeye niyetimiz yok, bari hasarı azaltmak için uğraşalım. BM Erken Uyarı İnisiyatifi, sayıları iklim krizinin de etkisiyle beş kat artan doğal afetlere karşı önümüzdeki dört yılda 3,1 milyar dolar harcayıp erken uyarı sistemleri kurarsak zararı azaltırız diyor. Rakam da veriyorlar. Harcanan her 800 milyon dolar gelişen ülkelerde 3 ila 16 milyar dolarlık hasarı önleyebilir diyorlar. Sekiz adet F-35 parasıyla on binlerce insan sıcak hava dalgalarına, tayfunlara, sellere karşı uyarılabilecek. İzlemeye devam ediyoruz. Çekirdek paketinin sonuna geldik farkında değiliz.
Bir hafta sonra 2022 yılının iklim konferansı da son bulacak. Biz çekirdek kabuklarıyla kirlettiğimiz yerleri süpüreceğiz, Mısır’daki iklim turistleri ve onların arasında seslerini çıkarmaya çalışan ama başarılı olamayan iklim eylemcileri Şarm El Şeyh’i terk edecek. İklim krizi bir sonraki aşırı hava olayına kadar unutulacak, sonra hatırlanacak ve tekrar unutulacak.
Dönüm noktasındayız. Ya çekirdek çitlemeyi bırakıp gezegeni koruyacağız ya da sonuçlarına katlanacağız. Koruyamadığımız doğa, daha fazla sıtma, yetersiz beslenme, ishal, kuraklık, sel ve sıcak hava dalgaları gibi onlarca felaketle karşılaşmamız anlamına geliyor. Kapitalizm ve yarattığı tüketim toplumu yaşamı yok ediyor. Sesimizi yükseltmeliyiz.