Kesinti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kesinti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İspanya’yı kim elektriksiz bıraktı?

Özgür Gürbüz-BirGün / 1 Mayıs 2025

Foto: Red Electrica
İspanya, Portekiz ve Fransa’nın bazı bölgelerindeki büyük elektrik kesintisinin ardından herkes suçluyu aramaya koyuldu. Enerji dönüşümüne karşı çıkan nükleer ve termik santral savunucuları araştırma sonuçlarını beklemeden yenilenebilir enerjiyi suçlu ilan etti. Medyayı da kontrol eden bu güçler sayesinde yenilenebilir enerjiyi sorumlu kılan haberler yayılmaya başladı. Halbuki bu kesinlikte bir suçlamayı yapabilecek bilgi şu anda kimsede yok. İddialar mantıklı bir temele de dayanmıyor. 2015’de Türkiye’de, 2003’te ABD ve Kanada’da, aynı yıl İtalya ve İsviçre’de benzer şebeke çökmeleri oldu. Nedeni de yenilenebilir enerji değildi.

Elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payının çok yüksek olması şebekenin çökme nedeni olarak gösteriliyor ancak bu İspanya ve Portekiz için yeni bir durum değil. Elektrik şebekesi çökmeden önceki üretimlere baktım. Güneş enerjisinin üretimdeki payı yüzde 52,67, rüzgârın ise yüzde 14,64’tü. Baz yük olmayan diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını da eklesek yüzde 70’i buluyor. Oranlar yüksek ama ilk değil.

İspanya 16 Mayıs 2023’te tam dokuz saat boyunca yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle elektrik talebini karşılamıştı. Bu yılın 16 Nisan’ında da yine birkaç saat boyunca sadece yenilenebilir enerji ile elektrik üretimi yapmıştı. Portekiz 2023 yılında altı gün boyunca yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle hayatını sürdürdü. Nükleer santralı olmayan Portekiz’de termik santralların elektrik üretimindeki payı geçen yıl sadece yüzde 10’du. Bu deneyimler yenilenebilir enerjinin çok olmasının şebekeyi çökerttiği iddiasına kuşkuyla bakmamıza neden oluyor.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, sistemin çökmesinin fazla yenilenebilir ya da az nükleer santralla bir ilgisi olmadığını açıkça söyledi. Bağımsız araştırmaların sonuçlarını bekleyip şebekede reform yapacaklarını da ekledi. Bir parantez açıp elektrik kesintisi nedeniyle nükleer santrallara ne olduğunu da anlatalım. İspanya’daki yedi nükleer reaktörün dördü kesinti sırasında çalışır durumdaydı. Şebekenin çökmesiyle dışardan aldıkları elektrik kesildi ve acil durum ilan edildi. Pek bilinmez ama nükleer santrallar için şebeke bağlantısı elzemdir. Elektrik kesilince santrallardaki dizel jeneratörlerle durumu kontrol altına aldılar. O jeneratörler çalışmasa Fukuşima ya da Çernobil’de yaşananları İspanya’da da görebilirdik.

Resmi analizler olmadan tahminde bulunmak hoş olmasa da sorunun elektrik üretim biçiminden değil şebekenin bu üretime hazır olmamasından kaynaklandığını söylemek mümkün. İspanya’dan bu yönde çağrılar da geldi ama herhalde içinde kamulaştırma geçtiği için ana akım medyada çok da yer almadı. Ecologistas en Acción, özelleştirilen ve beşte bir hissesi kamuda kalan Red Electrica’nın yenilenebilir enerji üretimini büyük firmalarının kaderine bıraktığına dikkat çekiyor. Planlama, elektrik depolama, yer ve kaynak seçimi gibi tercihlerin şirketlere bırakılması sonucu bazı bölgelerde yığılma olduğunu, bunun da sistemdeki dalgalanmalara yanıt vermeyi zorlaştırdığını belirtiyor. İspanya’da olan bitenden dolayı güneşi rüzgârı suçlamak yerine gerekli dersleri çıkarıp, özelleştirilmesi 2026 sonuna bırakılan TEİAŞ’a sahip çıkmaya ne dersiniz?

İklim ve çevre sorunları nedeniyle elektrik üretiminde kullanabileceğimiz kaynaklar belli. Bu kaynakları kullanmak için mikro şebekelere, tüketimle üretimi birbirine yakınlaştırmaya, elektrik depolama sistemlerine ihtiyacımız var. Teknik açıdan bakarsanız bu yapılabilir. Almanya Federal Ağ Ajansı’nın (BNetzA) İspanya ve Portekiz'i karanlığa sürükleyen elektrik kesintisinin bir benzerinin Almanya'da yaşanmasının mümkün olmadığını, elektrik tedarik sistemlerinin birçok koruma mekanizmasına sahip olduğunu söyleyen açıklaması buna işaret ediyor. Ben biraz farklı düşünüyorum. Sorun sadece teknik olsaydı çözümü de bulunurdu elbet ama işin içinde kendimizi kaptırdığımız tüketim toplumu, giderek artan enerji tüketimi ve bunu modern bir dünyayla eş tutan tutarsız bir insan davranışı da var. Sorunun o kısmını çözmek yapay zekadan çok samimi bir devrim gerektiriyor.

15 dakika 32 saniye

Özgür Gürbüz-BirGün/5 Nisan 2015

2013 yılında Almanya’da toplam elektrik kesintisi süresi 15 dakika 32 saniye*. Bir başka deyişle, deprem gibi doğal afetler dışında, üç dakikadan uzun süren kesintilerin toplamı yılda 15 dakika. 31 Mart’taki yaklaşık 10 saatlik (bazı yerlerde daha fazla) kesintinin nedenlerini araştıran Ankara’daki hükümet için bir kez de yazıyla yazayım. On beş dakika otuz iki saniye.

2014 yılında Almanya’da üretilen elektriğin dörtte birinden fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildi. Toplam elektrik üretimin yüzde 9’a yakını rüzgardan, yüzde 8’i biyokütleden, yüzde 6’sı güneşten ve yüzde 3’ü de hidroelektrik santrallerden sağlandı. Aniden kesilen rüzgardan, bulut arkasında kalınca sizi karanlıkta bırakan güneşten, ottan çöpten, tavuk dışkısından elektrik üreten biyokütleden. Ben söylemiyorum, memleketin üniversitelerinde, sokakta ve sosyal medyada yenilenebilir enerji hakkında anlatılanlar bunlar. 31 Mart bu palavraların da sonu oldu.

Almanya’nın en güneşli yeri Karadeniz kadar güneş alıyor. Rüzgar enerjisinde de bizim kadar şanslı değiller. Ege ve Marmara’daki rüzgar türbinleri verimlilik açısından dünyanın en iyileri arasında. Buna rağmen Almanya’da güneş ve rüzgardan üretilen elektrik miktarı Türkiye’nin toplam tüketiminin dörtte birinden fazla. Her yıl payları artıyor. Hedefleri 2050’de elektrik tüketiminin yüzde 80’ini yenilenebilir enerjiden sağlamak. Dünyanın en büyük sanayi ülkelerinden Almanya güvenilemez denen rüzgar ve güneşe geçiyor.

Türkiye’de ise dünya tersine dönüyor. Rüzgar diyorsunuz, “rüzgar esmezse elektriksiz kalırsınız” diyorlar. Güneş diyorsunuz, “akşamları mum ışığında mı oturacaksınız” diyorlar. Nükleer termik gibi baz yük santraller olmazsa sistem çöker deyip eski düzeni sürdürmeye çalışıyorlar. Dağ taş termik santral dolu Türkiye’de durmadan elektrikler kesiliyor ama dağ taş rüzgar ve güneşle dolu Almanya elektrik kesintisi tarih derslerinde okutuluyor. Bizim bir günde yaşadığımız elektrik kesintisi Almanların 40 yılda yaşayacakları elektrik kesintilerinin toplamından daha fazla.

Mesele eldeki kaynakları yönetmek. Adana’da rüzgar yoksa, Bandırma’da var. Güneş battıysa büyokütle santralleri, jeotermal var. Koca koca barajlar yapmışsın. Rüzgar eserken kapakları kapat, suyu yani enerjiyi depola. Rüzgar kesilince aç. Çok mu zora düştün komşudaki rüzgar tarlasından elektrik al, ertesi gün sen ona güneş sat. Son çare de bizde onlarcası kurulmuş doğalgaz santralleri. Almanya işte bunu yapıyor. Yıl sonunda alacaklı bile çıkıyor. Net elektrik ihracatçısı. Büyük ve hantal iletim hattını terk ediyor, değişime çabuk ayak uydurabilen ‘akıllı şebekeleri’ kuruyor. Yeni depolama sistemleri geliştiriyor. Bir yandan da nükleer santralleri bir bir kapatıyor. Öyle yaşı geldiği için falan değil. Pahalı ve riskli oldukları için.

Kesinti konusunda nükleer de çözüm değil. Fransa elektriğinin yüzde 70’den fazlasını nükleerden sağlıyor ama yıllık kesinti süresi Almanya’nın dört katı. Nükleersiz Avusturya, İtalya ve Almanya, Fransa’dan çok daha iyi durumda. Zaten, 31 Mart’taki karanlığın temelinde nükleer gibi büyük santraller var. Bir büyük santral arıza yaptı mı, yerine o büyüklükte başka bir santral koymanız lazım. Koyamazsanız sistem çöküyor. Halbuki bir rüzgar türbini arızalansa kimsenin ruhu duymaz. Elektriği küçük ama çok sayıda santralden üretme dönemindeyiz. Merkezi, tek bir yerden değil.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından, küçük santrallerle yapılan üretim merkezi sistemlerin yerini alıyor. Türkiye’yi yönetenler ise hâlâ 40 yıl öncesinin enerji sistemini savunuyor. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sembolü ampul. O ampulü Edison 1879’da bulmuştu. Avrupa’da üretimi yasaklandı çünkü verimsiz. Aynı elektriği harcayıp 8-10 kat daha fazla ışık vereni var. 31 Mart’taki kesinti bize ders olsun. Sizi karanlıkta bırakan ampulü verimlisiyle değiştirme vakti geldi. Türkiye’nin enerjisini boşa harcamayın. 

*SAIDI ortalama.