Özgür
Gürbüz-BirGün / 25 Mayıs 2020
Salgının bayram sonrası bitmesini ve kısıtlamaların kaldırılmasını herkes istiyor ancak “istemek” bir aşı değil ve koronavirüsü yok etmiyor. Türkiye’de ticari kaygıların sağlığın önüne geçtiğine dair kuvvetli işaretler var. Park ve yeşil alanlara çıkmak yasaklanırken AVM’leri açmak, turizm bölgelerini hareketlendirmek serbest. Okullarda bir araya gelmek tehlikeli ama yüzlerce kişinin kaldığı otellerde tatil yapmak serbest. Bahis ve TV gelirleri açısından daha az öneme sahip voleybol ve basketbol ligleri iptal, futbol sezonuna ise devam… Ön koşulun sağlık olmadığı belli.
Salgının bayram sonrası bitmesini ve kısıtlamaların kaldırılmasını herkes istiyor ancak “istemek” bir aşı değil ve koronavirüsü yok etmiyor. Türkiye’de ticari kaygıların sağlığın önüne geçtiğine dair kuvvetli işaretler var. Park ve yeşil alanlara çıkmak yasaklanırken AVM’leri açmak, turizm bölgelerini hareketlendirmek serbest. Okullarda bir araya gelmek tehlikeli ama yüzlerce kişinin kaldığı otellerde tatil yapmak serbest. Bahis ve TV gelirleri açısından daha az öneme sahip voleybol ve basketbol ligleri iptal, futbol sezonuna ise devam… Ön koşulun sağlık olmadığı belli.
Sağlığın ikinci plana atılacağını düşündüren
alanlardan biri de turizm. Ekonomik kriz nedeniyle turizm gelirlerine her
zamankinden daha fazla ihtiyaç var, bunu biliyoruz. Kasa tamtakır, döviz
değerli. 2019’da Türkiye’ye 51,7 milyon turist gelmiş, 34,5 milyar dolar turizm
geliri elde edilmişti. Gelen turistlerin 6 milyonu yurt dışında yaşayan
Türkiyeliler. Kalan 45 milyon yabancı turistin 7 milyondan fazlası ise Rus. O
nedenle Rus turist güvenli mesafe kadar önemli.
Türsab Başkanı Firuz Bağlıkaya Rus turistlerin Temmuz
sonu veya Ağustos başından itibaren gelmeye başlayacaklarını belirtiyor. Çok
iyimser bir beklenti olabilir zira Rusya’daki koronavirüs salgını ciddiyetini
koruyor. 344 bini geçen vaka sayısıyla Brezilya’nın hemen ardından dünyada en
çok vaka görülen üçüncü ülke Rusya. Nüfusa göre bakıldığında en çok hastanın
görüldüğü ABD’de her 200 kişiden biri virüse yakalanmışken, Rusya’da her 400
kişiden birinin testi pozitif. Günde 8-9 bin yeni hastanın tespit edildiği bir
evredeler. Son üç gündür (21-22-23 Mayıs) de vaka sayısı artışta.
Bu durumda iki ülkenin turizm sektöründen yapılan
Ağustos başı turizmin normale döneceği açıklamaları hem iyimser hem de tedirgin
edici. Salgının bizden daha şiddetli yaşandığı bir ülkeden gelen turistleri
Türkiye nasıl karşılayacak? Gelen turistlere test yapıp, 14 gün karantinaya mı alacak
yoksa “I Love Turkey” yazılı maske hediye edip hoş geldiniz mi diyecek? Rusya
ne yapacak o da önemli. Ülkesine dönen turistlere 14 gün tecrit uygulayacak mı?
Uygularsa kaç kişi tatile gitmek ister ya da izin süresi nedeniyle gidebilir
tüm bunlar yanıtını bilmediğimiz sorular.
Akkuyu’da bağımsız denetim gerek
Rusya ile zaten halihazırda Mersin Akkuyu’da devam
eden nükleer santral inşaatı nedeniyle bir ticari ilişki var. Burada çalışan
işçilerin sağlık durumu hakkında güvenilir ve yeterli bilgi akışı yok. Yöreden
aldığımız duyumlar, bazı işçilerin hâlâ bölgedeki pansiyonlarda karantinada
olduğunu söylüyor. Şirket sürecin başında bir işçide virüs olduğunu açıklamıştı
ama kaynağını söylemedi. Meşhur “filyasyon ekipleri” Akkuyu’ya uğramadı mı
acaba? Buraya Rusya’dan gelip giden heyetler var mı, karantinaya alınıyorlar mı
bilmiyoruz. Binlerce işçi bölge için ciddi bir salgın tehdidi yaratabilir ama
bağımsız denetim yok. Türkiye’nin en büyük şantiyelerinden biri orada ama
ticari ilişkiler nedeniyle gündemde değil. Akkuyu’daki örnek, turizmde de
paranın sağlığın önüne geçebileceği kaygısını doğuruyor. Rusya ile yürütülen
işlerdeki gizlilik de ayrıca korkutuyor.
Rusya’dan gelecek turistler veya iş insanları için
sorduğumuz soruları Türkiye’ye en çok turist gönderen diğer ülkeler için de soralım.
Rusya’yı turist sayısında Almanya, İngiltere ve İran izliyor. Bu ülkelerin
hepsi bizimle birlikte dünyada en çok vaka görülen 10 ülke arasında yer alıyor.
Turistlerin yarısından fazlası da iki şehre gidiyor, Antalya ve İstanbul,
yoğunluk kaçınılmaz. Paraya ihtiyacımız olduğu ortada ama turistler nedeniyle
salgın yeniden başlarsa, ikinci dalganın faturasını karşılayacak ekonomik gücümüz
var mı? Çin’in salgını önlemek için ülkesinin sınırlarını nasıl kapattığını
unuttuk mu? Hastalık riskini göze alacak kadar kötü durumda mı ekonomi?