Özgür Gürbüz-BirGün/29 Eylül 2013
Kaynak: Grida |
Bu uzmanlar, küresel iklim değişikliği konusunda yayımlanan
9 bin 200 raporu inceliyor. 39 ülke, bilim insanlarıyla sürece katılıyor. Kendilerine
gönderilen 54 bin 667 yorum değerlendirmeye alınıyor. Bu iş, petrol, kömür
lobilerinin desteklediği birkaç bilim insanının iddialarından ya da
bilimsellikten uzak e-postalardan ibaret değil. Bu yüzden, IPCC’nin 5.
Değerlendirme raporu, ‘küresel iklim değişikliği insan kaynaklı değil, bu bir doğal
döngü’ masallarıyla kıyaslanamaz. İşte tehlike işaretleri ve Türkçe meali:
·
1983-2012
arasındaki 30 yıl, son 1400 yılın en sıcak 30 yılıydı. Dünyanın ortalama
sıcaklığı 1901-2012 döneminde 0,9 derece arttı. Böyle giderse artış 21.
yüzyılın sonuna kadar 1,5 hatta 2 dereceyi bulacak.
Anlamı: 1,5-2 derecelik
sıcaklık artışı dünyadaki bitki ve canlı türlerinin yüzde 20 ila 30’unun
soyunun yok olması. Tropikal ve subtropikal bölgeler başta olmak üzere tarımda
üretim kaybı.
·
Son 20 yılda
Grönland ve Antartika buzulları büyük kütle kaybetti, tüm dünyadaki buzullar da
küçülmeye devam ediyor. Kuzey Kutbu deniz buzulu ve Kuzey Yarımküre’deki kar
tabakası ciddi oranda azalmaya devam ediyor. Deniz seviyesindeki yükselme 19.
yüzyılın ortalarından bu yana önceki iki yüzyıldaki ortalamanın üzerine çıktı.
1901-2010 arasında deniz seviyesi 19 cm yükseldi.
Anlamı: Dağlardaki
buzulların ve kar tabakalarının küçülmesi onların beslediği nehirlerin
kurumasına ve susuzluğa yol açacak. Kutuplardaki buzulların erimesi ise deniz
seviyesindeki yükselişi hızlandıracak. Ada devletleri sular altında kalacak,
Bangladeş gibi birçok ülkede tarım arazilerini su basacak.
·
Karbondioksit,
metan ve azot oksitlerin atmosferdeki yoğunluğu 800 bin yıldır görülmemiş bir
düzeye geldi. En önemli seragazı karbondioksitin yoğunluğu endüstri devrimi
öncesine göre yüzde 40 arttı. Nedeni fosil yakıt (petrol, kömür ve doğalgaz)
kullanımı ve arazi kullanımının değişmesi.
Anlamı: Karbondiksit başta
olmak üzere seragazlarının atmosferdeki birikiminin önüne geçilemezse küresel
iklim değişikliğinin de önüne geçilemeyecek. Sellerin sayısı ve şiddeti
artacak. Kasırga ve hortumlar, beklenmedik fırtınalar hayatı yaşanmaz hale
getirecek. İkitelli’de, Samsun’da şahit olduğumuz sel felaketlerinin sayısı
artacak.
Raporda anlatılanların rakamlarla süslenmiş tahminler
olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bahsedilen aslında yaşadığınız
hayatınız, geleceğiniz. Tek bir farkla, kaderinizi değiştirme şansınız hâlâ
sizin elinizde. Kömür değil rüzgar, petrol değil güneş diyerek; sorgusuzca
tüketmek yerine verimli üretip az tüketerek; daha çok para için değil, daha çok
boş zaman için çalışarak bu makus kaderimizi değiştirebiliriz. İlk adım inanmak.
3 yorum:
Nuran Talu: Başımızdakiler kendi çıkarlarına karşı bir tehlike olunca o konuyu içselleştirip,zararsız hale getiriyorlar, hatta alkışlanacak hale. Yeşil bina yapıyoruz, güneş, rüzgar yenilenebilir enerji işleri bizden sorulur gibi. Sonra da en çevreci iklimci bunlar oluyor. Dediğin doğru, meselenin kaynağı doğrudan "consumer pattern"ların değişiminde yatıyor. Yani toplumun felsefesine odaklanmalıyız
Katkılarınız için teşekkürler Nuran Hanım.
Önce tüketim alışkanlıklarımızı düzenlersek gerçek talebi de görebiliriz. O talebi karşılamak için de rüzgara, güneşe başvurabiliriz. Nereden geldiği, ne için gerektiği belli olmayan talebi irdelemeden yola çıkarsak, yenilenebilir enerji kaynaklarını da boşa harcamış oluruz diye düşünüyorum.
Meali: Az ye, az iç, az gez, az giy vb. Kim bunlardan vazgeçer ki?
Yorum Gönder