Almanya'da nükleer santralleri kapatmanın bedeli 65 milyar avro

Kaynak: http://bit.ly/1Ftb0bF
Almanya bildiğiniz gibi tüm nükleer santrallerini kapatıyor. Nükleer santralleri kapatmakla iş bitmiyor. Hepsi radyoaktif atık haline gelen reaktörlerin sökülmesi ve diğer radyoaktif atıklarla birlikte doğadan yalıtılarak depolanması gerekiyor. Bu işin yapılabileceği bile şüpheli. Yapılan hesaplar bu işin Almanya'ya maliyetinin 65 milyar avroyu (€) bulacağını gösteriyor.

Almanya'da nükleer santrallerin sökümü ve atıkların depolanması için gereken 65 milyar avronun 34 milyarı özel şirketlere ait. Türkiye'de ise yapılan anlaşmalara göre şirketler elektrik üretimi üzerinden belirli bir miktarı Türkiye'ye ödemekle yükümlü ancak söküm ve depolama işlerinin sorumlusu yok. Yani, Türkiye nükleerde ısrar ederse, santrallerin sökümü ve atıkların depolanması işleri devlete yüklenecek. Hem zor hem de çok pahalı. Çocuklarımız mevcut hükümetin yanlış kararı yüzünden bu borcu ödemek ve binlerce yıl radyoaktif kalan atıklarla uğraşmak zorunda kalacak. Nükleer santral planlarını durdurursak onlara bambaşka bir Türkiye bırakacağız. Her şey bizim elimizde.

Baz istasyonları hem tehlikeli hem de yasadışı

Özgür Gürbüz-BirGün/18 Eylül 2015

Baz istasyonları tehlikeli mi? Bu soruyu sadece biz değil dünyada herkes soruyor. Sorunun iki yanıtı var: Bilimsel ve ticari. Ticari yanıt size, “hayır” diyecek. Elimizde cep telefonları ve baz istasyonlarının zararlı olduğunu söyleyen rapor olmadığından bahsedecek.

Bilimsel yanıt ise size baz istasyonlarının tehlikeli olduğunu söyleyecek çünkü bilim insanlarının uymak zorunda olduğu bir ihtiyatlılık ilkesi var. Ne yapar ihtiyatlılık ilkesi? Araştırılan konuda bir bilimsel belirsizlik varsa, araştırmaların sonucu kesin sonuçlara varamıyorsa bilim insanına ihtiyatlı olmasını söyler. Araştırdığın ilaç, teknoloji kesin zararsızdır diyemiyorsan zararlı kabul et ve önerme der. Örneğin, genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) insanlar üzerindeki zararlı etkisi kesin bir biçimde ispatlanamasa bile, yüzde 100 zararsız olduğunu ispatlayana kadar GDO’ya karşı çık der. Baz istasyonu ve cep telefonlarından yayılan elektromanyetik radyasyon için de ihtiyatlılık ilkesi gereği bilim, “tehlikeli” der, demek zorundadır. Çünkü uzun dönemde insan sağlığına etkilerinin ne olacağı henüz kesin olarak bilinmemektedir. Şirketler ise ihtiyatlı değil kârlı olmak zorundadır. Onlar size her şeyin yolunda olduğunu söyler. Bu durumda kördüğümü çözmek politikacılara, hukukçulara ve halka kalır.

Herkesin elinde bir cep telefonu olduğunu varsayarsak halkın ihtiyatlı davranmadığını söyleyebiliriz. Bu yüzden de toplu ölümler veya hastalıklar ortaya çıkana kadar topyekün bir itiraz görmek biraz hayal. Yine de ihtiyatlı davranıp, baz istasyonlarının sayısının, yaydıkları elektromanyetik radyasyonun sınırlandırılmasını isteyebiliriz. Eliniz de hiç olmadığı kadar güçlü çünkü Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ve Tüketici Hakları Derneği’nin bu yönde yaptığı başvuru Danıştayca haklı bulundu. Danıştay 13. Daire Başkanlığı’nın kararına göre, insanların ikamet ettiği yaşam alanlarına, eğitim kurumları ve çocuk parklarının çevresine baz istasyonları ile televizyon ve radyo vericilerinin montajı yapılamayacak. Eğer okul, çocuk parkı gibi yerlerde baz istasyonu varsa hemen kaldırılması gerekiyor. Baz istasyonlarının tartışmalı limit değerleri de Danıştay kararıyla iptal edildi. ÇMO, baz istasyonlarının yeri kadar yaydıkları alan şiddetine de dikkat çekiyor. Türkiye’nin uyguladığı limit değerin 41 volt/metre olduğunu belirten ÇMO Avusturya-Salzburg‘da limit değerin 0,6 volt/metreye kadar indirildiğini söylüyor.

Avrupalılar cep telefonu kullanmıyor mu? Oralarda baz istasyonları yok mu? Kent içinde baz istasyonları var mı? Üç sorunun yanıtı da evet. Peki, neden orada daha az gürültü kopuyor? Birkaç nedeni var. Bizim yer seçimiyle ilgili bir sorunumuz var. Cep telefonu ve baz istasyonlarının özellikle hamile kadın ve çocuklardan uzak tutulması gerekiyor. Çocukların beyin dokularının daha emici, kafataslarının daha ince olduğu unutulmamalı. Bizde ise tersi oluyor, parklar, okul bahçeleri hatta hastane yakınlarında baz istasyonları var.

İkincisi çarpık kentleşmeyle ilgili. Baz istasyonları uzakta olamıyor çünkü radyo vericileri gibi sadece sinyal göndermiyor, alıyor da. Her baz istasyonunun yaklaşık 100 abone konuşturma kapasitesi olduğu düşünülürse, nüfus yoğunluğunun çok olduğu yerlerde daha çok baz istasyonu gerekiyor. Kent nüfusu dağılmış olsaydı, sokaklar düzgün planlansaydı baz tehlikesi azalacaktı. Kalabalık yerlerde baz baskısına bir de kablosuz internet ağları eklendi. Risk arttı. 4,5’tan 4 alan yeni şebeke(4,5G) için 30 bin yeni baz istasyonu da yolda. Yakında kentlerde ağaçtan çok baz istasyonu göreceğiz.

Üçüncü sorunumuz ise bağımsız bilimsel kuruluşların ve denetimlerin olmaması. Almanya’da 2010 yılında yayımlanan bir çalışma[1], düşük cep telefonu sinyallerinin bile farelerde tümöre neden olduğunu ortaya koydu. Bizde böyle araştırma yapan hocayı üniversiteden atar, fareyi de vatana millete ihanetten içeri tıkarlar.   

[1] Indication of cocarcinogenic potential of chronic UMTS-modulated radiofrequency exposure in an ethylnitrosourea mouse model

#pazarbilgeligi

Çanakkale'deki bir terzinin vitrininden:
"Dünya kirletilmeyecek kadar küçük, temizlenemeyecek kadar büyüktür."

Çivisi çakılmamış nükleer santrale %100 zam geldi!

11 Eylül 2015

Kimse farkında değil ama ‘ucuz’ olacağı iddia edilen Akkuyu’daki nükleer santralin üreteceği
elektriğin fiyatı şimdiden iki kat arttı.

Türkiye, Mersin’de nükleer santral yapılması için 12 Mayıs 2010 tarihinde Rusya Federasyonu ile bir anlaşma imzaladı. Türkiye, bu anlaşmayla Rus devlet şirketi Rosatom’un Türkiye’deki uzantısı Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye üretilen elektriğin büyük bir bölümünü 15 yıl boyunca satın alacağını garanti etti. Böylece nükleer enerjiye devlet teşviği verilmiş oldu. 

İş bu kadarla kalsa iyi. Alım garantisi dolar üzerinden verildi; kilovatsaat başına 12,35 $ sent. Anlaşma imzalandığında Merkez Bankası dolar kuru 1,52 TL’yi gösteriyordu. Bugün itibariyle 1 doların karşılığı 3,05 TL’yi buldu. Yani alım garantisi için cebimizden çıkacak para iki katına çıktı. Çivisi çakılmadan, ucuz denen nükleere %100 zam geldi. O da, dolar bu fiyatta kalırsa. Dolar arttıkça zararımız daha da büyüyecek.

Merak edenler için son bir not daha. Bugün spot piyasada elektrik fiyatı 6 $ sent civarında. Rüzgar santrallerinden üretilen elektriğe ödenen para 7,5 $ sent. Ucuz nükleer mi? Güldürmeyin adamı...