Özgür Gürbüz-BirGün/26 Nisan 2014
Pripiyat'ta lunapark - Foto: O. Gurbuz |
28 yıl önce
bugün, gece yarısına doğru Çernobil nükleer santralinde büyük bir patlama
meydana geldi. Kazadan ilk haberdar olanlar, dört nükleer reaktöre ev sahipliği
yapan Çernobil santralinde çalışanlar ve ailelerinin yaşadığı Pripiyat kentinde
oturanlardı. Üç kilometre uzaktaki bu kentten santralden çıkan dumanı görmek
mümkündü. Dünya kazadan iki gün sonra, 28 Nisan 1986 akşamı saat 11’de haberdar
oldu. Sovyet Haber Ajansı Tass, Çernobil nükleer santralinde ölümlü bir kaza
olduğunu söylemekle yetinmişti. Halbuki Danimarka’daki bir nükleer araştırma
laboratuvarı, Tass’ın haberinden iki saat sonra Çernobil’deki kazanın en yüksek
seviyede bir nükleer kaza olduğunu duyurmuştu. Radyasyonun büyük bir bölümü ilk
10 gün içinde havaya karıştı. Dönemin yetkilileri, santrali merkez alan 30 km
yarı çapında bir alanda yaşayan 130 bin kişiyi ilk 10 gün içinde tahliye etmekle
yetindiler. 140 km uzaklıktaki Kiev’de ve radyasyon sızıntısından en çok
etkilenen Belarus’un başkenti Minsk’teki 1 Mayıs kutlamaları bile iptal
edilmedi.
Çernobil, 1979’da
ABD’de meydana gelen Üç Mil Adası reaktöründeki kazanın çok ötesinde bir
kazaydı ve dünya böyle büyük bir endüstriyel felakete daha önce şahit
olmamıştı. Çernobil, nükleer enerjinin kaderini değiştirdiği gibi, birçok
siyasi sonuç doğurdu. Kimilerine göre Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının nedenlerinden
biriydi. Avrupa’da nükleer karşıtı hareketi, onunla birlikte çevre ve yeşil hareketi
güçlendirdi. Halkın çevrecilere güveni arttı çünkü onlar geliyorum diyen kazaya
karşı herkesi uyarmıştı. Nükleerin gözden düşmesiyle yenilenebilir enerji ve doğalgaz
yatırımları arttı. Bu sonuçların bazıları olumlu gözükse bile, kazanın olduğu
bölgedeki hasar tüm kazanımları gölgede bırakacak nitelikte. Ölen binlerce
insan ve canlılar. 28 yıl geçmesine rağmen ekilemeyen, barınılamayan topraklar,
yeni sızıntılara neden olmaya hazır radyoaktif materyaller ve milyarlarca
liralık ekonomik kayıp. Bu yazı dizisinde daha çok Çernobil ve Fukuşima sonrası
nükleer enerjinin durumuna bakacağız ama nükleer felaketin sadece rakamlardan
ibaret olmadığını en baştan hatırlatmakta yarar var.
İNSANLAR KANSER ORMANLAR ZEHİRLİ
Çernobil
kazası nedeniyle 350 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kaza ve
kazadan sonra temizlik çalışmalarında 800 bine yakın kişi çalıştı. ‘Tasfiyeci’
adı verilen bu kişilerin haklarını savunan birlik, 800 bin temizlikçiden 60
bininin öldüğünü, 165 bininin ise sakat kaldığını söylüyor. Sovyetler
Birliği’nden kalan resmi raporlar ise 25 bin tasfiyecinin öldüğünü kabul ediyor.
Çernobil'de ölen itfaiyeciler için yapılmış anıt-Foto: O. Gurbuz |
Çernobil
nedeniyle kaç kişinin kansere yakalandığı ve hayatını kaybettiği tartışmalı bir
konu. İçlerinde Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı’nın da bulunduğu ve bu yüzden şüpheyle yaklaşılan BM
Çernobil forumu, 2005 yılında ölü sayısını 4 binle sınırladı. Bu rapor büyük tepki
topladı ve yanıt niteliğinde farklı raporlar yayımlandı. Bugün Avrupa
Parlamentosu Yeşiller Grubu’na eş başkanlık yapan Rebecca Harms’ın desteklediği
ve iki İngiliz bilim insanının hazırladığı 2006 tarihli TORCH raporu, 30 ila 60 bin arasında kanser kaynaklı ölüme işaret ediyor.
Greenpeace’in çalışması ise Çernobil
yüzünden 270 bin kanser vakasına rastlanacağını, bunlardan 93 binin ölümcül
olacağını belirten bir rapor yayımladı. Çalışmalarından dolayı Nobel ödülü
almış, Uluslararası Nükleer Savaşa Karşı
Doktorlar Birliği (IPPNW) ise on binlerce tasfiyecinin ölmüş olabileceğini söylüyor.
2006’da hazırladıkları rapor, 10 bin kişinin tiroit kanseri olduğunu ve 50 bin
vakanın daha görüleceğini belirtiyordu. IPPNW’ye göre Çernobil, Avrupa’da 10
bin sakat doğuma ve 5 bin ölü doğuma neden oldu.
Kesin olan,
Çernobil nedeniyle sağlık sorunu yaşayanların çokluğu. 1996 yılında Ukrayna,
Rusya ve Belarus’ta çocuklar arasında tiroit kanseri yüzde 200 arttı. Dünya Sağlık Örgütü o tarihte, bu üç
ülkede 4 milyon kişinin nükleer felaketten etkilendiğini ve 1 milyonunun tedavi
gördüğünü söylemişti. Çernobil’den, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom
bombalarından 100 kat fazla radyasyon yayıldı. Ukrayna, Belarus ve Rusya
sınırları içerisindeki 125 ila 146 bin kilometrekarelik bir alan radyoaktif
kirliliğe (sezyum-137) maruz kaldı.
Sezyum-137 izotopunun radyoaktivitesini yitirmesi için 300 yıl geçmesi
gerekiyor.
Yüksek
seviyedeki radyasyon yüzünden Çernobil’in kaza yapan 4 numaralı reaktörünün
içerisinde kalan nükleer yakıt çıkarılamıyor. Kazadan sonra aceleyle kapatılan
reaktör binasının çökmesi halinde ciddi bir radyasyon sızıntısıyla karşı
karşıya kalınabilir. Bu yüzden dev bir lahit inşa ediliyor. 4,3 milyar TL’ye mal
olan koca bir çatının inşası sürüyor. İnşaat bittiğinde çatı reaktör binasının
üzerine kapatılacak ve içerideki radyoaktif materyaller sızıntıya olanak
vermeyecek şekilde kapatılacak. Projenin gecikmesi herkesi endişelendiriyor.
Diğer endişe kaynağı da radyasyona maruz kalmış bölgedeki ormanlarda çıkacak
bir yangın. Yangın, ağaçların, bitkilerin emdiği radyasyonun açığa çıkmasına
neden olacak. 2006’da bölgeyi ziyaret ettiğimde Çernobil’le ilgili çalışmalarda
toplam 7 bin kişinin çalıştığını öğrenmiştim. İşçilere, Ukrayna’daki diğer
işlere göre daha yüksek ücret ödeniyor. İki vardiya halinde çalışıyorlar ve
yüksek seviyede radyasyona maruz kalmamaları için ayın iki haftasını bölgeden
uzakta geçirmek zorundalar. Birçoğunun görevi, olası bir yangını önlemekti.
Belarus’taki
ormanların yüzde 21’i, ekilebilir alanların da yüzde 22’si kirlendi. Ukrayna’da
ise ülke ormanlarının yüzde 40’ı radyoaktif kirliliğe maruz kaldı. Bitki ve
hayvanlar kadar ülke ekonomileri de yara aldı. Belarus ekonomisinin ilk 30
yıldaki kaybının 43 milyar doları geçmesi, toplamda ise 235 milyar doları
bulması bekleniyor. Bu rakam Belarus’un 1985 bütçesinin 32 katına denk
geliyordu. Belarus ülke bütçesinin yüzde 6’sını Çernobil’in sonuçlarıyla baş etmek
için harcıyor. Ukrayna’da da durum farklı değil. Çernobil’in ülke ekonomisine
maliyetinin 2015’e kadar 201 milyar doları bulması bekleniyor. Ukrayna da
bütçesinin yüzde 5’ini Çernobil harcamalarına ayırıyor.
2. Bölüm için lütfen buraya tıklayınız.