Özgür Gürbüz-BirGün/14 Şubat 2019
Tanzim satış,
nasıl Türkiye’nin tarımsal üretim sorununu çözemeyecekse ihtiyacı olan
ailelerin elektrik faturalarının devletçe karşılanması da enerji yoksulluğu
sorununu çözemeyecek. Sorunun krize dönüşmesini öteleyecek o kadar.
Düzenli sosyal
yardım alan ailelerin 150 kilovatsaate kadar (yaklaşık 80 TL’lik faturaya eş) yaptıkları
tüketimin devlet tarafından karşılanacağı bir ay önce duyuruldu. Bu yardım en
az 5 kişilik aileler için geçerli. İki kişilik ailelerde 75 kilovatsaate
düşüyor, aile üye sayısına göre değişiyor. Faturalarını ödemekte zorlanan ve
elektriksiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalan aileler için elbette iyi bir
haber ama nereye kadar? Seçimden sonra devlet bu karardan vazgeçerse ne olacak?
“Bana balık verme, balık tutmayı öğret”
diye boşuna dememişler. Burada yaptığımız balık tutmayı öğretmek değil.
Zor durumdaki
insanların faturalarını ödemek yerine devlet neler yapabilirdi, onu tartışalım.
Örneğin, evlerinin yalıtım giderlerini karşılayabilir, böylece daha kalıcı bir
çözüme imza atabilirdi. İyi bir yalıtımla ısınma giderlerini yüzde 30 ila 50
arasında azaltmak mümkün. Yalıtım tüm apartmanı kapsayacak, zor diyebilirsiniz
ama istenirse formüller bulunur. Yapılabilecek daha pratik işler de var. Buzdolabı
gibi çok elektrik tüketen cihazları enerji tasarruflu modellerle değiştirerek, elektrik faturalarını hemen azaltacak bir
işe imza atılabilirdi. Gelin hesap kitap yapalım.
Buzdolaplarımız,
evimizdeki elektrik faturasının üçte birinden sorumlu. 80 TL’lik bir fatura,
enerji verimli bir buzdolabının kullanılmasıyla 65-70 TL civarına inebilir. Hükümet,
yardım kapsamında evdeki ampulleri de verimlileriyle değiştirebilir; 10 liraya
yakın tasarruf da oradan yapılabilir. Eve girmişken enerji tasarrufunun nasıl
yapılacağı örneklerle anlatılabilir. Sadece bu üç hamleyle fatura bedeli 60 TL’ye
kadar indirilebilirdi. Böylece, devletin karşılamaya çalıştığı fatura yükü
giderek azalırdı. LED ampullerin ömürlerinin yaklaşık 10 yıl, buzdolabının 15
yıl olduğunu düşünürseniz uzun vadede devletin ne kadar karlı çıkacağını
görebilirsiniz. Devletin yapacağı yardım yılda 240 TL azalır, ortalama sekiz
yılda buzdolabı ve ampul yatırımı geri ödenmiş olurdu. Enerji tüketiminin
azalmasıyla enerjide dışa bağımlılığın azalacağını, çevrenin korunacağını da
unutmayalım.
Oysa şimdi
yapılan fatura yardımı aileyi devlete daha çok bağımlı yapıyor. Elektrik
tüketimini azaltma hedefi yok. Ekonomik kriz derinleşir veya bu politikadan
vazgeçilirse yardım kesilebilir. Yardım kesilirse aile yine enerji yoksulu
olacak. Halbuki enerji tasarrufu
adımları kalıcı. Sayıları 2,5 milyonu bulan desteğe muhtaç ailelerin enerji
yoksulluğunu bir ay için değil, 10-15 yıl için azaltabilir.
***
Geçtiğimiz
hafta Avrupa Parlamentosu Milletvekili Rebecca Harms ve Heinrich Böll Stiftung
Derneği’nin davetiyle Brüksel’de “Nükleer Enerjinin Durumu” adlı bir konferansa
katıldım. Nükleer enerjinin dünya çapında gerileyişini gösteren çarpıcı
rakamları sizlerle paylaşayım.
Uzun süre
elektrik üretmeyenler toplam reaktör sayısından düşüldüğünde, dünya çapında
çalışan nükleer reaktör sayısı 416. 2002 yılında bu sayı 438’di. Avrupa’da 10
yıldır tek bir yeni reaktör devreye alınmadı. Nükleer reaktörler yaşlanıyor. Reaktörlerin ortalama yaşı dünyada
30, Avrupa’da ise 34. Tasarım ömrü 40 yıl olan bu reaktörlerin ömrü uzatılıyor
ama bu da riski artırıyor. Güneş
enerjisinde maliyetler son 10 yılda yüzde 88 azalırken, nükleerde yüzde 23
artmış. Nükleer atık sorununa kalıcı çözüm mümkün görünmüyor. Atıkların
yeraltında depolanması düşünülüyor ama hayata geçiren bir ülke bile yok.
Litvanya’daki Ignalina santralının söküm maliyetinin 3 milyar avroyu geçeceği
tahmin ediliyor. Söküm ve atıklarla ilgili maliyetler başa bela.
Ve son not. İstatistiklere
göre, yapımı süren sekiz nükleerden reaktörden birinden inşaat aşamasında
vazgeçiliyormuş. O zaman Akkuyu için hâlâ şansımız var.
***
16 Şubat Cumartesi, saat 13.00’da
İstanbul Mimarlar Odası’nda ÇYDD tarafından düzenlenen Yerel Yönetimler ve
Çevre Politikaları panelinde” ulaşımda iklim dostu seçenekleri” anlatacağım,
beklerim.