Özgür Gürbüz-BirGün/7 Aralık 2014
Rusya Devlet
Başkanı Putin geçen hafta bir günlüğüne Türkiye’ye geldi. Osmanlı geleneklerine
uyarak kendisini bir hediye ile karşıladık. Daha önce iki kez Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’ndan geri dönen Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED (Çevre
Etki Değerlendirme) raporunu binlerce itiraz dilekçesini hiçe sayarak
onayladık. Rusya’ya ilk 15 yılda alım garantisi nedeniyle yaklaşık 70 milyar
dolar (Elektrik Mühendisleri Odası’nın hesabı) gelir sağlayacak nükleer santral
projesinin önü açıldı. Santralin sahibi Rosatom, yapım maliyetinin 20-25 milyar
dolar arasında olacağını söylüyor. Nükleer santralin 60 yıl çalışması
planlandığına göre Rusya’nın kârını varın siz hesaplayın.
Osmanlı’da, özellikle
1740 sonrasındaki kapitülasyonlarla ticarette yabancı devletlere geniş
olanaklar sağlandı. Onaylanan ÇED ve daha önce imzalanan uluslararası anlaşma da
Rusya’ya benzer imtiyazlar sağlıyor. Anlaşılan bizi yönetenler aldıkları ‘eksik eğitim’ sonucu tarihlerine
yabancılaşıp Osmanlı’da yaşananları unutmuş. Unuttukları için de Rusya’ya aşağıda
birkaç madde ile özetlediğim nükleer kapitülasyonu
verdiler.
·
Rüzgar,
hidroelektrik, jeotermal gibi yerli kaynaklardan üretilen elektriği devlet daha
ucuza (kWs başına 7,3 ile10,5 sent) alırken, verilen alım garantisi yüzünden
Rus nükleer santralinden daha pahalıya elektrik (kWs başına 12,5 sent) satın alınacak.
·
Türkiye
60 yıl boyunca nükleer kaza riskiyle birlikte yaşayacak. Olası bir nükleer
kazada Türkiye ekonomisi çökecek (Fukuşima’nın tahmini maliyeti 250-500 milyar
dolar). Rusya ise birkaç milyar dolar tazminat ödeyip ülkesine dönecek.
·
Doğalgazda
bağımlı olduğumuz Rusya’ya elektrikte de bağımlı olunacak.
·
Akkuyu’da
üretilecek elektrik miktarının büyüklüğü ve doğalgazdaki aslan payı nedeniyle
Rusya Türkiye’deki elektrik fiyatının belirleyicilerinden biri olacak.
·
Orta
ve düşük seviyedeki nükleer atıklar Akkuyu’da depolanacak. Yüzlerce yıl
radyoaktif kalacak atıklar bize bırakılacak. Rusya’nın bu konuda sınırlı bir sorumluluğu
olacak.
·
Nükleer
yakıttan, santralin sökümüne kadar, yaklaşık 100 yıl boyunca Rusya’ya bağımlı
olunacak. Rusya ile olası bir anlaşmazlıkta, doğalgaz ve nükleer yakıt açığı
belirecek.
Bu kadarla
kalsa iyi. Rusya’nın ekonomik durumu iyi değil. Ülke ekonomisin 2015’te küçüleceği
Moskova tarafından da teyit edildi. İşsizlik artmaya başladı, yabancı sermaye
çıkışı hızlanacak. Bu durumda Akkuyu Nükleer Santrali’nin finansmanını tek
başına üstlenen Rusya toplamda 25 milyar doları bulan yatırımı nasıl
karşılayacak?
İşi yüklenen
devlet şirketi Rosatom’un tek derdi Akkuyu olsa iyi. Şirketin sadece
yurtdışında benzer koşullarla imzaladığı 13 nükleer reaktör projesi daha var.
Nükleerde ilk yatırım miktarı çok büyük olduğu için bizim gibi parası olmayan
ülkeler Rusya’nın teklifine evet diyor. Projelerin hemen hemen hepsinin aynı
tarihlerde yapımına başlanması planlanıyor. Bangladeş, Belarus ve Türkiye’deki
8 reaktörün yatırım bedellerini karşılamayı taahhüt eden Rusya, krizdeki ekonomisini
mi kurtaracak yoksa 40 milyar doları bu projelere mi yatıracak?
Putin’in
ziyareti öncesinde Kremlin’in idari danışmanı Yuri Uşakov, daha önce de Akkuyu
Nükleer AŞ Genel Müdür Yardımcısı Oleg Titov yerli malzeme alımını bahane
ederek vergi indirimi hatta Kurumlar Vergisi ile KDV’nin sıfırlanmasını istedi.
Bu talepler devam edecek. Santral inşası geciktikçe veya yavaşladıkça Türkiye
bu isteklere boyun eğmek zorunda kalacak. Osmanlıyı dilinden düşürmeyenler Osmanlı’daki
kapitülasyonları hatırlasa iyi olur. Bu daha birinci evre.
Bizi
yönetenlerin belli ki Türkçeleri kıt, eski dilde yazalım. İşler namüsait mahiyette tezahür etmeye başlamadan önce nükleer
maceradan vazgeçile.