Özgür Gürbüz-BirGün / 17 Ocak 2019
Ulaşımda kullandığınız
araç hem iklim değişikliğine katkınızı hem de sağlığınıza verdiğiniz zararı belirliyor.
Her 1000 kişiden 237’sine bir motorlu araç düşen Türkiye’nin mevcut tercihleri de
gelecekte iklim ve sağlık açısından kötü sonuçlar doğuracağa benziyor.
REN 21, Agora
Verkehrswende ve GIZ tarafından hazırlanan “Ulaşımı Karbonsuzlaştırmaya Doğru” adlı
rapor, G20 ülkelerini mercek altına almış. Ulaşım enerjiden sonra iklimi
değiştiren en önemli sektörlerden biri; küresel seragazlarının yüzde 17’sinden sorumlu.
Aslan payı karayolunda (%85) onu havayolu (%5,8) izliyor.
Neden G20
ülkeleri özellikle inceleniyor derseniz yanıtı basit. G20 ülkelerinin ulaşım
kaynaklı emisyonlardaki payı dünyanın geri kalanına göre çok fazla. Ulaşım
emisyonlarının yüzde 70’i, Türkiye’nin aralarında olduğu 20 ülkeden
kaynaklanıyor. Bu ülkelerde ulaşım konusunda atılan adımlar yetersiz. Bir
yerden bir yere giderken yaptığımız tercihler ya da bize sunulan ulaşım seçenekleri,
Paris Anlaşması hedeflerini yakalamaya yetecek, iklim değişikliğini durduracak
katkıyı vermekten uzak.
Türkiye’de ulaşım
sektöründe kişi başına düşen karbondioksit miktarı yılda 0,98 ton. G20
ortalaması ise 1,1 ton. Buradan bakınca Türkiye G20 içinde çok sorunlu bir ülke
gibi görülmüyor ama önümüzdeki döneme ait projeksiyonlar parlak değil. 2030’da
bu rakam 1,5 tona çıkabilir çünkü son yıllarda Türkiye’de ulaşım kaynaklı
emisyonlar hızla artıyor. Ulaşım emisyonlarının 1990-2016 yılları arasındaki
artış oranı yüzde 183.
Türkiye’nin ulaşım sektörü emisyonları ve 2030 yılı projeksiyonu |
2011 sonrası
bu artışın çok daha hızlandığını görüyoruz. Bu sadece iklimi değiştirmiyor aynı
zamanda kullanılan yakıtın neredeyse tamamının petrol kökenli olması nedeniyle
hava kirliliğine de yol açıyor. Kutuptaki ayılara neler yaptığınızı
göremeyebilirsiniz ama ulaşım tercihlerimizle çocuklarınızdan tüm
sevdiklerimize kadar herkesi zehirlediğimizi dikkatlice bakarsanız
görebilirsiniz.
Temel sorunumuz ulaşım tercihlerimiz. Tercih demek de eksik kalır. Çoğu zaman merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin bize sundukları seçenekler nedeniyle tercih bile yapamıyoruz. Karayolu ve havayolu taşımacılığı, deniz ve demiryollarının çok ama çok önünde seyrediyor. Ulaşım kaynaklı emisyonların yüzde 92’si karayolundan geliyor. Yurt içi uçuşların payı da yüzde 5.2’ye ulaştı. Uçaklar da hiç masum değil. Boru hatları ve demiryolları kaynaklı emisyonların payı ise her biri için yüzde 0,9. Petrol ve doğalgaz boru hatlarının demiryolları kadar seragazı emisyonu çıkarması oldukça şaırıtıcı değil mi? Ülkeyi demiryollarıyla değil boru hatlarıyla örmüşüz meğer.
Temel sorunumuz ulaşım tercihlerimiz. Tercih demek de eksik kalır. Çoğu zaman merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin bize sundukları seçenekler nedeniyle tercih bile yapamıyoruz. Karayolu ve havayolu taşımacılığı, deniz ve demiryollarının çok ama çok önünde seyrediyor. Ulaşım kaynaklı emisyonların yüzde 92’si karayolundan geliyor. Yurt içi uçuşların payı da yüzde 5.2’ye ulaştı. Uçaklar da hiç masum değil. Boru hatları ve demiryolları kaynaklı emisyonların payı ise her biri için yüzde 0,9. Petrol ve doğalgaz boru hatlarının demiryolları kadar seragazı emisyonu çıkarması oldukça şaırıtıcı değil mi? Ülkeyi demiryollarıyla değil boru hatlarıyla örmüşüz meğer.
Bir başka
sorunumuz da çevre ve sağlığımıza etkileri bilinen bu ulaşım araçları için
standartlarımızın olmaması. G20 ülkeleri içerisinde Arjantin, Avustralya,
Endonezya, Rusya, Güney Afrika ve Türkiye’de, hafif ve ağır hizmet araçları
için enerji tüketimi veya karbon emisyonuna dair sınır değerler bulunmuyor.
Türkiye’nin elektrikli araçlar konusunda da bir hedefi yok. Hidrojen enerjisi
toplu taşımada önemli bir rol oynayabilir ama birkaç yıl önce bu konudaki
neredeyse tüm çalışmalar durduruldu.
Paris
Anlaşması’na hâlâ taraf olmayan Türkiye, verdiği zayıf hedefin içine ulaşımla
ilgili bir alt hedef de koymamıştı. Köprü ve bölünmüş yollar seçim malzemesi
olunca, insan sağlığı ve çevreyi hatırlayan olmuyor sanırım. Özetle söylersek,
otomobilleri saldım çayıra Mevlam kayıra!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder