Özgür Gürbüz/11 Temmuz 2016
Bugün Akkuyu
için önemli bir gün. Daha önce iki kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geri
dönen Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) raporu,
binlerce itiraz dilekçesi hiçe sayılarak onaylanmıştı. Onaylanan ÇED’in iptali
için birçok sivil toplum örgütü dava açtı. Şimdi de açılan dava kapsamında Akkuyu’da
bilirkişi heyeti incelemelerde bulunuyor.
Bu ÇED
raporuna ve projeye itiraz etmek için çok fazla neden var. Burada sadece 10
taneyle yetineceğim.
1.
Rüzgar,
hidroelektrik, jeotermal gibi yerli kaynaklardan üretilen elektriği devlet daha
ucuza (örneğin rüzgar için kilovatsaat (kWs) başına 7,3 sent) alırken, verilen
alım garantisi yüzünden Rus nükleer santralinden daha pahalıya elektrik (kWs başına
12,5 sent) satın alınacak.
2.
Türkiye
60 yıl boyunca nükleer kaza riskiyle birlikte yaşayacak. Olası bir nükleer
kazada Türkiye ekonomisi çökecek (Fukuşima’nın tahmini maliyeti 250-500 milyar
dolar). Rusya ise birkaç milyar dolar tazminat ödeyip ülkesine dönecek.
3.
Doğalgazda
bağımlı olduğumuz Rusya’ya elektrikte de bağımlı olunacak.
4.
Akkuyu’da
üretilecek elektrik miktarının büyüklüğü ve doğalgazdaki aslan payı nedeniyle
Rusya Türkiye’deki elektrik fiyatının belirleyicilerinden biri olacak.
5.
Orta
ve düşük seviyedeki nükleer atıklar Akkuyu’da depolanacak. Yüzlerce yıl
radyoaktif kalacak atıklar bize bırakılacak. Rusya’nın bu konuda sınırlı bir
sorumluluğu olacak.
6.
Nükleer
yakıttan, santralin sökümüne kadar, yaklaşık 100 yıl boyunca Rusya’ya bağımlı
olunacak. Rusya ile olası bir anlaşmazlıkta, doğalgaz ve nükleer yakıt açığı
belirecek. Suriye krizini herhalde herkes hatırlıyordur.
7.
Akkuyu
Nükleer Güç Santralı’na (NGS) ait Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarında,
sorumlu nükleer enerji mühendislerinin imzalarının taklit edildiği, raporların
yatırımcı firma ve ÇED firması tarafından revize edildiği sırada hiçbir nükleer
enerji mühendisi tarafından görülmediği anlaşıldı. Sahte imza skandalına
rağmen, halkın güvenliğini bu kadar yakından ilgilendiren bir projenin ÇED
raporu onaylanamaz.
8.
Elektrik
talep tahminleri abartılı. TEİAŞ, 2013 tahmininde 2015 sonunda en düşük
elektrik talebinin 278 milyar kWs olmasını bekliyordu. 2015 sonunda gerçekleşen
ise sadece 263 milyar kWs. Bu neredeyse Akkuyu'da kurulmak istenen nükleer
santralin üreteceği elektriğin yarısı kadar bir sapma demek. Abartılmış talep
tahminlerine güvenerek nükleer gerekli diyenler Türkiye’yi yanıltıyor.
9.
Türkiye
elektrik üretmek için nükleere muhtaç değil. Akkuyu’daki nükleer santral tam
kapasite çalışırsa yılda 35 milyar kWs elektrik üreteceği belirtiliyor. Enerji
Bakanlığı’nın da kabul ettiği güneş enerjisinden elektrik üretme potansiyeli
yılda 380 milyar kWs. Bu potansiyelin 10’da birini değerlendirmek nükleer santrali
gereksiz kılacak. Güneşin sürekli olmadığıyla ilgili söylenenler de genelde
eski bilgilere dayanıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları çok çeşitli. Güneş
yokken rüzgar, rüzgar yokken biyokütle veya jeotermal kullanılabilir. Türkiye
gibi çok seçeneğe sahip bir ülkede tek sorun planlama. Örneğin, güneş varken mevcut
barajlarda depolanan su akşam saatlerinde kullanılarak güneşin açığı kapatılabilir.
Akşam rüzgar esiyorsa, barajlar elektrik depolama görevine devam edebilir.
Barajlar uygun değilse jeotermal ve biyokütle gibi depolanabilir kaynaklar
devreye girebilir. Almanya gibi elektriğinin yüzde 33’ünden fazlasını
yenilenebilir kaynaklardan üreten ülkeler bu uygulamalarla elektrik kesintisi
yaşamadan hayatlarını devam ettiriyorlar. Bizde olmaz demek tamamen
bilgisizliğe dayanıyor. Mesele sadece güneş de değil, Türkiye’nin şu andaki
şartlarda ekonomik kabul edilen rüzgar potansiyeli de yılda 150-200 milyar kWs
civarında. Akkuyu’ya ve Sinop’a gerek olmadığı ortada.
10.
Türkiye’nin
enerji verimliliği ve tasarrufu potansiyeli değerlendirilirse nükleer
santrallerin üreteceğinden fazla elektrik şebekeye verilir. 9. Kalkınma Planı’ndan: “Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) Genel
Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalara göre sanayi, binalar ve ulaştırma
sektörlerinde yapılacak verimlilik uygulamalarıyla hem genel enerji hem de
elektrik tüketimlerinin yüzde 20-25 oranında düşürülmesi mümkün görülmektedir.
Bunun elektrikteki karşılığı bugünkü tüketime bakarsak 60 milyar kWs’in
üzerindedir. Kurulmak istenen iki nükleer santralden vazgeçip, mevcut elektrik
enerjisini daha iyi kullansak yine elektriksiz kalmayız.
Hesap çok açık ve net.
Bilirkişi heyetinin bu gerçekleri görmesi
dileğiyle.