Foto: Die Linke |
Arkasından Ukrayna'daki Zaporozhe Nükleer Santrali’nden bir başka kaza
haberi geldi. Bu haber dünyada daha çok yankı buldu çünkü kaza 28 Kasım’da
gerçekleşti ama Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk kazayla ilgili açıklamayı
tam beş gün sonra 3 Ocak 2014’te yaptı. Bu da “Ukrayna kazanın gerçek
boyutlarını gizliyor mu” sorusunu akıllara getirdi. Sovyetler Birliği döneminde
meydana gelen ve bugün Ukrayna sınırları içerisinde kalan Çernobil’deki kazanın
dünyadan günlerce gizlenmesinin bu önyargıda payı olduğu söylenebilir.
Ukrayna’daki çevre örgütleri, nükleer karşıtı gruplar ve aralarında Fransız
Nükleer Güvenlik Enstitüsü’nün de bulunduğu kurumlar bir radyasyon
tehlikesinden bahsetmiyor.
Kazanın ya da arızanın yardımcı trafoda meydana
geldiği belirtiliyor. Yani elektrik transfer sisteminde olmuş, reaktörde değil.
Arızanın reaktörü etkilememesi için de reaktör kapatılmış ve bu süreçte de bir
sorun yaşanmamış. Yapılan açıklama bu. Umarım öyledir.
Ukrayna’dan gelen haberle başlayan panik havası aslında yersiz değil. Konu
nükleer enerji olduğunda şeffaflıktan bahsetmek çok zor. Çernobil ve Fukuşima
kazalarının sonuçları konusunda farklı açıklamalar yapılmasının bir nedeni de
bu. Olası bir sızıntı veya kazada, doğadaki radyasyonu ölçmek isteyebilirsiniz.
Gerek duyacağınız aletlerin hemen hemen hepsi kamunun ya da bizzat nükleer
endüstrinin elinde. Sivil toplumun elinde yeterli araç gereç yok. Daha da
önemlisi yetki yok. Mersin’de nükleer santral kurulduğunuzu düşünün,
şüphelendiğinizde ölçüm yapmak için sizi içeri alacaklarını sanıyorsanız
aldanıyorsunuz. Bergama’da siyanür kullanılan altın madeninde kaza olduğu
haberleri gündemde ama meslek odaları, çevre örgütleri bu madene girip bağımsız
araştırma yapabiliyor mu? Altın madenini kontrol edemeyen sivil toplum nükleer
santrali nasıl denetleyecek? Nükleer santrallerin asıl ürkütücü yanı bu.
Nükleer santrallerde kaza riski "sıfırlanamaz"
ve bu risk alınamayacak kadar yüksektir. Belçika ve Ukrayna’daki kazaların
benzerlerine o kadar çok rastlanıyor ki, bunlardan birinin yeni bir Fukuşima
veya Çernobil olması düşük bir olasılık değil.
Bir diğer sorun da radyasyonla ilgili. Radyasyon
gözle görülemez, eğer size söylemezlerse bilemezsiniz. Bilseniz de önlem alma
şansınız yok. Koruyucu kıyafetler sizi korusa bile besinlerinizi, yaşam
alanlarınızı radyasyondan koruyamaz. Santrallerden havaya bırakılan rutin
radyasyon miktarını, nükleer atıkların saklandığı yerde sızıntı olup olmadığını
size söylemezlerse öğrenemezsiniz.
Özetle, herhangi bir elektrik üretim biçimiyle nükleer enerjiyi risk ve şeffaflık açısından kıyaslayamazsınız. Kaza nerede olursa olsun sizi bulur. Radyasyondan kaçamazsınız veya onu yok edemezsiniz. Ukrayna'dan gelen haberin yarattığı paniğin ardında aslında bu yatıyor.
Özetle, herhangi bir elektrik üretim biçimiyle nükleer enerjiyi risk ve şeffaflık açısından kıyaslayamazsınız. Kaza nerede olursa olsun sizi bulur. Radyasyondan kaçamazsınız veya onu yok edemezsiniz. Ukrayna'dan gelen haberin yarattığı paniğin ardında aslında bu yatıyor.
***
Kazanın olduğu reaktör Rus
malı
Zaporozhe Nükleer Santrali Ukrayna’daki en büyük santral. Bu santralde
toplam kurulu gücü 6 bin megavatı bulan 6 reaktör var. Kaza 3 numaralı
reaktörde meydana geldi. 3 numaralı reaktörün inşasına 1986 yılında meydana
gelen Çernobil kazasından önce başlanmış, 1986 sonunda üretime geçmiş. 28
yaşındaki reaktör, VVER V320 tipi Rus yapımı bir reaktör. VVER-1000
sınıfından. Bu reaktörün biraz gelişmiş bir modelinin (VVER-1200) Mersin
Akkuyu'da yapılmak istenen nükleer santralde kullanılması planlanıyor.