Özgür Gürbüz-BirGün/16 Kasım 2014
Yırca'da yeni zeytin fidanları dikildi. Foto: Greenpeace |
AKP iktidara
geldiği ilk günden beri enerjide dışa bağımlılığı azaltmaktan bahsediyor. Bu amaca
ulaşmak için de Türkiye’deki tüm hidroelektrik ve yerli kömür potansiyelini kullanmak
gibi ‘çılgın’ bir hedef belirledi. Her dereye HES kuruldu, her kömür madenine işçiler indi. Peki ya, sonuç? AKP iktidara gelmeden önce, 2001 yılında Türkiye’nin enerjide dışa
bağımlılık oranı yüzde 65’di. Şimdi yüzde 73’ü geçti.
Başarısız
oldular çünkü enerjide izledikleri politikalar neredeyse benim kadar eski. Asıl
sorunun talebi yönetmek olduğunu göremediler. Enerji ithalatı faturasının bel kemiğini oluşturan petrolü konuşmadılar
bile. İnşaat ve otomobil endüstrisiyle sürdürdükleri yakın ilişki nedeniyle
petrol kullanımını teşvik ettiler. Toplu taşıma yerine otomobilleri, demiryolları
yerine otoyolları desteklediler. Her yer köprü oldu, her yere köprülü kavşak
kuruldu.
Şu 60 milyar
dolarlık enerji ithalatı meselesine de açıklık getirelim. 2012’deki 60 milyar
dolarlık ithalat faturasının yarısından fazlası (31,5 milyar dolar) ham petrol
ve petrol ürünlerine ait. Petrolden artık elektrik üretilmiyor veya ısınmada
kullanılmıyor. İstediğiniz kadar kömür çıkarın petrolü kömürle ikame
edemezsiniz İkinci büyük kalem ise doğalgaz. 23 milyar dolarlık bu faturanın
neredeyse yarısı sanayi ve konutlara ait. Buradaki ithalatı azaltmak için
kentlerde doğalgaz yerine kömür yakılmalı. İnsanları hava kirliliğinden ölmeye
ve binlerce lira harcayarak kurdukları doğalgaz sistemlerini söküp, kömür
sobası kurmaya ikna ederseniz tabi. Geriye 23 milyar doların diğer yarısı
kalıyor; doğalgaz santralleri. Bunları kapatıp elektriği yerli kömürden
üretebiliriz. Asit yağmurlarını, külü ve iklim değişikliğini sevmek kaydıyla.
Bir de bu santral sahiplerini kapatma konusunda ikna edeceksiniz. Ellerinde,
çoğu bu hükümet tarafından verilmiş üretim lisansları olan dev şirketlerden
bahsediyoruz.
Yerli kömürü
teşvik politikaları da işe yaramadı. 2001-2011 arasında taşkömürü üretimi aynı
kaldı. Linyit üretimi sadece 10 milyon ton arttı ama aynı dönemde kömür
ithalatı 7 milyon tondan 24 milyon tona çıktı. Çünkü Türkiye’yi kömür cennetine
çevirdiler. Termik santrallerin üzerindeki çevre baskısını kaldırdılar.
Filtreymiş, tozmuş umursamadılar. İklim değişikliği rafa kalktı, dünyanın bütün
kömürcülerine davetiye çıktı. Bu ülkede doğalgazın, LPG’nin, motorinin ÖTV’si
var, ithal Sibirya kömürünün yok. Kömürün önünü açmak için attıkları her
politik adım ithal kömüre de davetiye çıkardı. Sonuç ortada. Türkiye’nin en
güzel kıyılarında, orada kömür olmamasına rağmen santral kuruluyor. AKP’nin kömüre verdiği açık çek, bu ülkenin
zeytinini, denizini ve ormanını bitirecek.
Doğalgazdan
şikayet edip aslında doğalgaz kullanımını teşvik ettiler. Merkezi ısıtma
sistemlerinden kombilere geçtik. TOKİ 12 yılda 700 bine yakın konut yaptı.
TOKİ’nin yaptığı bu konutların kaç tanesi iyi yalıtımlı bir evden bile
neredeyse 10 kat daha az enerji harcayan ‘pasif
ev’ acaba? Pasifi bıraktım, kaç tanesi doğru dürüst bir yalıtıma, çatısında
güneşten elektrik üreten panellere, su ısıtıcılarına sahip. TOKİ’nin yüreği çimentodan
değilse açıklasın. Sadece TOKİ mi? Standartları düşük tutarak özel sektöre
benzer enerji canavarı evleri kurma özgürlüğünü bu hükümet vermiyor mu? İşte bu yüzden enerjide dışa bağımlılık son
12 yılda azalmadı, arttı.