Özgür Gürbüz-BirGün/12 Kasım 2018
Hükümet
nükleer enerjinin Türkiye’de gündem olmaması için yıllardır elinden geleni
yapıyor. Akkuyu ve Sinop’a yapılmak istenen nükleer santral projeleri kamuoyu
önünde tartışılsa, konuyu İsmet İnönü’ye getirmek bile hükümetin hatasını
gizlemeye yetmez. O yüzden de her adım gizlilik içinde atılıyor.
Kontrollerindeki gazeteler bile konuyu gündeme getirmekten kaçınıyor. Ancak
bütçe görüşmelerinde cin şişeden çıktı. Enerji Bakanlığı’nın bütçesini
eleştiren muhalefetin gündeminde nükleer enerji vardı.
Akkuyu'da temel atma töreni |
HDP Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylan, Rusya ile yapılan anlaşmada revizyon yapılarak
teşviklerin artırıldığını ancak 12,35 sentlik yüksek fiyata dokunulmadığını
vurguladı. CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar
Biçer Karaca da, yenilenebilir enerjiye verilen alım garantisini TL’ye çevirme
kararı alacağını söyleyen hükümete, nükleer için verilen 12,35 dolar sentlik
alım garantisini neden TL’ye çevrilmediğini sordu. Görüldüğü gibi, nükleerin
diğer santrallara göre 2-3 kat daha pahalıya elektrik üreteceği ve bunun da
tüketici ve ekonomiye olumsuz yansıyacağı artık herkesin gördüğü bir gerçek.
Gülizar Biçer Karaca,
ülkenin elektrik santrallarının kurulu gücünün 87 bin megavat, 2017’de en
yüksek kullanımın ise 47 bin megavat olduğunu hatırlatarak arz fazlasına da
dikkat çekti. Bu arz fazlasına rağmen neden nükleer ve kömür santrallarıyla
doğamızı, sağlığımızı yok etmeye çalışıyoruz dedi. Bu sorunun yanıtını bence
AKP’de bilmiyor. Zaten bir yanıt da gelmedi.
İyi Parti
Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, “Nükleer
enerjiye biz İyi Parti olarak, kategorik olarak karşı değiliz ama görünen o ki
bugün nükleer enerjinin diğer enerji alternatifleriyle kıyaslandığında önemi
biraz daha azalmış gibi görünüyor” dedi. Yılmaz, nükleer santralde
kontrolün Rus tarafında olduğunu, projenin zamanında yapılamayacağını ve
yenilenebilir enerjiye, özellikle de güneşe öncelik verilmesi gerektiğini
söyledi.
Enerji Bakanı
Dönmez eleştirilere yanıt verirken Garo Paylan ile ilginç bir diyaloga girdi ve
pahalı fiyat eleştirisine, “12,35 sent
eskelasyonsuz bir fiyat yani 2041’de bittiğinde bugünün fiyatlarıyla 6,5 sent”
yanıtını verdi. Aslında bu tarihi bir cümle çünkü, 15 yıllık alım garantisi
bittiğinde nükleer santraldan üretilecek elektriğin maliyetinin 6,5 sent
olacağını öğrenmiş olduk. Durum böyleyse, Akkuyu ve Sinop’taki iki santral
projesini derhal iptal etmeniz gerekir. Bu santrallar 60 yıl için tasarlandı,
45 yıl daha bu fiyattan elektrik satacaklarsa yandık. Bakan Dönmez de çok iyi
biliyor ki bugün rüzgar ve güneş ihalelerinde oluşan fiyat 6,5 sentin yarısı.
Rüzgar ve güneşin fiyatının artmayacağı, muhtemelen daha da düşeceği göz önüne
alınırsa, nükleerin ne alım garantisinin olduğu 15 yıl boyunca, ne de sonraki
45 yılda Türkiye adına hiçbir ekonomik faydasının olmayacağı açık.
Elimizde,
elektrik faturasını daha da artıracak, mülkiyeti Rusya’ya ait, atık sorunu
çözülmemiş, kaza olduğunda etkisi 1999 depreminden onlarca kat fazla olacak bir
elektrik fabrikası var. Diğer fabrikalar ise aynı elektriği sorunsuz hem de
daha ucuza üretiyor. Aramızda nükleeri seçerim diyen bir çılgın var mı? Varsa
bu ülkede iktidar olma şansı var çünkü burası çılgınların ülkesi.