Dünya küresel
ısınmayı nasıl 1,5 derecede tutacağını konuşurken, enerji politikasını kömüre
bağlayan Türkiye’nin iklim fonlarından daha fazla yararlanmak için müzakere
statüsünü değiştirmeye çalıştığı ortaya çıktı.
Özgür Gürbüz-BirGün/10 Ekim 2018
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından dün açıklanan “Küresel Isınma 1,5 Derece Özel Raporu”, gezegenin ortalama yüzey sıcaklığını 1,5 derecenin altında tutmak için 12 yılımız kaldığını açıkladı. İklim değişikliğinin bir felakete dönüşmemesi için acil ve eşi benzeri görülmemiş tedbirlerin alınmasını söyleyen rapor tüm dünyada konuşulurken, BirGün’ün ulaştığı bilgiler, Türkiye’nin iklim müzakereleriyle ilgili radikal bir değişikliğe hazırlandığını ortaya çıkardı. Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde yer aldığı EK-1 listesinden çıkmak için ilgili BM Sekretaryası’na başvurdu. Türkiye’nin başvurusu, bu yıl sonunda Polonya’nın Katoviçe kentinde düzenlenecek 24. Taraflar Toplantısı’nda (COP24) gündeme alınabilir.
Türkiye’nin bu
isteğinin ardında yatan nedenlerin başında, gelişen ülkelere iklim
değişikliğini durdurmak için finansman sağlayan Yeşil İklim Fonu’ndan
yararlanmak olduğu tahmin ediliyor. Türkiye, daha önceki yıllarda Yeşil İklim
Fonu’ndan para almak istediğini dile getirmiş, EK-1 ülkesi olmasının bunun
önüne geçtiğini belirtmişti. İlgili bakanlıkların, kalkınma bankalarından
gelecek maddi desteğin ve teknoloji transferinin de azalacağı endişesi taşıdığı
ve bu nedenle EK-1’den çıkmak için başvurma kararı aldığı da kulislerde
konuşuluyor. Türkiye’nin talebinin kabul edilmesi için Çerçeve Sözleşmesi’ne
imza atmış ülkelerin oy birliğiyle karar alması gerekiyor.
Türkiye’nin girişimi olumlu sonuçlanmayabilir
Marmara
Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semra Cerit
Mazlum, Türkiye’nin daha önce benzer bir girişimde bulunduğunu ve başarılı
olamadığını hatırlatarak bu girişimin de sonuçsuz kalabileceğini belirtiyor. Mazlum,
Türkiye’nin en büyük kaygısının, ileride EK-1 ülkelerinin de finansman
sağlayıcı konumuna düşmesi olduğunu tahmin ediyor. Benzer ülkelerin raporlarını
incelediğini belirten Mazlum, bizimle aynı konumdaki ülkeler için böyle bir
durumun henüz gerçekleşmediğine de dikkat çekiyor. Bazı kurumların da EK-1
listesinde kaldığı sürece Türkiye’nin iklim rejimi dışında yer alan fonlara (Avrupa
Yatırım Bankası gibi) erişiminin kısıtlanacağı fikrinde olduğunu söyleyen
Mazlum, “Bütün bunlar birleştiğinde EK-1’de kalmak Türkiye açısından
dezavantajlı gözüküyor, belki de bu yüzden bir kez daha çıkmayı denemek
istediler” diyor.
Kutup ayısı: "Bozuk paraya değil değişime ihtiyacım var" |
Gündem kömürü hayatımızdan çıkarmak
Avrupa İklim Eylem
Ağı (CAN Europe) Türkiye temsilcisi Elif Gündüzyeli ise OECD üyesi Türkiye'nin EK-1’den
çekilme isteğinin uluslararası iklim müzakerelerinin tartışma gündemine uymadığına
dikkat çekiyor. Mevcut gündem, Paris Anlaşması'nın etkili bir biçimde
uygulanması için kuralları ortaya koyma odaklı diyen Gündüzyeli, “Dün
yayımlanan IPCC, 1,5C derece özel raporu dünyada kömürlü termik santrallerin
2050'ye kadar kapatılması gerektiğini söylüyor. Bu çerçevede yapılan pek çok
modelleme, bunun en adil yolunun 2030'a kadar AB ve OECD üye ülkelerinin,
2040'a kadar Çin’in ve 2050’ye kadar da daha yoksul ülkelerin tüm kömür
kaynaklı enerji üretimini bitirmesi olduğunu söylüyor. Yani artık hangi ülke
karbonunu ne kadar artırsın konusu masada olamaz. O yüzden esas önemli olan devletlerin
çerçeve sözleşme kapsamında hangi ekte oldukları değil; dünyanın insanlık
yaşamına elverişli bir halde kalabilmesi için sorumluluk almaları.
***
EK-1 nedir?
EK-1 nedir?
İklim
müzakerelerinin temelini oluşturan EK-1, EK-2 ve Ek Dışı Ülkeler listeleri, ülkelerin
gelişmişlik ve zenginlik seviyelerine göre sorumluluklarını belirliyor. OECD ve
AB üyesi ülkelerin ağırlıkla yer aldığı EK-1 listesinden, seragazı emisyonlarını
sınırlandırmaları bekleniyor. 23 ülke ve AB’nin yer aldığı EK-2 grubundan ise
bu yükümlülüklere ilaveten, diğer ülkelere finansman ve teknik destek
sağlamaları da bekleniyor. Ek Dışı Ülkeler’in ise seragazı emisyonu azaltma
sorumluluğu bulunmuyor. Türkiye sürece EK-1 ve EK-2 ülkesi olarak başlamış,
2001 yılında Marakeş’te düzenlenen Taraflar Konferansı’nda (COP7) EK-2
listesinden çıkmıştı. 2010 yılında Cancun da gerçekleşen toplantıda ise EK-1
ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu kabul ettirmiş, finansman, kapasite
geliştirme ve teknoloji transferi almanın yolunu açmıştı.