Özgür Gürbüz-BirGün / 7 Nisan 2023
14 Mayıs’taki önemli seçime neredeyse bir ay kaldı. İttifakların ve cumhurbaşkanı adaylarının
yarışacağı seçim öncesinde adaylar belirlenmek üzere. Gözler elbette cumhurbaşkanı adaylarının üzerinde. Dört aday içinde Kemal Kılıçdaroğlu ile Recep Tayyip Erdoğan öne çıkıyor. Milletvekillerinin ittifaklar arasında nasıl dağılacağı kadar, Sosyalist Güç Birliği ile Emek ve Özgürlük İttifakı’nın alacağı sonucu da herhalde benim gibi herkes merak ediyor.
Cumhur İttifakı koalisyonları kötülemeye çalışsa da aslında siyasi yelpazenin ‘aşırı sağında’ yer alan partilerin yan yana gelmesinden oluşan bir koalisyon artık. MHP ve BBP’nin yanına eklenen Hüdapar ile Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı’nın özgürlüklere, yeniliklere ve ilerlemeye kapalı olduğunu adeta perçinledi. Ana muhalefet bloğunu oluşturan Millet İttifakı’nın seçim stratejisinin en önemli ayaklarından biri, değişim isteyen genç seçmene karşı Cumhur İttifakı’nın bu değişime ne kadar kapalı olduğunu örnekleriyle göstermek olmalı. Konser yasaklarından sosyal medyadaki sansüre, kadın haklarından barış, huzur ve çevre karşıtı politikalara kadar onlarca örnekle Cumhur İttifakı’nın çağın ne kadar gerisinde kaldığı anlatılabilir.
Yine de seçimin odağında Cumhurbaşkanı adaylarının olduğu unutulmamalı. Açık söylemek gerekirse muhalefet adayları şu ana kadar seçim stratejilerinden çok bulundukları ittifakların içindeki sorunlarla uğraştılar. Öyle ya da böyle bu kısım geride kaldı. Artık kimse aday tartışmalarını dinlemek istemiyor. Adaylardan, yurttaşların içinde bulundukları zor koşulları nasıl düzelteceklerini dinlemek istiyor. İktidarın adayı Erdoğan’ın eli bu konuda çok zayıf. Heba edilen koskoca bir 20 yıl var geride. Ülke borç içinde, yoksulluk arttı, ekonomik kriz derinleşti ve uluslararası ilişkiler bir sorunlar yumağına döndü.
Övünülen işlerin çoğu da Türkiye’ye ekonomik ve politik zarar verdi. Alım garantileri ülkeyi borca soktu, eşe dosta verilen görevler liyakatı bitirdi. Koronavirüs salgınından depremlere kadar her büyük sorunda halka güven veremeyen, sorunları çözemeyen, birleştirmek yerine ayrıştırmayı seçen iktidar, halkın isyanını bastırmak için tehditler savuran bir despotizme savruldu. Yeni ortakları Cumhur İttifakı’na çeken de bu aslında. Meydanlardaki iletişimin elbette bir bölümü bu başarısızlıklara ayrılacak ancak sadece yanlışları anlatmanın yetmediğini, doğru politikaların nasıl hayata geçirileceğini de beraberinde anlatmak gerek. Çözüm öneriniz yoksa siz de yoksunuz.
Muhalefetin, özellikle de sosyal medya ayağının Muharrem İnce konusundaki tavrı da oldukça sıkıntılı. Muharrem İnce ile atışmak, arka plandaki tartışmalara odaklanmak zaman kaybı. İnce’nin bir önceki seçimde aldığı oy değişim isteyen CHP’li seçmenden gelmişti. Muhalefetteki bölünmüşlük ve ikinci tur hesapları seçimi kaybettirdi. Muhalefet hatasını anladı ve bu defa bir aday etrafında birleşti. Muhalefet adayının iktidar şansının yüksek olması ve farklı kesimlerce desteklenmesi de onu daha güçlü hale getirdi. Değişim isteyenlerin adresi artık Kılıçdaroğlu çünkü mesele yukarıda da belirttiğim gibi çoğumuz için aday değil rejim tercihi. İnce’yi konuşmayı muhalefet unutmayı başarırsa, seçime düşünülenin tam tersi bir etkisi olabilir.
Seçimin aslında iki
aday arasında olduğu açık ancak yaptığımız tercih Kılıçdaroğlu ile Erdoğan’dan
birini seçmekten öte anlam taşıyor. Cumhur İttifakı iki adayı yarıştırmaya ve
icraatları unutturmaya çalışacak. Millet İttifakı bu tuzağa düşmemeli. Yarış
Bay Kemal ile Bay Erdoğan arasında değil. Yarış, demokrasi ile otokrasinin
yarışı. Yarış yoksulluğu körükleyenle, zenginliği paylaşmak isteyenin yarışı.
Özgürlükle yasakların, birleştirenle ötekileştirenin, dinleyenle susturanın,
gelecekle geçmişin ve tutumluyla israf edenin yarışı bu. Liyakatı seçenlerle
işini bilen memurların, cenazesini sırtında taşıyanlarla makam arabasından
inmeyenlerin mücadelesi bu seçim.
Millet İttifakı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişiliğinde bu özellikler olduğu için
halkın özlediği bu vasıfları adayıyla birleştirip anlatmayı tercih ediyor. Bu
kurgu çok doğru olmayabilir. Yapacağımız tercih ülkeyi yönetecek kişiyi değil
ülkenin yönetileceği ilkeleri belirleyecek. Neyi seçeceğimiz yukarıdaki ilkeler
üzerinden anlatılırsa daha başarılı olur. Millet İttifakı’nın elinde bu işi çok
iyi yapacak, vaat edilen değişimi gösterebilecek Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş
gibi çok iyi iki isim de var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder