İstanbul’un
en uzak köşesine yapılan 3. havalimanı açılırsa yolcuları ciddi bir ulaşım
sorunu bekliyor. En erken bir yıl sonra açılması beklenen raylı ulaşım bile
sorunu çözemeyebilir.
Özgür Gürbüz-BirGün/13 Ağustos 2018
İki buçuk ay
sonra açılması planlanan İstanbul’daki 3. havalimanından ilk uçağın 31 Ekim
2018 tarihinde kalkacağı açıklandı. THY yetkilileri yaptıkları açıklamalarda
havalimanının ne kadar büyük olacağına vurgu yapsa da büyüklük mevcut sorunları
çözmüyor. Havalimanı nedeniyle tahrip edilen doğanın yarattığı kalıcı
sorunların yanı sıra, 10 gün önce medyada yer alan göçük fotoğrafı ve
havalimanına ulaşımla ilgili sorular hala yanıtlanmış değil.
Kentin tüm
merkezlerine çok uzak bir noktada, yüzde 90’ı göl ve ormandan oluşan bir arazi
üzerine kurulan havalimanına halihazırda ulaşan bir metro hattı yok. Gayrettepe
ile havalimanını birbirine bağlayacak ve yolcuları yaklaşık yarım saatte
taşıyacak metro hattının ise en erken 2019 sonunda bitirileceği söyleniyor. Halkalı’ya
bağlanması beklenen ve daha çok durağa sahip olan metro hattının bitiş tarihi
de hemen hemen aynı. Halkalı hattının kentin birçok noktasına uzak olması ve
durak sayısının fazlalığı da bir alternatif olmasını zorlaştırıyor. O yüzden de
bir yıl boyunca tek seçenek, yolcuların otobüs ve hatta minibüslerle kentin
farklı noktalara taşınması olacak. Metro inşaatları gecikirse bu süre daha da
uzayabilir.
Metro açılsa bile çile bitmeyecek
Havalimanını
Gayrettepe’ye bağlayacak hattın açılması da işleri düzeltmeyecek. Kentin farklı
yerlerinden özellikle de Anadolu yakasından metro bağlantısına ulaşmak hiç
kolay değil. Birkaç örnekle durumu anlatalım. Bostancı’da oturan bir kişinin
Gayrettepe’ye toplu taşımayla ulaşması için önce Tavşantepe-Kadıköy metrosuna
binmesi, Ünalan’da inip Uzunçayır’daki metrobüse yürümesi ve oradan da
Gayrettepe’ye gidip yeniden metro hattına geçmesi gerekiyor. Bavullarla bu
yolculuğu yapmak, aktarma istasyonlarındaki bağlantıların uzunluğu ve
özellikle metrobüsün kalabalıklığı da düşünülürse, hiç kolay değil. Kadıköy
metrosuyla Ayrılık Çeşmesi’ne gidip, Marmaray’a aktarma yapmak ve Yenikapı’dan
tekrar metroya binerek Gayrettepe istasyonunda inip, havalimanı metrosuna
geçmek de bir seçenek. Yine de kalabalıktan ve bavullarla yolculuğun
zorluğundan kurtulmak mümkün değil. Ümraniye’de oturan bir kişinin yolculuğu da
farklı değil. Önce mümkünse metroyla Üsküdar’a gidecek. Oradan Marmaray’la
Yenikapı’ya geçip Hacıosman metrosuna aktarma yapacak. Gayrettepe’de inince de
havalimanı metrosuna geçecek. Gayrettepe metrosuyla havalimanına varınca da iş
bitmiyor. Durakla havalimanı arasındaki mesafenin fazla olduğu da söyleniyor.
Zaten aşırı büyük olan bu havalimanında bir yerden bir yere gitmek de hiç kolay
olmayacak. Metro durağıyla uçağa bineceğiniz kapı arasında ciddi bir yürüyüş
mesafesi olabilir.
Bavullarla metrobüse hücum
Avrupa
yakasında oturanların bir bölümü (Avcılar, Bayrampaşa, K. Çekmece gibi) ise
büyük bir olasılıkla metrobüs hattına ulaşmaya ve oradan Gayrettepe’ye gelmeyi
hedefleyecek. Zaten hınca hınç dolu olan Metrobüs bu kadar bavullu yolcuyu
kaldırır mı göreceğiz. Yoğun saatlerde Yenikapı-Hacıosman hattının durumu da
ortada. Orası da iyi bir alternatif olmayabilir. Özetlersek, metro duraklarına
ulaşma sürelerini hesaba katmasak bile yeni havalimanına toplu taşımayla ulaşma
süresinin İstanbullular için en az 1,5-2 saati bulacağını söyleyebiliriz. Hele
de biraz yaşınız ve yükünüz varsa işiniz çok zor.
Atatürk Havalimanı’na göre yol iki kat uzadı
Havalimanına
araçla gitmek de çözüm değil. Atatürk Havalimanı’na göre hem mesafeler uzuyor
hem de petrol yüzünden masraf artıyor. Örneğin, 3. havalimanı ile Taksim arası
40 km. Atatürk Havalimanı Taksim arası 22 km idi. Taksim’de oturuyorsanız uçağa
binmek için artık iki katı yol yapacaksınız. Yeni havalimanından Avcılar’a
gitmek isterseniz 50 km yol yapmanız gerekecek. Atatürk Havalimanı düzenlense
ve kullanıma devam edilseydi Avcılar’dan uçağa ulaşmak için 16 km gidilecekti. Kadıköy’de
otuyorsanız da bir 50 km kadar mesafe sizi bekliyor ama Boğaziçi Köprüsü’nden
ve daha birçok yoğun trafiğe sahip bölgeden geçmeniz gerekecek. 3. köprüyü
tercih ederseniz de 80 kilometreden fazla yol yapmayı göze almalısınız. Pendik
3. havalimanı arası 70 km. Halbuki Pendik’ten Atatürk’e giden yolcular bugün 48
km sonra hedefine ulaşıyor. Pendik, Kartal veya Bostancı’daki yolcu neden
Sabiha Gökçen’e gitmiyor diyebilirsiniz. Verilen yolcu garantisi nedeniyle
birçok seferin adresinin 3. havalimanı olacağını hatırlatalım. Siz tercih
etmeseniz de gitmek istediğiniz kente uçan uçak sadece 3. havalimanından
kalkabilir. Mecburen gideceksiniz. Yeni Türkiye böyle çalışıyor.
***
***
Göçük tehlikesi
Yaklaşık bir
hafta önce medyaya yansıyan 3. havalimanındaki göçük fotoğrafı konusunda da
hükümetin kontrolündeki medyanın suskunluğu sürüyor. Türk Hava Yolları Yönetim
Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın birkaç gün önce yaptığı basın açıklamasında bu
konu soruldu ama Aycı’nın, “Ben bu tür
gizemli haberlerin yayılmasını hoş bulmuyorum, doğru da bulmuyorum” yanıtı şüpheleri
artırdı. Göçük fotoğrafı, dünyanın “en büyüğü” denilen havalimanının zeminiyle
ilgili uyarıları akla getirdi. 8 Ekim 2014 tarihinde TMMOB’a bağlı Jeoloji
Mühendisleri Odası 3. havalimanı ile ilgili bir rapor yayımlamıştı. O raporda
havalimanı yapılacak sahada kömür ve kum ocakları nedeniyle oluşmuş 66 göl
olduğu, bunların 16 adedinin derinliğinin 15 metreden fazla olduğu açıkça
yazılmış. Bu 16 gölden 8 adedinin derinliğinin 20 metreden fazla ve büyük
göllerin tabanında 6,5 metreye varan kalınlıkta balçık bulunduğu da yine
raporda yer alıyor. Jeoloji Mühendisleri Odası raporunda, “Böylesi bir zemin üzerine yapılacak gelişigüzel dolgunun stabil olmasını
beklemek ise akla aykırıdır” cümlesini kullanarak adeta bugün yaşanan göçük
tehlikesine karşı ilgilileri 4 yıl önce uyarmış. Raporla çökme haberini ve
fotoğrafları yanyana getirdiğinizde İstanbul’un kuzeyinde nasıl akla aykırı bir
iş yapıldığını daha iyi anlıyorsunuz. Sonuçta çöküyor. Akla aykırı ekonomi
politikalarında, tren kazalarında olduğu gibi.
İstanbulluları
ve o havalimanını kullanacakları bekleyen ciddi bir tehlike olduğu ortada. 4
Ağustos günü sosyal medyaya düşen göçük fotoğrafından sonra THY yetkilileri, gazetecileri
(özellikle iktidarın kontrolünde olmayanları) alıp göçüğün olduğu veya olmadığı
yere götürebilirdi. Böylece de olayın iddia edildiği gibi “gizemli” olup
olmadığı anlaşılabilirdi. THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın açıklaması
ise daha çok gazetecilere bunu yazmayın diyen kabul edilemez bir “uyarıya”
benziyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder