Özgür Gürbüz-BirGün/20 Ağustos 2018
Kazdağı’ndan kente ineli birkaç saat oldu. Aklım yüzdüğüm
en güzel sularda, kamp alanın yanındaki derede kaldı. En güzel denizi ararken
geçen ömrüm bir dereye mi tutuldu yoksa? Şaşkınım.
Geçirdiğim üç gün, bu dünyanın her yeri mi güzel olur dedirtti adeta. Şimdi kentteyim ama gözlerimi kapattığımda, gece boyunca izlemeye doyamadığım yıldızları görüyorum. Arada bir ufak çizgi geçiyor soldan sağa, demek ki saydığım meteorlar hâlâ aklımda. İtiraf etmeliyim, zeytin ağaçlarının gölgesi sıcağı kesmeye yetmiyordu ama o kadar çok dost, dost olmayı bekleyen yüz vardı ki etrafta, merhabalarla başlayan sohbetler serinletiyordu günü. Sonra bir bakmışsın yine ay çıkmış. Tek farkı düne göre biraz daha dolgunca olması.
Geçirdiğim üç gün, bu dünyanın her yeri mi güzel olur dedirtti adeta. Şimdi kentteyim ama gözlerimi kapattığımda, gece boyunca izlemeye doyamadığım yıldızları görüyorum. Arada bir ufak çizgi geçiyor soldan sağa, demek ki saydığım meteorlar hâlâ aklımda. İtiraf etmeliyim, zeytin ağaçlarının gölgesi sıcağı kesmeye yetmiyordu ama o kadar çok dost, dost olmayı bekleyen yüz vardı ki etrafta, merhabalarla başlayan sohbetler serinletiyordu günü. Sonra bir bakmışsın yine ay çıkmış. Tek farkı düne göre biraz daha dolgunca olması.
Bu yıl Kazdağı’nda dördüncüsü düzenlenen Ekofest’tin
konusu enerji, sloganı ise “güneş bize yeter”di. Güneş yeter ama bunu herkese
anlatamazsak yukarıda bahsettiğim dere de belki bir barajın kurbanı olacak.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin
bu organizasyonu sayesinde 500 kişi daha bu doğa harikası bölgeyi yakından
tanıdı. Korumaya çalışılan ile tehdidi gördü. Belki ilk kez bir arıyı dere
kenarında uzun uzun seyretti. Edebiyat panelinde doğa aşığı Melih Cevdet
Anday’ı bu yönüyle de tanıdı. Kömür santrallarının, altın madenleri ve taş
ocaklarının tehdit ettiği bu eşsiz güzelliği korumak için verilen mücadeleleri
öğrendi. Sorunları ve çözüm yollarını dinledi. Kömür yerine güneş bize yeter
dedi. Düğünlerde, doğumlarda eşine dostuna altın almaktan vazgeçti. Bu katliama
izin veren siyasetçilere kızdı, durdurmak için uğraşanlara teşekkür etti. Kimi
kentinde elektrikli araçlarla ulaşım istedi. Kimi güneş kooperatifi kuralım
yerel yönetim bize ön ayak olsun dedi. Kimi ise sesini Ankara’ya yetiştirmenin
yollarını düşünmeye başladı. Bazıları da elini taşın altına koymaya karar
verdi. Termiksiz, madensiz bir Kazdağı için yanındaki zeytin ağacına mücadele
sözü verdi. İlgili derneğe, kuruma gidip gönüllü çalışma kararı aldı.
Ben dağdan aşağıya indim ama yüreğim, aklım orada kaldı. Çadırımı toplarken
evimi kapatıyormuş gibi hissettim. Oğlumla çadırda kalacağım ilk günün hayalini
kurdum. Ekofest’te çocukların sayısı çoktu. Hem oyunlar oynadılar hem de
öğrendiler. Ritm atölyesinde tempo tutarken, merhem yapılırken hep onlar vardı.
Çocuklar kadar büyükler de mutluydu. Çıktığı ekosistem yürüyüşünde, gölgesinde
durduğu ağacın adını öğrendiler. “Merhaba ağaç” yerine “merhaba göknar”, “merhaba
çınar” demeye başladılar. Festivale gelmeden önce her yerde bir çeşit ot
olduğunu sananlar, dönerken 100 çeşit ota el sallayıp vedalaştılar.
Nasıl bir dünya istiyoruz? - Foto: Mustafa Dermanlı |
Gerçekten de her şey elimizde. Tatiller geçici bir süre
için de olsa yaşadığımız çarpık kentlerin, gülmeyen yüzlerin getirdiği dertleri
unutmak adına elbette önemli. Önemli ama unutmak için hiçbir şey yapmamak
gerektiği fikrine de katılmıyorum. Yanlışı unutmanın en iyi yolunun doğruyu
öğrenmekten geçtiğini savunuyorum. Ekofest’e gelenlerin bireyselleşmek yerine
birlikte hareket ederek başka bir hayatın mümkün olduğunu gördüklerini
düşünüyorum.
Yemek sırası - Foto: Mustafa Dermanlı |
Dört yılı geride bırakan Ekofest harika bir iş yapıyor.
Doğayı korumak için mücadele eden herkesin yöresinde gerçekleştirebileceği
örnek bir çalışma bu. Örnekler ne kadar çoğalırsa, umudumuz da o kadar artacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder