Özgür Gürbüz-BirGün/27 Şubat 2017
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Rusya’ya Türkiye’de nükleer santral kurdurtma ısrarı sürüyor. Mülkiyeti ve kontrolü tamamen Rusya’nın elinde olacak santral projesinin geleceği aslında Türkiye ile Rusya arasıdaki ilişkiye bağlı. Öte yandan da hukuki ve teknik süreç devam ediyor. Santralla ilgili 17 farklı iptal davası var. Garip bir şekilde bu davalar Danıştay’da birleştirildi. Bilirkişi heyeti de Danıştay 14. Dairesi’ne görüşlerini içeren bir raporu birkaç gün önce sundu. 205 sayfalık bu rapor ne yazık ki yanlış bilgilerle dolu. Birkaç örnekle anlatalım.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Rusya’ya Türkiye’de nükleer santral kurdurtma ısrarı sürüyor. Mülkiyeti ve kontrolü tamamen Rusya’nın elinde olacak santral projesinin geleceği aslında Türkiye ile Rusya arasıdaki ilişkiye bağlı. Öte yandan da hukuki ve teknik süreç devam ediyor. Santralla ilgili 17 farklı iptal davası var. Garip bir şekilde bu davalar Danıştay’da birleştirildi. Bilirkişi heyeti de Danıştay 14. Dairesi’ne görüşlerini içeren bir raporu birkaç gün önce sundu. 205 sayfalık bu rapor ne yazık ki yanlış bilgilerle dolu. Birkaç örnekle anlatalım.
Bölümün adı
‘Dünyada Nükleer Santrallerin Genel Durumu’. Burada Mayıs 2016 itibariyle dünyada
444 nükleer santralin işletmede olduğu yazılmış. Raporun ‘nükleer uzmanları’
dünyadan o kadar bir haber ki, 2011 yılında Fukuşima’da meydana gelen nükleer
kaza sonrası ülkedeki 54 reaktörün (doğrusu reaktör santral değil)
kapatıldığını bilmiyor. Bunlardan 10’unun kapısına resmen kilit vuruldu,
sökülmeyi bekliyorlar. Kalan 42 reaktörden de şu anda sadece iki tanesi
çalışıyor. Rapor doğru bilgilerle hazırlanmış olsaydı şöyle demeliydi: “Dünyada
halihazırda çalışabilir durumda (bu reaktörlerin hepsi çalışmıyor) 402 nükleer
reaktör var”. Doğru reaktör sayısını kullanmadıkları için nükleer santralların
dünyadaki kurulu gücüyle ilgili verdikleri bilgiler de yanlış ve yanıltıcı.
Aynı bölümde
nükleer enerjinin geleceğiyle ilgili verdikleri rakamlar da yanıltıcı. Dünyada
nükleer kaynaklı elektrik üretiminin artacağını ancak toplam elektrik
üretimindeki payının yüzde 9,2’ye düşeceğinden bahsetmişler. Kaynak da Sinop
nükleer projesine ortak olmak isteyen EÜAŞ. En azından Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) raporlarına bakma zahmetine katlansalardı, nükleeri
savunan bu kurumun bile 2050 yılı için yaptığı tahminlerde bu oranın yüzde
4,7’lere kadar gerileyebileceğini söylediğini görürlerdi. Bugünkü oranın yüzde
11,2 olduğunu hatırlatalım. Nükleerin gözden düştüğünü yazamamışlar.
Nükleerden vazgeçenler raporda yok
Akkuyu için rapor hazırlayan bilirkişi heyeti |
Benim için bu yanlışlar, bilirkişi raporunu hazırlayanların konudan ne kadar uzak olduklarının göstergesidir. Sağlığını, geleceğini ve bu memleketi sevenlere duyurulur.
***
Kyoto Protokolü’nde olmayan nükleeri öven maddeler
uydurulmuş
Raporun
ciddiyetsizliğiyle ilgili belki de en çarpıcı örnek Kyoto ile ilgili. Bu rapor
İngilizce’ye çevrilir ve Akkuyu’da kurulan nükleer santralin dayanağı olarak
gösterilirse vay halimize. Sayfa 84’te, ‘Kyoto Protokolü sözleşmesine’
(protokol mü sözleşme mi karar verememişler) vurgu yapılmış ve ‘sözleşme yer
alan bazı maddeler’ başlığının altına yazılanlardan iki örnek:
·
Atmosfere
salınan sera gazı miktarı %5’e çekilecek.
·
Güneş
enerjisinin önü açılacak, nükleer enerji de karbon sıfır olduğu için dünyada bu
enerji ön plana çıkarılacak.
Bilirkişi raporundaki aslı astarı olmayan Kyoto maddeleri |
***
Üçüncü ayında arıza yapan reaktör örnek gösterildi
Bilirkişi
raporunun bir başka sorunu da denenmemiş Rus teknolojisini denenmiş gibi
göstermek. Akkuyu’da kurulmak istenen VVER-1200 tipi reaktörün, temelde VVER-1000
teknolojisine dayandığı, bu reaktörün de birçok ülkede kullanıldığı tezi
nükleer enerjiyi biraz bilenleri güldürür. Aralarında 200 MW güç farkı olan iki
reaktörden bahsediyoruz, soğutma suyu miktarından güvenliğine kadar her şey
değişir. VVER-1200 tipi reaktörün çalışan ilk örneği diye Rusya’nın
Novovoranezh’deki reaktörünü göstermeleri de bir başka hata. Bu reaktör UAEA
kayıtlarına göre ticari faaliyetine henüz başlamadı. Üstelik, deneme
çalışmalarına başladıktan sonra elektrik jeneratörlerinde arıza meydana geldi
ve reaktör bir süre durduruldu. Bilirkişi raporunda bu reaktörün ‘rüşdünü
ispatlamış’ gibi sunulması akıl alınır gibi değil. Bir reaktörün
güvenilirliğini ispatlaması için yıllar gerektiğini bir kez daha hatırlatalım.
Akkuyu’yu deneme tahtası yapmayın!
***
Rus Büyükelçisi’ni koruyamayanlar Akkuyu’yu nasıl
koruyacak?
Bilirkişi nükleer
santralların karşı karşıya kaldığı terör tehlikesini de değerlendirmemiş.
Nükleer santralların terör hedefi olduğunu yıllar önce yazdığımızda komplo
teorisi sananlar, bugün Obama dahil dünya liderlerinden bu konunun ciddiyetini
dinliyor. Türkiye’de de örgütlü olduğu yaşadığımız saldırılarla net bir biçimde
ortaya çıkan IŞİD gibi terör örgütleri Rusya’yı hedef alan saldırılar
düzenliyor. Büyükelçisini koruyamadığımız Rusya’nın nükleer santralını nasıl
koruyacağımız meçhul. Nükleer santralların hem terörün hem de savaş
zamanlarının hedefi olduğu raporda unutulmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder