Damlaya damlaya verim arttı

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF- Türkiye) ve Eti Burçak’ın su kaynaklarını verimli kullanmak için Konya’da yürüttüğü proje sonuçlandı. Damlama ve yağmurlama sulama yöntemlerinin kullanıldığı pilot projede verim yüzde 30 arttı, yüzde 50 oranında da su tasarrufu yapıldı.

Özgür Gürbüz / 8 Mayıs 2009

Türkiye’nin birçok bölgesinde, suyun yanlış kullanılması nedeniyle yaşanan kuraklık, susuzluk gibi sorunlara örnek olması amacıyla başlatılan pilot projede bir yıl sonra olumlu sonuçlar alındı. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ve Eti Burçak tarafından 2008 yılında başlatılan “Konya Havzası Modern Sulama Projesi” kapsamında 40 dönümlük dört ayrı alanda, “salma sulama” yerine modern sulama teknikleri kullanıldı. Bayşehir ve Çumra bölgelerindeki dört tarlada şekerpancarı ve buğday üretiminde kullanılan yağmurlama ve damla sulama teknikleri sayesinde yüzde 50 daha az su, yüzde 58 de daha az enerji kullanılmasına rağmen yüzde 30 oranında verim artışı sağlandığı açıklandı. Gübre kullanımı da yüzde 26 oranında azaldı. WWF-Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak, proje boyunca elde edilen su tasarrufunun, dört kişilik bir ailenin 110 yıllık su ihtiyacına eşit olduğunu belirterek, yapılan çalışmanın iyi bir örnek olduğunun altını çizdi.

Toplantıda konuşan WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Akın Öngör, “İnsanoğlu, yeryüzünü kendini yenileme hızından daha hızlı tüketiyor. Herkes bir Amerikalı gibi tüketirse beş yerküreye, Avrupalı gibi tüketirse üç, Türkiyeli gibi tüketirse iki yerküreye ihtiyaç var” diyerek, bugün yaşanan ekonomik kriz ve çevre sorunlarının, kazanamadığımızı harcamaktan kaynaklı olduğunu söyledi. İklim değişikliğine karşı hem sınırlamaya yönelik hem de uyum sağlamaya yönelik iki farklı mücadele yöntemi olduğunu belirten Öngör, ortalama sıcaklıkta iki derecelik yükselmenin, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yüzde 30 daha az yağışa neden olacağına ve bu sonuca uygun tarım ürünlerinin ya da uygun sulama yöntemlerinin kullanılması gerektiğini söyledi.

2050’de Konya'da ne olacak?
WWF-Türkiye ve Eti Burçak, 2010 yılında tamamlanmak üzere, Konya Kapalı Havzası ve Doğu Akdeniz Havzası üzerinde bir başka projeye de başladıklarını duyurdu. Bu projede, iki bölgenin 2015, 2030 ve 2050 yıllarında karşılaşacakları iklim değişikliği kaynaklı sorunlar araştırılacak. Bu sorunlarla baş etmek için, yağış, buharlaşma ve akış projeksiyonlarına göre değişen iklim koşullarında, hangi ürünlerin üretilmesinin uygun olacağı, ne tip sulama sisteminin kullanılması gerektiği araştırılacak. İstanbul Teknik Üniversitesi modellemeler konusunda projeye destek olacak. Eti Pazarlama Müdürü Şule Atabey Şanlı, proje için gerekli maddi desteğin peşinen verildiğini belirterek alınan her Eti Burçak’la bireylerin de kampanyaya destek olacaklarını söyledi.

İstanbullu her gün ağır metal soluyor!

İstanbul’u çevreleyen TEM Otoyolu ve ana arterlerin yanındaki topraklarda yapılan ölçümler, Avrupa Birliği standartlarının çok üstünde ağır metal kirliliğin tespit etti. Taşıt kaynaklı kurşun, çinko ve bakır kirliliği hem araç içindekileri, hem yola yakın oturanları hem de yol kenarlarındaki tarlalarda yetiştirilen ürünleri zehirliyor.

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk/7 Mayıs 2009

Avrupa Birliği’nin (AB)bir kilogram toprakta bulunmasına izin verdiği kurşun miktarı en fazla 100 miligram. İstanbul’daki 1. Çevreyolu kenarından alınan toprakta ise bu değer 1572 miligramı buluyor; yani tam 15 katı. Aynı yol üzerinde bulunan en yüksek çinko değeriyse kilogramda 522 mg. Bu da AB sınır değerinin 2,5 katı. 

1. Çevreyolu en kirlisi
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Mert Güney tarafından hazırlanan yüksek lisans tezinde, İstanbul Anadolu Yakası’ndaki otoyol ve ana arterlerden 40’a yakın toprak örneği alınmış. Bunlardan 16’sı TEM Otoyolu’nun Elmalı Baraj Havzası bölgesindeki Molla Gürani Viyadüğü çevresinden. Sonuçlar, 2007 yılından itibaren yasaklanmasına rağmen, özellikle kurşunlu benzinin kullanıldığı dönemden kaynaklanan ciddi çevre kirliliğine işaret ediyor. Bunun dışında fren balatalarından motor yağına kadar birçok noktadan ağır metal kirliliği meydana gelebiliyor. Topraktaki kurşun miktarı, İstanbul 1. Çevreyolu (O1 Otoyolu) civarında sınır değerin 15 kat üzerine çıkıyor. D20 Bağlantı noktasında ise 6,5 kat. Çinko kirliliği de yine 1. Çevreyolu’nda sınır değerin 2,5 kat üzerinde tespit edilmiş. Sadece O2 Otoyolu’ndaki örnek noktalarında, çinko ve kurşun değerleri sınır değerlerin altında kalıyor. Diğer noktalarda ise hep üstünde çıkıyor. 

Kanser Tehlikesi
Mart 2009’da uluslararası hakemli dergide yayımlanan ve kabul gören tezin danışmanı Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Turgut Onay, uzun süre yol kenarında çalışan, yaşayan insanlarla iyi bir havalandırma sistemi olmayan araçlardaki sürücülerde, ağır metallerden kaynaklı solunum ve sinir sistemi hastalıkları görülebileceğini belirtiyor. Bu kirliliğin kansorejen etkilerine dikkat çeken Onay, “Sürekli bu bölgedeki yiyecekleri yiyenler, bu yolları kullanan şoförler ve karayolları ekipleri için tehlike daha da büyük. Bu kişilerde sağlık sağlık taraması yapılmalı” diyor. 

Yol kenarına konut ve tarla olmaz
Tezi hazırlayan Araştırma Görevlisi Güney ise bu kirlikten korunmak için şoförlerin araç içerisinde camlar kapalı seyahat etmesini, havalandırma sistemlerini kullanmalarını ve filtre değişimi gibi gerekli bakım işlemlerini mutlaka yaptırmalarını öneriyor. Güney, “1. Çevreyolu ve E-5 daha kirli. Trafik yoğunluğunun çok olması ve uzun süredir bu yolların kullanılıyor olması bunda etken. Yol kenarlarında, yapılaşma ve tarım amaçlı kullanım için sınırlamalar getirilmeli. Özellikle yolların 10 metre yakınında kesinlikle tarımsal amaçlı kullanım olmamalı” diyor. Buna karşın, E-5 üzerinde birçok noktada yol kenarlarından başlayan tarım alanları görmek mümkün. Yine yol kenarlarında TOKİ dahil birçok inşaat firmalarının bloklar halinde konutlar inşa ettiği de gözlemleniyor. AB, kurşunlu benzini özellikle çocuklarda zeka geriliğine yol açtığı için 1993 yılında yasaklamıştı.

***
Numune Alınan Yer
Kurşun (Azami/Asgari) (Mg/Kg)
Çinko(Azami/Asgari) (Mg/Kg)
O1 Otoyolu
1572,5 / 560,2
522,1 / 407
O2 Otoyolu
88,1 / 50,5
193,2 / 161,3
O4 Otoyolu
227,8 / 128,1
350,3 / 258,4
D100 Otoyolu
133,7 / 78,3
330,1 / 241,7
D20 Bağlantısı
645,8 / 204,9
433,6 / 264,5
O4-D100 Bağlantısı
133,7 / 78,3 3
30,1 / 241,7
Elmalı Baraj Havzası
104,2 /34
275,8 / 138,1
Avrupa Birliği sınır değerleri kurşun için azami 100 mg/kg; çinko içinse 200 mg/kg olarak belirlenmiştir.

***
Otoyolda camı açıp yolculuk yapmayın
Aracınızda camlar açık seyahat etmeyin.Havalandırma sisteminizi düzenli bakımdan geçirin.Klimalarınızın filtrelerini değiştirin, yakıt tasarufu yapacağım diye klimayı kapatıp kendinizi zehirlemeyin.Yola yakın evlerde oturuyorsanız yola bakan camlarınızı açmamaya çalışın.Yol kenarında yetişen sebze ve meyveleri almayın.Evleri hem gürültü hem de ağır metal içeren tozlardan korumak için yol kenralarına tahta perdeler yapılmalı.Yolda çalışan işçiler gerekli tedbirleri almadan çalışmamalı.

Benzinlikteki hayvan hapishanesi dağıtıldı

Çanakkale ve Gelibolu’daki Miller Oto’ya ait hayvanat bahçelerindeki hayvanlar, hayvanseverlerin itirazları sonucu doğaya salındı. Kalan vahşi hayvanlar da Bursa’daki merkeze götürülecek.

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk / 3 Mayıs 2009

Çanakkale Çevre ve Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği’nin Çanakkale ve Gelibolu’daki iki akaryakıt istasyonundaki hayvanat bahçelerine karşı sürdürdüğü mücadele sonuçlandı. Hayvanseverler, hobi amaçlı hayvan bakımı için kurulan yerin, 2007 yılında yayımlanan “Hayvanat Bahçesinin Kuruluşu ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile çeliştiğini ve istasyonlarda barındırılan vahşi hayvanların hobi için beslenemeyecek türde olmaları nedeniyle doğaya salınması gerektiğini iddia etmişlerdi. Yönetmeliğin uygulanması için tanınan bir yıllık sürenin geçmesinin ardından Çanakkale Çevre İl Müdürlüğü’ne başvuran hayvanseverlerin talebi kabul edildi ve bir tilki, beş sincap ve üç adet altuni sülün uygun doğal ortamlarına salındı. Yedi adet “Örümcek Maymun”, beş sülün, iki “Gümüşi Sülün”, birer adet de karaca, alageyik, leylek, pelikan ve “Cennet Papağan” ise Bursa’da inşaatı süren kurtarma merkezine gönderilmek üzere yediemine bırakıldı.

Şirkete 2 bin 500 TL ceza
Çanakkale Çevre ve Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği Başkanı Sitare Şahin, doğada yaşaması gereken hayvanların ticari amaçla istasyonda tutulduğuna dikkat çekerek Çanakkale Çevre İl Müdürlüğü’ne duyarlı çalışmaları için teşekkür etti. Şirkete 2 bin 500 TL ceza kesildiğini de belirten Şahin, “Örtülü ticaret yapan bu kurumla ilgili 3 yıldır uğraşıyoruz” dedi. Miller Oto Ticaret Yönetim Kurulu Üyesi Can Mildon ise, “Biz hayvanların doğal ortamlarında yaşayabileceği bir yer istedik. Hemen yanımızdaki orman alanı olabilir ama bürokrasi buna izin vermedi” açıklamasını yapıyor. Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği (DOHAYKO) Genel Sekreteri Nesrin Çıtırık, görevlilerin bu gibi durumlarda itirazı beklemeden işlem yapması gerektiğini belirtiyor ve hayvanların doğal olmayan koşullarda saklanmasının 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’na aykırı olduğunu belirtiyor.

Gayri Safi Hasıla’nın binde 5’i çevreye

2007 yılında kamuda çevre harcamalarına tam 9,18 milyar YTL harcandı. Aslan payını, su ve atık suyla ilgili hizmetler için belediyeler aldı.

Özgür Gürbüz - Gazete Habertürk / 30 Nisan 2009 *

Türkiye’deki kamu sektörünün 2007 yılındaki çevre harcamaları 9,18 milyar YTL’yi buldu. Bu miktarın 4,82 milyarını cari harcamalar, 4,36 milyarını ise yatırım harcamaları oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, 2006 yılında bu rakam 6,77 milyardı. Kamunun çevre harcamaları bir yıl içinde 2,3 milyar arttı. 2007 yılında da önceki yıllara benzer bir şekilde kamunun yatırım harcamaların yüzde 78’i belediyelere ayrıldı. Belediyelerin çevresel yatırım harcamaları da bir önceki yıla göre yüzde 63, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım harcamaları da yüzde 23 oranında arttı. Yatırım harcamalarının yüzde 49’u su hizmetlerine, yüzde 32’si ise atık su hizmetlerine ayrılmış. Biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunmasıysa bütçeden yüzde 7’lik pay almış. Bu artışa rağmen kamu sektörü çevresel yatırım harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payı sadece binde 5,1’de kaldı. 2006 yılında bu oran binde 3,84'tü. TÜİK’in verilerine göre 2007 yılında kamu kurum ve kuruluşlarında çevre konularında çalışan personel sayısı 8 bin 485’e ulaştı. Bunun yüzde 78’i sadece çevresel faaliyetlerle ilgili konularda çalışırken yüzde 22’di diğer işlerinin yanında çevreyle ilgili konularla ilgileniyor.

Girişimler çevre için 783 milyon YTL harcadı
Yine TÜİK tarafından ilk kez yapılan bir başka araştırmayla madencilik ve taş ocakçılığı, imalat sanayi, elektrik, gaz, buhar, sıcak su üretimi ve dağıtımı konularında çalışan girişimlerin 2007 yılındaki çevresel harcamaları tespit edilmeye çalışıldı. Madencilik ve imalat sektörleri için örnekleme yapılırken, elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi içinse sektördeki tüm girişimler değerlendirmeye alındı. 2007 yılında imalat sanayi sektörünün çevresel harcamaları, 648 milyon YTL olarak tahmin edildi. Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı sektörünün çevresel harcamaları ise 108 milyon YTL olarak tahmin edildi. Madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün çevresel harcamaları ise 27 milyon YTL’de kaldı. Toplamda çevre için özel sektörün harcamaları 783 milyonu buldu.

***
Kamu Sektörü Çevresel Harcamaları (2007 – YTL)
Dış ortam havasını ve iklimi koruma 1.829.264
Su hizmetleri 2.118.142.201
Atıksu yönetimi 1.381.583.343
Atık yönetimi hizmetleri 181.393.971
Toprak ve yeraltı suyunu koruma 7.142.388
Gürültü ve vibrasyonun azaltılması 9.037
Biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın korunması 302.616.833
Enerji 8.656.762
Araştırma ve geliştirme 3.533.285
Diğer 353.758.929

Kaynak: TÜİK
*Tam metin