Özgür Gürbüz-BirGün/30 Eylül 2022
Grafik: Sol.org.tr |
önerilerini eleştiri yağmuruna tuttu. Bakanlığın “banyoya kum saatiyle girip duşu dört dakikada tamamlayın” önerisi belli ki pek hoş karşılanmadı. Yıllar önce Avustralya’da bir sivil toplum örgütü, iklim krizini durdurmak için benzer önerilerde bulunmuştu. Duşa kum saatiyle değil sevgilinizle girin su ve enerji tasarrufu yapın, birayı da İngilizler gibi ılık içerek buzlukların elektrik tüketimini düşürün diyorlardı. Coğrafya kaderdir diyorlar ya, doğruymuş. Avustralya’da tasarruf için duşa sevgilinizle giriyorsunuz, bizde kum saatiyle…
Hükümetten son günlerde benzer birçok öneri geliyor. Turizm Bakanı Ersoy ucuz olduğu için kışın gezmemizi öneriyor. 1150 küsür odalı bir ‘külliyede’ yaşayan Cumhurbaşkanı da sırf daha iyi otomobile binmek, iyi bir cep telefonu almak için başka ülkelere gidenlere kızarak, ülkemizde daha kötü koşullar da olsa burada yaşayın anlamına gelecek bir mesaj veriyor. Yurt dışında daha iyi koşullarda yaşandığını da itiraf ediyor aslında.
Tasarruf etmek, enerjiyi verimli kullanmak, azla yetinmek;
kısaca tüketmemek bence insanı yücelten bir davranış. İyi koşulların ‘en
pahalı’ veya ‘en lüks’le eşdeğer olmadığını düşünüyorum. Kapitalist bir
dünyada daha fazla tüketme seçeneği varken bu seçeneği dünyanın iyiliği için
kullanmayan insanları takdir etmeliyiz. Bu açıdan baktığımızda enerjiyi
tasarruflu ve verimli kullanmayı öneren tavsiyelere itirazım yok, aksine
destekliyorum. Sorun, başkalarına önerdiğimiz hayat tarzına sahip çıkmamak. 20
yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir hükümetin, ‘itibarı zedelememe adına’
kamuda ciddi bir tedbir almadan tarihin en kötü ekonomik krizlerinden biriyle
boğuşan halka tavsiyelerde bulunması işte bu yüzden eleştiriyi hak ediyor.
Yoksa, tasarruf etmek, enerjiyi verimli kullanmak gelişmişlik göstergesidir. Avrupa
Birliği’nden örnek vereyim. AB ülkeleri, 2020 yılında 2017-2019 yılları
ortalamasına göre birincil enerji tüketimlerini yaklaşık yüzde 10 oranında
azalttı. Koydukları hedefin altındalar ama ekonomik gelişmeyi daha az enerji
kullanarak yapmayı başarıyorlar. Aralarında Danimarka, Hollanda, Almanya ve
İsveç gibi dünyanın en zengin ülkeleri var.
Muhalefet tasarruf önerilerini eleştirirken buna dikkat etmeli. Tasarruflu
olmayı mecburiyetmiş gibi gösteren, yoksulluk belirtisi gibi imgeleyen
söylemlerden kaçınmalı. Gördüğüm kadarıyla muhalefet de eleştireyim derken iyi
bir sınav veremedi. Dönelim hükümete…
“Asansörler alt katlarda mümkün olduğunca kullanılmamalı” diyen hükümet neden her yere gökdelen benzeri apartmanlar yapılmasına izin veriyor?
“Toplu ulaşım tercih edilmeli” diyen hükümet neden özel uçaklara, makam araçlarına sınırlama getirmiyor? Neden ülkeyi demir ağlarla değil otoyollarla örüyor?
“Buzdolabı, fırın, radyatör gibi ısı üreten gereçlerden ve güneş ışığından uzağa yerleştirilmeli” diyen hükümet neden Şehircilik Bakanlığı’yla planlarda bunu zorunlu tutmuyor?
“Cephe yalıtımıyla en az yüzde 35 tasarruf” yapılacağını bilen hükümet neden var olan yalıtım standartlarını yükseltmiyor, yeni ve eski yapılar için daha yüksek standartları zorunlu tutmuyor?
Sorular çoğaltılabilir. Hükümet halkın tasarruf etmesini istiyorsa, yardımcı olacak ve yol gösterecek önlemleri almak zorundadır. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 23 bin lirayı geçtiği, enflasyonun şahlandığı bir ülkede herkes tasarruf yapmak ister ama ilk önce bunu ülkeyi yönetenlerde görmek ister.
Enerji Bakanlığı’nın tavsiyeleri arasında gözümüzden
kaçırmamamız gereken bir nokta daha var. Bakanlık, tavsiyelerin
tamamına uyulduğunda, elektrikte yüzde 35, doğalgazda yüzde 50 ve petrolde
yüzde 25 oranlarında tasarruf edilebileceğini söylüyor. Yıllar önce DPT de
bir raporunda Türkiye’nin enerji verimliliğiyle elektrik tüketimini yüzde 25
oranında azaltabileceğini açıklamıştı. Tasarruf ve verimlilik ayrı şeyler ama
sonuçlar benzer. Türkiye enerjiyi tasarruflu ve verimli kullansa bugün
kullandığı elektrik miktarını rahatlıkla dörtte bir oranında azaltabilir. 2021
yılında Türkiye 331 milyar kilovatsaat elektrik tüketti. Dörtte biri 82 milyar
kilovatsaat eder. Akkuyu Nükleer Santralı tam güç çalışsa üreteceği elektrik 35
milyar kilovatsaat. Türkiye enerjiyi akıllı ve tasarruflu kullansa
Akkuyu’nun üreteceği elektriğin 2,5 katı üretim yapmış gibi olur. Bırakın
Akkuyu’yu, Sinop’ta kurulmak istenen nükleer santrala da birçok kömür santralına
da gerek kalmaz. Enerji Bakanlığı itiraf etmiş. Muhalefet keşke işin bu
tarafını görebilseydi.