Özgür Gürbüz-BirGün/11 Eylül 2015
Akkuyu’da
kurulmak istenen nükleer santralin Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet
İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel bir hafta önce görevinden istifa etti.
İstifa ederken yaptığı açıklamalarla da hükümetin ve Rus devlet şirketinin
nükleer santrali cici gösterme konusunda yaratmak istediği algıyı yerle bir
etti. İşte eski müdür Uzel’in basın açıklamasında sorduğu sorular ve Türkçe
meali.
“Rus şirketinin faaliyetlerini ve
zihniyetinin inşa edeceği bir nükleer santrali ülkem ve milletim için çok ciddi
bir risk unsuru olarak görüyorum” diyerek, reklam kampanyalarıyla yerli imajı
verilmeye çalışan santralin ithal olduğunu üstüne basa basa söyledi. Nükleer
enerjiye karşı olmadığını söyleyen Uzel, Mersin’deki projeyi deyim yerindeyse, ‘vatan
haini’ ilan etti. Halbuki, seçimler öncesi tüm televizyon ve sokakları
esir alan reklamlarla, nükleer santrali yerliymiş gibi gösterme çabalarına
sahne olmuştuk. Takke düştü Ruslar göründü.
“Bu güne kadar taşeronunuz olan firmalardan
mahkemelik olmadığınız şirket var mıdır? Sizin kiralama taahhüdü üzerinden inşa
edilen otelle nasıl bir ilişkiye girdiniz ki mahkemelik oldunuz? Bu sorundan
dolayı Atom Stroy Export’un müdürünü neden apar topar kovdunuz?” diye sorarak Rus şirketin yerli
yatırımcıları işin içine çekme çağrılarına da taş koydu. Ruslar ilk günden beri
yerli firmaları nükleer santral ihalesine girmeye çağırıyor, ticaret ve sanayi
odalarında toplantılar düzenliyordu. Şimdi, aklı başında işadamları, Rus
şirketiyle ticari ilişkiye girenlerin başlarına gelenleri merak ediyordur. Rusların
yerli ortak bulmaları, yerli yatırımcıyı üretime teşvik etmeleri artık daha
zor.
Bölge
Müdürü’nün, “Projeyi maddi sıkıntılardan
dolayı yürütemediğiniz doğru mudur? Dünya üzerinde size güvenip yatırıma
katılacak ya da kredi sağlayacak bir tek finans kuruluşu var mıdır?” sorusu
da projenin sürekli gecikmesinin ardındaki nedenlere ışık tutuyor. Rusya
ekonomisinin darboğazda olduğu, 25 milyar dolarlık projeyi finanse etmekte zorlanacağını çok
önce yazmıştık. Şimdi içeriden bir ses, bu söylediklerimizi doğruluyor.
Uzel, “Asıl maksadınız Türk hukukuna gol atıp,
çevresinden dolaşıp nükleer santralin zemin tesviyesini yapmak mıdır?” diye
sorarak, ‘milliyetçi nükleerciler’e bir gol daha attığı gibi, hukuk konusundaki
sorunlara da işaret etti. Halkın katılımının önemsenmediğini biliyorduk.
Böylece yasaların da firma lehine “es” geçilebileceği şüphesiyle karşı karşıya
kaldık. Bu şüphe sürecin en başından beri vardı zaten. Avukat Arif Ali Cangı,
kısa bir süre önce mevcut ÇED davaların Danıştay 14. Dairesinde birleştirilerek
dava konusu yerden uzaklaştırıldığını, doğal yargıçlık ilkesine aykırı davranıldığını söylemişti.
Nükleer
santralin eski Devlet İlişkileri Müdürü’nün bir başka sorusu da şuydu: “Kıyı kenar çizgisine dikkat etmeyi akıl
edemeyip, 1 nolu reaktörü kıyı kenar çizgisi altına yerleştiren mühendislik
rezaleti yüzünden projeyi uygulamadığınız, bunun için kanun değişikliği
beklediğiniz doğru mu?” Bu da ister istemez akla, dünyanın en güvenilir
nükleer santralini yapıyoruz diyen yetkilileri getiriyor. En ufak bir hataya
tahammülü olmayan nükleer santral projesi, hatasını telafi etmek yerine kanun
değişikliği bekliyorsa vay halimize.
Teknik
ve hukuki hatalar bir yana, eski müdürün istifasını açıklamasının hemen
ardından, ozelhaberturkiye@gmail.com adresinden Uzel’in cinsel tacizle
suçlandığı ve yolsuzluğa bulaştığı iddialarının basına gönderilmesi ayrı bir
uyarıydı. Uzel suçlu ya da değil, birileri onu tehditle susturmaya çalışıyor,
istifa edene kadar yolsuzlukları ve taciz iddialarını gündeme getirmeyip,
kendisi nükleer santralle ilgili bildiklerini açıkladığında şantaj yapar gibi
bu iddiaları basına sızdırıyorsa o iş çoktan pisliğe bulaşmış demektir.
Dünyanın en şeffaf olması gereken süreci pis kokular, yolsuzluk, hukuksuzluk ve
şantaj iddialarıyla dolu.
Aklı
başında kaç kişi kaldı bu ülkede bilmiyorum ama onlara sesleniyorum. Nükleer saatli bomba Akkuyu’da kuruluyor ve AKP hükümetinden,
onun kontrolündeki idarecilerden, savcılardan bir kişi bile çıkıp iddiaları
araştırmak dahi istemiyor. Türkiye’nin canına okumadan bu nükleer santral
projesi durdurulmalı. Yoksa eski Enerji Bakanı Taner Yıldız muradına erecek.
Şehitliği bilmem ama nükleerdeki bu ısrar hepimizi mezara götürecek.