Üç Mil Adası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Üç Mil Adası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Üç Mil Adası nükleer kazası

Özgür Gürbüz - 28 Mart 2019

Foto: AP, https://bit.ly/2HLeVMQ
Bundan tam 40 yıl önce, 28 Mart 1979 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihindeki en büyük nükleer santral kazası meydana geldi. Üç Mil Adası (Three Mile Island-TMI) Nükleer Santralı'nın iki numaralı reaktöründeki kaza, kısmi çekirdek erimesine yol açtı. Üç Mil Adası'nın iki numaralı reaktörü, 30 Aralık'ta ticari faaliyete başladı, üç ay sonra ise kaza yaptı ve kapatıldı. Tarihin en kısa çalışan nükleer reaktörlerinden biri oldu.

Kazaya birçok reaktörde görülen benzer bir sorun yol açtı. Mekanik veya elektrik bir hata nedeniyle buhar jeneratörlerine su gönderilemedi ve bu da reaktörün soğutulmasını engelledi. Türbin jeneratörü ve ardından reaktör durdu. Birincil bölgede basınç artmaya başladı. Fazla basıncı atmak için reaktörün yukarısındaki otomatik valf devreye girdi ancak bir süre sonra kapanması gerekirken kapanmadı. Böylece soğutma suyu buhar olup dışarı çıkmaya devam etti ve reaktörün kalbi ısınmaya başladı. Bu durumun farkına varamayan çalışanlar yedek tedbirleri de hayata geçiremedi. Bir dizi çabanın da sonuç vermemesiyle nükleer yakıtın olduğu reaktörün kalbinde kısmi erime meydana geldi. Özetlersek, dünya otomatik sistemlerin çalışmadığına, biri olmazsa diğeri çalışacak önlemlerin hayata geçmediğine, yapılmaz denilen insan hatalarının yapıldığına tanıklık etti. Bunların hepsinin en üst düzeyde güvenlik tedbirlerinin alındığı söylenen nükleer santrallarda olabileceğini de gözleriyle gördü. Riskin büyüklüğü hakkında bir fikre sahip oldu.

Yetkililer, bölgede yaşayan 2 milyon insanın aldığı radyoaktivitenin normalden fazla ama insan sağlığına etki edecek riskte olmadığını söylediler.*1 NRC'nin (ABD Nükleer Düzenleme Kurumu) bu açıklaması birçok bağımsız uzman ve çevreci tarafından gerçekçi bulunmadı. Sızıntının NRC'nin söylediğinden 100 ila 1000 kat daha fazla olduğu iddia edildi.*2 Resmi makamlar sağlık sorunu yok derken, örneğin, The American Journal of Public Health'in bir raporunda, yenidoğan bebeklerde ölüm oranının, santralı merkezine alan yarıçapı 10 millik bir daire içinde, kazadan önce 1000'de 8 civarında olduğu, kazadan sonraysa 1000'de 19,3'e kadar çıktığı belirtildi.*3

Dünya, nükleer kaza tehlikesinin büyüklüğünü Çernobil ve Fukuşima'dan önce ABD'de gördü demek yanlış olmaz. Nükleer enerjinin ABD'de gözden düşüşü bu kazayla başladı. Kazadan sonraki dört yıl içerisinde (1980-1984) 51 nükleer reaktör siparişi iptal edildi. 2012 yılına kadar da ABD'de yeni bir nükleer santral siparişi verilmedi.*4

Yapılmış ve yapımına başlamış reaktörlerin tamamlanmasıyla 1990 yılında ABD'de 112 nükleer reaktör çalışabilir durumdaydı. Bu sayı şimdi 98, yapımı süren reaktör sayısı sadece iki (2) ve mevcut nükleer reaktörlerin ortalama yaşı 37.*5 Tasarım ömrü 40 yıl olan bu reaktörlerin birçoğunun uzatılan izinleri önümüzdeki yıllarda sonlanacak ve yerine yenilerinin yapılmadığı ortada. Halihazırda gaz, rüzgar ve güneşle ekonomik açıdan başedemeyen nükleer enerjinin geleceği, mevcut ekonomik koşullar değişmezse karanlık. Elektrik üretim maliyetleri giderek artan nükleer santralların, devlet teşviği almadan, atık sorununu çözmeden ABD'de eski gücünü koruması pek olası görünmüyor.

***

*1 NIRS, https://bit.ly/2OtDbU8
*2 EIA, https://bit.ly/2TITbD3
*3 http://www.tmia.com/node/1167
*4 NRC (ABD Nükleer Düzenleme Kurumu), https://bit.ly/2waAHE7
*5 http://bit.do/eMZLt