Özgür Gürbüz-BirGün/11 Haziran 2022
Fotoğraf: ÇEVKO Vakfı |
Ambalaj atıklarının bir bölümü, uzun yıllardır ÇEVKO, TÜKÇEV ve PAGÇEV gibi yetkilendirilmiş kuruluşların aracılık ettiği bir sistemle toplanıyordu. Kabaca söylersek, ambalaj atığı üreten sanayi kuruluşları, piyasaya sürdükleri ambalaj miktarıyla orantılı bir bedeli bu vakıflara aktarıyor, vakıflar da belediyelerden ihaleyle atık toplama işini alan firmalara, topladıkları miktarı belgelemeleri koşuluyla bu bedeli transfer ediyordu. Kalan parayla da eğitim, bilinçlendirme çalışmaları yapıyorlardı. Belediyeler hem atıklarını toplatıyor hem de ihalelerden gelir elde ediyordu. Sistemin eksikleri vardı ama ambalaj atıklarının bir bölümünün temiz bir şekilde toplanmasına ön ayak oluyordu.
Geri kazanım payları Hazine’ye gitti
1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe giren Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) ile her
şey değişti. Mevzuatta olumlu değişiklikler olsa da işin mali tarafı plastik
poşet ücretinde olduğu gibi yine şeffaf değil. Firmalar, GEKAP ile ambalaj
başına ödedikleri bedeli yetkilendirilmiş kuruluşlara değil Hazine ve Maliye
Bakanlığı’na ödemeye başladı. 2021 başında bir düzenleme daha yapıldı ve bu
bedelin yüzde 25’inin Türkiye Çevre Ajansı’na aktarılmasına karar verildi. Kalan
yüzde 75’i ise Hazine almaya devam ediyor. Toplanan paranın miktarı, ne
kadarının atıkların toplanmasına ayrıldığı konusunda bir bilgi yok. Sektördeki yetkililer
bilmiyor, Türkiye Çevre Ajansı’nın ve Çevre Bakanlığı’nın sitesinde yazmıyor.
Hazine çık aradan
GEKAP’ın hayata geçmesinden iki buçuk yıl sonra bir düzenleme daha yapıldı. 8
Haziran 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle Çevre Ajansı’nın
yurt içinde ve yurt dışında belediyelere, sivil toplum örgütlerine,
üniversitelere, kurum ve kuruluşlara mali ve teknik destek vermesinin yolu
açıldı. Belli koşullara dayandırılan bu desteklerin belediyelere ve eskiden
olduğu gibi atıkları toplayacak taşeron şirketlere verilmesi de mümkün
görünüyor. İki gün önce yayımlanan yönetmelik akıllara şu soruları getiriyor. Yönetmelik
yeni çıktığına göre, bir buçuk yıldır toplanan paralar atık toplayan şirketlere
gitmiyor muydu, Hazine’de mi kaldı? GEKAP ile toplanan miktarın sadece yüzde
25’i Çevre Ajansı’na aktarıldığına göre, belediyelere veya atık toplama yetkisi
olan şirketlere verilecek miktar azalmayacak mı? Atıkların toplanması için atık
üreticilerinden toplanan paranın neden tamamı atık toplama işine ayrılmıyor? Daha
önce atık üreten firmalardan toplanan paranın tamamı atık toplama işine
ayrılıyordu, arada Hazine yoktu. Çevre Ajansı’nın yurt dışındaki projelere
destek vermesinin önünün açılması ise ayrı bir tartışma konusu.
500 bin ton atık toplandı mı?
Rakamlar da tüm bu düzenlemelerin çevre için pek de iyi sonuçlar vermediğini söylüyor.
Devre dışı bırakılan, atıkların toplanmasına ön ayak olan yetkilendirilmiş kuruluşların
topladığı atık miktarı gözle görülür miktarda azaldı. Çevko Vakfı’ndan bir
örnek verelim. Vakıf, 2020 yılında 580 bin ton atık toplarken 2021’de bu rakam
85 bin tona gerilemiş. Aradaki fark 500 bin ton. Bu atıklar toplandı mı sokakta
mı kaldı bilmiyoruz.
Belediyeler atık toplama konusunda destek almak için artık Çevre Ajansı’na proje yazmak ve belirlenen kıstaslara uymak zorunda. Belediyelere atık toplama konusunda verilecek desteğin, Türkiye Çevre Ajansı gibi iktidarla politik bağları olan bir kurumun inisiyatifinde olması ne gibi sonuçlar doğuracak, göreceğiz. Türkiye’nin sorunlu atık politikasına, siyaset ve ekonomik kriz üzerinden bir darbe daha vurulmuşa benziyor.