TÜİK enflasyondan sonra emisyonları da düşürdü


Özgür Gürbüz-BirGün / 14 Ağustos 2025


Türkiye’nin her yıl raporladığı ve Birleşmiş Milletler’e de ilettiği seragazı envanteri, yayımlandıktan yaklaşık üç ay sonra değiştirildi. Böylece 598,9 milyon ton olarak açıklanan 2023 yılı  seragazı emisyonları düzeltmeyle 552 milyon ton oldu. Bir yıl öncesine göre yüzde 6,9 gibi ciddi bir oranında yükseldiğini sandığımız emisyonlar, 8 milyon ton azaldı. Türkiye’nin kişi başına düşen emisyon miktarı da 7 tona çıkmış ve AB ülkelerine yaklaşmaya başlamıştı, bu düzeltmeyle o da 6,5 tona geriledi.

Türkiye’nin Paris Anlaşması kapsamında verdiği Ulusal Katkı Beyanı’ndaki ‘zayıf’ hedefi bile ıskalayabileceğini düşünüyorduk, üç ay sonra düzeltilen rakamlarla bir anda iş değişti. İşin kötüsü bu TÜİK’in ilk vakası değil, 2006 yılında da benzer ama miktarı daha az bir düzeltmeye tanıklık etmiştik.

Bir ülkenin enerjiden tarıma, sanayiden atıklara tüm bu sektörlerdeki emisyonlarını hesaplaması elbette kolay bir iş değil ve hatalar olabilir. TÜİK’in yaptığı gibi geriye dönük düzeltme yapmak da çok rastlanılmayan bir durum değil. Ancak bu defa yapılan düzeltmenin miktarı tam 47 milyon ton karbondioksit eşdeğeri seragazı. Az buz değil, 47 milyon ton. Hırvatistan’ın toplam emisyonlarının iki katı, Avusturya’nın emisyonlarının yaklaşık üçte ikisi veya Hollanda’nın emisyonlarının üçte birine eş bir rakamdan bahsediyoruz.

Düzeltilen rakam bu kadar büyük olunca, bilgi edinme hakkımı kullanarak TÜİK’e nedeni sordum. Aldığım yanıt, “enerji sektörü emisyonları tahminindeki maddi hatadan kaynaklanmaktadır” oldu. Dünyadaki birçok ülkenin bir yıllık seragazı emisyonlarından bile fazla olan bu maddi hata, ilk bültende 442 milyon ton şeklinde açıklanan enerji sektöründen kaynaklanıyormuş. Düzeltmeden sonra enerji sektörü emisyonları da 395 milyon tona geriledi. Böylece, Türkiye’nin emisyonlarında aslan payına sahip enerji sektörü emisyonları iki yıllık yükselişin ardından inişe geçti.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde payı artıyor. Artan ithal kömür tüketimine rağmen bu azalma gerçekleşmiş olabilir. Zaten sorun TÜİK’in en son açıkladığı verinin doğru ya da yanlış olması değil. Yapılan hatanın büyüklüğü, bu konuda detaylı bir açıklama yapma gereği bile duyulmaması. Benzer hataların ileride Türkiye’ye mali sorunlar yaratabilme olasılığı. Türkiye kısa bir süre önce adı ‘iklim kanunu’ adı verilen, aslında emisyon ticaretini düzenlemeyi amaçlayan bir yasayı yürürlüğe koydu. Emisyon ticareti yapacaksanız bu hatalar çok pahalıya patlayabilir. Bu hatanın faturası 3 milyar 290 milyon avroya eş.

Emisyon ticareti özellikle enerji yoğun sektörlerdeki işletmelerin emisyonlarını azaltmaları için aralarında karbon ticareti yapmalarını sağlıyor. Etkisi tartışmalı bir mekanizma. Süreç de kabaca şöyle ilerliyor. Devlet, sektörlerdeki oyunculara güncel değerler ve hedeflere bakarak emisyon tahsisatı yapıyor. Bu kotaların altında kalan şirketler, kullanmadıkları kotalara denk düşen, “karbon kredilerini” satışa sunuyor. Krediler bir ton karbondioksit eşdeğeri cinsinden belirleniyor. Kotaların üstünde emisyon çıkaran, yani emisyonları artıranlar da bu kredileri satın alarak açıklarını kapatıyor. Kredi fiyatı da aynı borsa gibi arz ve talebe göre belirleniyor.

Burada asıl mesele elbette yapılan tahsisatlar. Türkiye belli şirketlere bu tahsisatı yaparken dönüp geçen yıl ne kadar seragazı emisyonu çıkarttığına bakacak. 47 milyon tonluk hatalar yapılır, tahsisatlar hatalı rakamlara dayanarak firmalara verilirse işin içinden çıkılamaz. İşin maddi karşılığı konusunda fikir sahibi olmanız için Avrupa Birliği Emisyon Ticareti’ndeki karbon kredisi fiyatını baz alalım. Bugün bir ton karbon kredisi 70 avro civarından alınıp satılıyor. 47 milyon ton emisyonun maddi karşılığı 3 milyar 290 milyon avro. Hükümet ille de emisyon ticaretiyle haşır neşir olacağım diyorsa daha titiz çalışmak, şeffaflığı ve hesap vermeyi önemsemek zorunda. Fazladan yapılan tahsisat şirketleri emisyon azaltımıyla uğraşmadan hedeflerine ulaştırır, iklim krizini de derinleştirmekten öte bir şeye yaramaz.

Türkiye’nin emisyon hesaplarının uluslararası standartlara uygun olması ve onaylanması gerektiğini de hatırlatalım. Enflasyon rakamları nasıl pazarda, markette halktan vetoyu yiyor, inandırıcılığını yitiriyorsa, Türkiye’nin emisyon rakamlarının BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin uzman ekibinin radarına takılabilir ve bir süre sonra Türkiye itibar kaybına uğrayabilir. 

Hiç yorum yok: