Özgür Gürbüz-BirGün / 27 Aralık 2023
Nükleer santrallarla ilgili yeni bir ‘müjde’
almadığımız gün neredeyse yok. En son Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile
nükleer santral yapma, nükleer yakıt imal etme gibi konuları da içeren
stratejik ortaklık anlaşması imzalandı. Ne BAE’nin elinde böyle bir teknoloji
var ne Türkiye’nin ama kimin umurunda? Rusya, Çin veya Kore gibi üçüncü bir
ülke bulunur, BAE parasıyla ortak olur, Erdoğan hükümeti de bir başka felaket
projeden hem oy hem de yandaşlarına rant devşirmeye çalışır. Angra Nükleer Santralı - Foto: Ö. Gürbüz
Türkiye’nin nükleer santralı yok ama radyasyon şimdiden herkesi çarpmışa benziyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan suya düşen Sinop nükleer santralı projesini Yunanistan’da yapılıyormuş gibi anlatıp, komşuya o santraldan elektrik satmaya çalıştı. Yunanistan nükleer santrallara karşı olduğunu yıllar önce açıklamış ülkelerden biri. Halihazırda elektrik üretiminin yüzde 13’ünü nükleerden daha ucuz güneş enerjisinden elde ediyor. N’apsın nükleeri?
Sinop komedisi bu kadarla sınırlı da değil. Türkiye’nin en mutlu kentine nükleer santral kurmak isteyen konsorsiyum dağıldı, ortada şirket yok ama projenin battığını halktan saklamaya çalışıyorlar. Mahkeme hükümetin korkusundan, proje sayfalarında kalan ve çok tan çöpe atılan Atmea reaktörüne ait ÇED raporunu bile iptal edemiyor.
AKKUYU’DA BİR ERTELEME DAHA
Radyasyon’un Akkuyu’daki etkisi de farklı. Yapımı süren Rusya’nın nükleer
santralına seçim öncesi ‘taze nükleer yakıt’ getirilmiş, sanki santral açılmış
gibi tören yapılmıştı; hatırlayan var mı? Anlaşılan o taze yakıt biraz
bayatlayacak çünkü santralın ilk reaktörünün açılışı geçtiğimiz günlerde yine
ertelendi. Enerji Bakanı Bayraktar’ın son açıklamasına göre, ilk reaktörün
devreye girmesi Nisan 2024’ten 29 Ekim 2024’e ötelendi. Yabancı kaynaklar ise
2025’ten bahsediyor. Yanlış anlaşılmasın, böylesine tehlikeli ve pahalı bir
projenin gecikmesinden mutluyum. Zaten hiç açılmaması gerekiyor. Açılışla
beraber, Türkiye her yıl en az 2 milyar dolar civarında bir parayı Rusya’ya
ödemeye başlayacak. Aynı elektriği güneşten üretsek 3-4 kat daha az maliyetle
üretebilecekken. Hatırlatalım, eski Enerji Bakanı Hilmi Güler Akkuyu’ya nükleer
yapacağız diyeli neredeyse 20 yıl oluyor. Rusya’ya para kazandırmak, hayatımızı
tehlikeye atmak için bu kadar uğraşacağımıza güneşe yatırım yapsaydık belki de
Avrupa’nın güneş enerjisinde üssü olurduk.
Bu fiyaskoya rağmen, AKP hükümeti bir sorun yokmuş gibi her ile nükleer santral
kurma vaatleriyle ortada dolaşmaya devam ediyor. ABD’den gelen heyetler, küçük
modüler nükleer reaktör satmak için yetkili makamların kapısını arşınlıyor.
Ortada ne bitmiş bir küçük reaktörleri var ne de daha ucuz ve sorunsuz
olacağını gösteren bir bilimsel rapor. Amaç nükleer endüstriyi ayakta tutmak.
Pazarlama çalışmaları tam gaz sürüyor. Dubai’deki iklim konferansında, başını
Fransa ve ABD’nin çektiği 22 ülke nükleer santralların kurulu gücünü 2050’ye
kadar üç katına çıkarma konusunda bir taahhütte bile bulundu. 22 ülke arasında
Fas, Jamaika, Moldovya, Gana gibi henüz hiç nükleer santralı olmayan ülkeler de
var. Onların mevcut kapasitelerini üç katına çıkarmalarında bir sorun yok
bence. Üç çarpı sıfır eşittir sıfır. Şaka bir yana, bu reklam kampanyası,
nükleer teknolojiyi kontrol eden birkaç ülkenin batma tehlikesiyle karşı
karşıya olan endüstriyi kurtarma çabası olarak görülmeli. Reklamlar size
ihtiyacınız olmayan ürünleri aldırabilir. Nitekim, Türkiye gibi birçok ülke bu
tuzağa düşüyor, kazanan yine malum taraf oluyor.
NÜKLEERİN PAYI YÜZDE 9’A GERİLEDİ
Bizimkiler medyası, nükleer endüstriyle el sıkışmış iş dünyası ve hükümetin
sesi olmuş bilim insanlarıyla nükleer santral reklamı yapa dursun, nükleer
enerjinin dünya elektrik üretimindeki payı gerilemeye devam ediyor. Dünya
Nükleer Endüstrisi Durum Raporu ay başında güncellendi. 1996 yılında dünya
elektrik üretiminin yüzde 17,6’sını karşılayan nükleer
santralların payı 2022’de yüzde 9,2’ye geriledi. Yenilenebilir enerjinin
küresel elektrik üretimindeki payı ise yüzde 30’u geçiyor. Uluslararası Enerji
Ajansı, 2025’te bu payın yüzde 35’e çıkacağını tahmin ediyor. Sadece Dünyadaki
güneş ve rüzgar santralları tüm nükleer santrallardan daha fazla elektrik
üretiyor. “Yanlış ata oynamak” diye herhalde buna deniyor. Bedelini yüksek
elektrik faturaları ve çevre sorunlarıyla biz ödeyeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder