Özgür Gürbüz tarafından kaleme alınan makale, analiz ve haberlere bu adresten ulaşabilirsiniz. Yazıları başka bir yerde yayımlamak için izin almalısınız. E-posta: ozgurgurbuzblog(at)gmail.com
Çimlere basmayın
Her şey 3-5 ağaç için başladı, şimdi ormanlar, göller, hayvanlar ve yaşam hakkı için devam ediyor. Türkiye’nin en önemli çevre sorunlarını masaya yatırıyor, çözüm yollarını tartışıyoruz. Çimlere Basmayın her cuma saat 13:00’te Yön Radyo’da…
Programı internet üzerinden dinlemek için lütfen Yön Radyo'nun internet sitesini ziyaret edin.
Basın bültenleri, sorularınız ve önerileriniz için ozgurgurbuz@yonradyo.com adresini kullanabilirsiniz.
İlk program 4 Ekim 2013 Cuma günü. Saat 13:05'te yayındayız.
Bizi Facebook'tan takip etmek isterseniz, adresimiz:
https://www.facebook.com/cimlerebasmayin
Çimlere Basmayın programını Yaşar Kanbur ile birlikte hazırlıyoruz ama programın içeriğini sizlerle birlikte belirlemek istiyoruz. Çevre, ekoloji mücadelesi veren herekese mikrofonlarımızı uzatmaya hazırız. Bize ulaşın, sesinizi herkes duysun.
Çimlere basmayın, bu programı da kaçırmayın.
İklim raporu ve Türkçe meali
Özgür Gürbüz-BirGün/29 Eylül 2013
Kaynak: Grida |
Bu uzmanlar, küresel iklim değişikliği konusunda yayımlanan
9 bin 200 raporu inceliyor. 39 ülke, bilim insanlarıyla sürece katılıyor. Kendilerine
gönderilen 54 bin 667 yorum değerlendirmeye alınıyor. Bu iş, petrol, kömür
lobilerinin desteklediği birkaç bilim insanının iddialarından ya da
bilimsellikten uzak e-postalardan ibaret değil. Bu yüzden, IPCC’nin 5.
Değerlendirme raporu, ‘küresel iklim değişikliği insan kaynaklı değil, bu bir doğal
döngü’ masallarıyla kıyaslanamaz. İşte tehlike işaretleri ve Türkçe meali:
·
1983-2012
arasındaki 30 yıl, son 1400 yılın en sıcak 30 yılıydı. Dünyanın ortalama
sıcaklığı 1901-2012 döneminde 0,9 derece arttı. Böyle giderse artış 21.
yüzyılın sonuna kadar 1,5 hatta 2 dereceyi bulacak.
Anlamı: 1,5-2 derecelik
sıcaklık artışı dünyadaki bitki ve canlı türlerinin yüzde 20 ila 30’unun
soyunun yok olması. Tropikal ve subtropikal bölgeler başta olmak üzere tarımda
üretim kaybı.
·
Son 20 yılda
Grönland ve Antartika buzulları büyük kütle kaybetti, tüm dünyadaki buzullar da
küçülmeye devam ediyor. Kuzey Kutbu deniz buzulu ve Kuzey Yarımküre’deki kar
tabakası ciddi oranda azalmaya devam ediyor. Deniz seviyesindeki yükselme 19.
yüzyılın ortalarından bu yana önceki iki yüzyıldaki ortalamanın üzerine çıktı.
1901-2010 arasında deniz seviyesi 19 cm yükseldi.
Anlamı: Dağlardaki
buzulların ve kar tabakalarının küçülmesi onların beslediği nehirlerin
kurumasına ve susuzluğa yol açacak. Kutuplardaki buzulların erimesi ise deniz
seviyesindeki yükselişi hızlandıracak. Ada devletleri sular altında kalacak,
Bangladeş gibi birçok ülkede tarım arazilerini su basacak.
·
Karbondioksit,
metan ve azot oksitlerin atmosferdeki yoğunluğu 800 bin yıldır görülmemiş bir
düzeye geldi. En önemli seragazı karbondioksitin yoğunluğu endüstri devrimi
öncesine göre yüzde 40 arttı. Nedeni fosil yakıt (petrol, kömür ve doğalgaz)
kullanımı ve arazi kullanımının değişmesi.
Anlamı: Karbondiksit başta
olmak üzere seragazlarının atmosferdeki birikiminin önüne geçilemezse küresel
iklim değişikliğinin de önüne geçilemeyecek. Sellerin sayısı ve şiddeti
artacak. Kasırga ve hortumlar, beklenmedik fırtınalar hayatı yaşanmaz hale
getirecek. İkitelli’de, Samsun’da şahit olduğumuz sel felaketlerinin sayısı
artacak.
Raporda anlatılanların rakamlarla süslenmiş tahminler
olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bahsedilen aslında yaşadığınız
hayatınız, geleceğiniz. Tek bir farkla, kaderinizi değiştirme şansınız hâlâ
sizin elinizde. Kömür değil rüzgar, petrol değil güneş diyerek; sorgusuzca
tüketmek yerine verimli üretip az tüketerek; daha çok para için değil, daha çok
boş zaman için çalışarak bu makus kaderimizi değiştirebiliriz. İlk adım inanmak.
Baltalar elimizde
Özgür Gürbüz-BirGün/22 Eylül 2013
Baltalar elimizde / Uzun ip belimizde
Baltalar elimizde / Uzun ip belimizde
Biz gideriz ormana hey ormana…
Bu şarkıyı okul yıllarında öğrenmiştim. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan da biliyordur. Hâlâ bu şarkının etkisinden kurtulamadığını
düşünüyorum. Halbuki biz, sonra bir başka şarkı daha öğrendik.
Kestane, gürgen, palamut / Altı yaprak, üstü bulut
Gel sen burada derdi unut / Orman ne güzel, ne güzel.
Okullarda çocukların kafasını karıştırdığımız ortada ama
bir ülkenin başbakanının doğrular konusunda kafası karışmışsa ve o kendisini
her kentin belediye başkanı zannediyorsa vay halimize. Erdoğan’ın ODTÜ’den yol
geçmesine karşı çıkanlara, ağaçların kesilmesini istemeyenlere yaptığı çıkışı
hatırlayın: “Gidin ormanda yaşayın”.
Başbakan “ormanda yaşayın” derken kentlerin ağaçsız, gri,
AVM ve viyadüklerden oluşan beton yığınları olması gerektiğini düşünüyor
olmalı. Yanılıyor. Sık sık ziyarete gittiği, dünyanın en büyük ekonomisi Amerika’da
bile bu böyle değil. ABD’nin en eski doğa koruma örgütü ‘American Forests’, 5 Şubat’ta ülkenin en iyi kent ormanlarına
sahip 10 şehrini açıkladı. Bu kentler arasında gökdelenleriyle ünlü New York,
Denver ve Seattle gibi kentler de var. Kent ormanlarının insanlara sosyal,
çevresel ve ekonomik yararlar sağladığını söyleyen örgüt, bu alanların vahşi
hayat için de önemli olduğuna dikkat çekiyor. Stressiz, sağlıklı insanların
yaşadığı kentler göze hoş geldiği kadar ekonomiye de katkı sağlıyor. Üstelik bu
kentlerdeki yeşil alanların yaratılmasında aynı bizdeki gibi sivil toplum rol
oynamış.
New York’ta sekiz milyondan fazla insan
yaşıyor. Ağaç sayısı 5 milyon 200 bin. Ağaçların hava kirliliğini önleme, seragazı
emisyonlarını yutma ve enerji giderlerini azaltmaları sayesinde New York her
yıl 47 milyon dolar kâr ediyor. Sağlık harcamalarındaki azalma bu hesaba dahil
değil.
Denver kenti yeşil alanları sayesinde turizm kaynaklı 18 milyon
dolar gelir elde ettiğini, daha sağlıklı bir ortamda yaşayan vatandaşları
sayesinde de sağlık harcamalarının 65 milyon dolar azaldığını belirtiyor.
Kentin yüzde 20’si ağaç gölgesinde kalıyor. Ağaçlar sayesinde her yıl soğutma
harcamalarında 56 bin megavatsaate varan enerji tasarrufu yapılıyor. Böylece 6,7
milyon dolar Denver halkının cebinde kalıyor. Denver’da evlerin değeri de
parklar sayesinde toplamda 30 milyon dolar artmış.
Charlotte kenti de ağaçları sayesinde enerji tasarrufu yapıyor ve
900 milyon doları kumbaraya atıyor. Doğru ağacı doğru yere dikmek, gölge
yaratmaktan rüzgarı kesmeye kadar çeşitli etkilerle daha az enerji harcamanıza
fırsat sağlıyor.
Milwaukee 3,5 milyon ağacıyla her yıl havasını 496 ton
kirleticiden temizliyor. Bu işlemin ekonomik değeri 2,6 milyon dolar. Ağaçlar
aynı zamanda 434 bin ton karbon yutuyor, bunun ekonomik değeri de 9 milyon
dolar.
Bilimsel çalışmalar ve ekonomik veriler kentlerdeki yeşil
alanların önemini ortaya koyuyor. Ormana herkes gider ama orman gibi kentlerde
herkes yaşayamaz. Türkiye’de bırakın ormanda yaşamayı, gecelemek bile zor. Orman
alanlarında konaklayabildiğiniz A sınıfı mesire yerlerin sayısında da son
yıllarda ciddi bir düşüş var. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2007’de
108 adet A tipi mesire yeri vardı, 2011’de bu sayı 46’ya düştü. Nereden tutsak
elimizde kalıyor şu ormana gitme meselesi…
“Ormanda yaşayın” göndermesi insanların ‘yeşil kent’
talebinin yanıtı değil. ODTÜ sorununun mimarı Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’in ise bir yanıtı bile yok. Sadece ona buna iftira atıyor.
Şimdi de ‘profesyonel eylemci’ diye bir şey uydurdu. Aynı isimlerin çevreyi
korumak için oradan oraya koşturduğu doğrudur ama bunun tek sorumlusu siz
‘profesyonel yok ediciler’. Üstelik, siz bu yıkım işleri için tonla maaş alıyor,
rant yaratıyorsunuz. Eylemcilerin ise hiçbir maddi çıkarı yok. Kim profesyonel,
kim amatör acaba?
Kıbrıs'ta ekoloji forumu başlıyor
Yeni Kıbrıs Partisi’nin (YKP) katkılarıyla düzenlenen II. Ekoloji Forumu 20-22 Eylül tarihleri arasında Limnidi’de Vouni King Otel’de düzenlenecek. Kapitalizmin yarattığı doğa katliamlarının ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için mücadeleyi güçlendirmeyi amaçlayan forum aynı zamanda yeni kampanya önerilerini de gündemine alacak.
PROGRAM
20 Eylül, Cuma
19:00 - Tanışma
toplantısı
20:00 - Akşam yemeği
21:00 - Müzik dinletisi
21 Eylül, Cumartesi
ATÖLYE ÇALIŞMALARI
10:00 – 13.00 - Atölye çalışmaları
I. Tarımda alternatif üretim metodları
Moderatör: Yena Hacışevki ve Nükhet Irkad
II. Alternatif üretimde arıcılığın önemi
Moderatör: Hasan Çağda
II. Eko-feminizm çalıştayı
Moderatör: YKPfem aktivistleri
13:00 - Öğle yemeği
EKOLOJİK YIKIMA KARŞI TEORİK VE PRATİK MÜCADELE
15:00-18:00 – teorik ve pratik ekoloji mücadelelerin sunumları
15:00 - Ekososyalizm - Tasos Hovardas
Moderatör: Tegiye Birey
16:00 - Kent Hareketleri ve Ekoloji - Özlem Yeniay
Moderatör: Mehveş
Beyidoğlu Önen
Ara (30 dakika)
17:30 – GDO’ların gıda, tarım ve ekoloji üzerindeki riskleri ve tehlikeleri - Arca Atay
Moderatör: Murat Kanatlı
18:30 - Katkı-soru-cevap
20:00 - Akşam yemeği
21:30 - Film gösterimi
22 Eylül, Pazar
9:30 – Doğa yürüyüşü
11:00 - Sivil toplum örgütü ve bağımsız aktivistlerin
katılımına da açık olarak Kıbrıs’ta çevresinde ekoloji sorunları ve çözümleri için pratik mücadele şekilleri üzerine forum
13:00 - Öğle yemeği
II. Ekoloji Forumu'yla ilgili daha fazla bilgi almak ve kayıt olmak için ykp@ykp.org.cy adresine bir e-posta atabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)