Özgür Gürbüz - Sabah / 9 Kasım 2007*
Plastik ve plastik eşyalar 3,680,451
Örme giyim eşyası ve aksesuarlar 3,538,633
Kazan, makine ve cihazlar 3,015,690
Elektrikli makine ve cihazlar 2,874,563
Kaynak: TÜİK
Özgür Gürbüz tarafından kaleme alınan makale, analiz ve haberlere bu adresten ulaşabilirsiniz. Yazıları başka bir yerde yayımlamak için izin almalısınız. E-posta: ozgurgurbuzblog(at)gmail.com
Özgür Gürbüz - Sabah / 9 Kasım 2007*
Plastik ve plastik eşyalar 3,680,451
Örme giyim eşyası ve aksesuarlar 3,538,633
Kazan, makine ve cihazlar 3,015,690
Elektrikli makine ve cihazlar 2,874,563
Kaynak: TÜİK
Üzerindeki altın arama ve sondaj girişimleriyle gündemi meşgul eden Kaz Dağları, aslında Türkiye için altından daha da değerli denebilecek kadar zengin bitki örtüsüne sahip alanlardan biri. Çünkü bölgede yaklaşık 900 farklı bitki çeşidi yaşıyor. Nitekim son beş yıldır yürütülen bilimsel araştırmalar da, Kaz Dağları'nda hâlâ keşfedilmemiş ve tüm dünyada bir örneği daha olmayan bitkilerin var olduğunu bize gösteriyor. Hatta buna göre, Kaz Dağları'nda tam altı yeni bitki türünün keşfi kesinleşmiş ve belgelenmiş durumda. Bölgeye ev sahipliği yapan Zeytinli Belediyesi'nin de desteğiyle, bu türlerin resimlerinin yer aldığı özel bir kitapçık da bu yıl basılmış. TÜBİTAK'ın üç yıl önce başlattığı proje kapsamındaki bu çalışmalar, Balıkesir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gülendam Tümen, Yrd. Doç. Dr. Fatih Satıl, Yrd. Doç. Dr. Tuncay Dirmenci ve Doç. Dr. Abdullah Soykan'dan oluşan bir ekip tarafından yürütülmüş. Kaz Dağları Milli Parkı'nın endemik ve nadir bitkileri yeniden tespit edilmiş ve türlerin tehlike kategorileri ile koruma önerileri ortaya konmuş. Yrd. Doç. Dr. Satıl, bu bitkilerin 30'unun yalnız Kaz Dağları'na özgü olduğunu söylüyor. Bilim insanı ayrıca, "...Kaz Dağları'nda; Türkiye'de başka bir yerde bulunmayıp yalnız Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerinde sınırlı bir yayılış gösteren 31 nadir bitki türü var. Bu özellikleriyle yalnız Türkiye'nin değil, tüm Avrupa kıtasının en önemli bitki alanlarından (ÖBA) biri," açıklamasını yapıyor. Buradaki zenginliği anlamak için, Türkiye'deki bitki envanteriyle ilgili birkaç rakamı anımsamakta yarar görünüyor. Zira Türkiye'de yaklaşık 9 bin bitki türü var. Bu 9 bin türün yaklaşık 3 bini ise, Türkiye için endemik kategoride ve Kaz Dağları'ndaki 900 türün en az 30'u da bu kapsam altına giriyor. Kaz Dağları sadece ender rastlanan bitki türleri için değil nesli tehlike altında olan hayvanlar için de önemli bir yaşam alanı. Bölgede ayı, karaca, yaban kedisi, su samuru, sincap, yarasa, kirpi, tavşan, porsuk, sansar, tilki, yaban domuzu, kartal, doğan, atmaca, şahin, keklik, tahtalı, çulluk, alabalık ve sazan türleri de yaşamlarını sürüyor. Arama çalışmalarını sürdüren madenlere çalışma izni verildiği takdirde, Milli Park ve çevresinde yaşayan birçok bitki ve canlı türünün yaşam alanları tehlike altında olacak. Bu açıdan halihazırdaki manzaraya karşı çıkan yöre halkının turizm, zeytincilik ve tarım gibi diğer kaygıları da eklenince, toprağın üstündeki değerlerin, altındakilerden çok daha fazla olduğu rahatlıkla söylenebiliyor.
Ferulago trojana E Akalın-Pimenov,
Prangos ilanae Pimenov, Akalın- Kljuykov,
Nepeta sibtorpii subsp. tumeniana T.Dirmenci,
Acantholimon idaeus, Matthiola trojana T. Dirmenci, F. Satıl & G. Tümen
Bitki örtüsü
Üst tabakada 600-700 rakımlar arasında Kızılçam hakimdir. Üst rakımlarda Karaçam, Kayın, Göknar asli ağaç türleridir. Kestane Meşe, Kızılağaç, Çınar ağaçları bulunmaktadır. Alt tabakada Sistus(Laden), Erika, Karaçalı, Böğürtlen, Sarmaşık bitkileri ile Kekik, Adaçayı, Sumak gibi tıbbi bitkiler açısından da çok zengindir.
Çevreciler ve yerel yönetimlerden sonra turizmciler de Kazdağları’nda maden arama çalışmalarına tepki gösteriyor.
Kaz Dağı'nda onlarca şirkete maden arama ruhsatı verilmesine turizmcilerden de tepki geldi. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Güney Marmara Bölgesi Başkanı Hasan Erdem, yıllar önce Uludağ'ın zirvesinde yapılan maden arama çalışmalarını anımsatarak, "Uludağ'ın zirvesini tahrip ettiniz. Elimizde Kaz Dağı kaldı, bari Kaz Dağı'na dokunmayın" diye konuştu. Uludağ'ın zirvesinde uzun yıllar açık kalan volfram madeninin terk edilmesinden sonra bölgenin moloz yığınına döndüğünü belirten Erdem, "Bölge molozlar ve atıklarla dolu. Kaz Dağı'nda rehabilitasyon yapmadan bırakıp gidecekleri kesin. Yeraltından çıkartılmış o topraklarda bitki bile yeşermiyor. Durum içler acısı. Kaz Dağı'nda milyonlarca metreküp toprak dışarı çıkarılacak, kullanılan kimyasal maddelerden dolayı bitki örtüsü ve toprak kirlenecek. Böyle bir şey olabilir mi?" dedi. Kaz Dağı'nın bir oksijen deposu olma özelliği dışında tarihiyle de önemli bulunduğunun altını çizen Erdem, Anadolu'nun en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapan bölgede meydana gelecek bir hasarın telafisinin mümkün olmayacağına dikkat çekti. Erdem, "Maden ocakları plansız ve programsız şekilleniyor. Her yerde terk edilmiş mermer, kireç ocakları var. Halbuki Çanakkale bizim için önemli bir turizm bölgesi. Her yıl onlarca İngiliz ve Anzak geliyor. İç turizm açısından da çok önemli. Buraya gelen turistler günlük gezilerle Kaz Dağı'nı geziyor" dedi.