Özgür Gürbüz-BirGün Pazar/19 Eylül 2021
Thor’un çekicinden bugüne kadar nasibini almayan kalmadı desek yeridir. Evrendeki birçok canlıdan Kaptan Amerika’nın kalkanına kadar onun kudretli gücüne tanıklık etmeyen adeta yok. Norveç’in gözden ırak bir kasabasında ise Thor’un çekici “Mjolnir” ile yüzleşme sırası, ülkenin en zengin şirketlerinden birinin sahibi Jutul ailesine geliyor. Norveç’in endüstri devi Jutullar, bu gözden ırak kasabada, gözden ırak olmanın keyfini doğaya ve insanlara acı çektirerek çıkarıyor. Kimyasallar kasabanın sularını kirletecek şekilde, yasaları hiçe sayarak doğaya bırakılıyor. Paranın gücü onları kasabanın adeta hakimi yapmış. Filmdeki tek çevre sorunu toksik atıkların doğaya bırakılması değil. İklim krizi de dizi boyunca izlemeye doyamadığımız, bizlere nefes aldıran etkileyici dağ manzarasının bulutlara yakın kısmında gizlenmiş. Dağlardaki buzullar iklim krizi nedeniyle eriyor ve kasabada bunu fark eden ya da umursayan çok az kişi var.
Mitolojiden esinlenerek zekice kurgulanmış
“Doğaya acı çektiren” dediğimiz Jutullar aslında İskandinav Mitolojisi’nin devleri ya da uzun boylu yaratıkları. Norveç’te “jötül” kelimesi, biraz eski olsa da “dev” anlamına geliyor. Mitolojide bazen oldukça garip, tuhaf bazen de olabilidiğince güzel şeklinde tanımlanan bu devleri bizim dünyamızda zaman zaman zengin bir aile ve iş insanı kılığında, zaman zaman da tüm vahşilikleriyle görüyoruz. Bu benzetme bile dizinin zekice planlandığının başlı başına bir göstergesi.
Aynı zeka, Thor ve Loki karakterlerinde de kendini gösteriyor. Annesine bağlı, kendine güvenmeyen, psikolojik sorunlara sahip Magne (Thor), aynı zamanda dürüstlük ve doğruluk konularında olumlu özelliklere sahip. Thor ile cinsel kimliğini anlamaya, aynı zamanda kasabadaki gençler arasında kendine yer edinmeye çalışan Loki (Laurits) arasındaki ilişki her ailede yaşanabilecek bir dramı anlatıyor. Evin yükünü tek başına çeken annenin bu kadar karmaşık sorunlara ayıracak vakti ne yazık ki yok. Loki de Thor da sorunlarını çözmek için aile dışından destek almak zorunda. Thor ile Loki arasındaki çelişki, ayrı babadan dünyaya geldikleri için tek varlıkları annelerine karşı duydukları karmaşık hisler, günümüz dünyasının ve Kuzey Avrupa aile yapısının içinde başarılı bir şekilde anlatılıyor. Söylenecek daha fazla söz var elbette ama izlemek isteyenler için her şeyi de anlatmayalım.
Modern yalnızlıkların ilacı dayanışma
Netflix’teki Ragnarok dizisini, aile ve toplum içindeki ilişkilerin Norveç’e kıyasla Türkiye’de daha “sıcak” ve o nedenle de bir o kadar “yakıcı” olduğunu düşünerek izleyebilirsiniz. Bu biraz da sizin, aileniz ve toplumla kurduğunuz ilişkilere bakarak yapabileceğiniz öznel bir gözlem olur. Dizide Jutul ailesine çevreye verdikleri zarar nedeniyle karşı çıkma cesaretini gösteren Isolde ve onun uzun süren yalnızlığı ise sanırım evrensel bir kabule sahip. Isolde, balıkların ölümünden yola çıkarak, suyun kirlendiğini ve kirleteni bulur. Youtube üzerinden sesini duyurmak isteyen ekolojist Isolde’nin en büyük çelişkisi ise aşık olduğu kadının da Jutull ailesinden olması. Isolde Thor’un kasabaya ısınmasını sağlasa da bir tanrının yalnızlığına son veremeyecek kadar insandır.
İşi tanrılara mı bırakmalı?
Mitolojideki iyi ile kötünün savaşını, günümüz koşullarında ve olabildiğince sadeleştirerek günlük hayatımıza uyarlama fikri nedeniyle hem dizinin yazarlarını hem de yönetmenlerini tebrik etmek gerek. Doğaüstü güçlerin hayattaki yansımaları oldukça düşündürücü. Doğaüstü güçlere sahip bu canlıların mücadelesinde “normal insanın” zayıflığı, kayıtsızlığı ya da çaresizliği ise çevre sorunlarının neden daha etkin bir şekilde çözülemediğinin bir işareti sanki. “Doğaya zarar veren ve korumaya çalışan insanların sıradışı olması ve önderlik özellikleri, mücadelenin kitleselleşmesi engelleniyor mu” sorusu iyi bir tartışma konusu elbette. Gezi direnişi örneğinde olduğu gibi, başarının bir lider yerine herkesin lider olduğu zaman geleceğine inananlar olduğu gibi Greta’nın ardından gitmeyi tercih edenler de var. Thor’un şimşeklerinin gürültüsü haliyle herkesin dikkatini çekiyor ama dizide de olduğu gibi Jutul Ailesi’nin geri adım attığı anların çoğunda kasabanın birlik içinde harekete geçtiğini görüyoruz. Norveç’in dağ kasabasından bize düşünmek üzere bırakılan konulardan biri bu olsa gerek.
Devler sonsuza kadar gizlenemez
Filmde devlerin (jötul ya da giant) ekonomik güçleriyle medya ve siyaseti nasıl manipule etmeye çalıştıklarına da tanıklık ediyoruz. İyilerin, bu oyunlara alet olması, kötülerin içinde de bir iyiliğin bulunması artık kanıksadığımız gerçekler. Günümüz Türkiye’sinde de onlarca dev ile mücadele ettiğimizi biliyoruz. Siyasete ve medyaya uzanan uzun elleriyle, tehlikeye dikkat çeken Isolde ile kendileri arasında kalan kitleyi ikna etmeye ya da daha açık bir deyişle, kandırmaya çalışıyorlar. Doğadaki yıkım evlerinin önüne, musluktan içilen suyun kirlenmesine, evdeki insanların hastalanmasına uzanınca parlak takım elbiseler, lüks arabalar ve kudretli güç arkasına saklanmış yakışıklı ve güzel insanların bir anda dünyanın en karanlık ve çirkin yaratıklarına dönüştüğünü görüyoruz. Bu bazen bir telefon konuşmasında halka küfrederken ortaya çıkıyor bazen açık kalan bir mikrofondan duyuluyor. Bazen ayrı düşmüş bir suç örgütü liderinden bazen de vicdan ile yapılan muhasebeden çıkan bir itiraftan öğreniyoruz. Thor’un bile kafasını karıştıran, onun ailesini bile etkileyen bu devlerin toplumun genelince kınanması ve cezalandırılması kolay bir süreç değil.
Mitolojideki kıyamet iklim krizi mi?
Ragnarok, İskandinav mitolojisinde kıyamet gününü anlatıyor. Kıyamet günü, tanrı ve insanların kötüyle savaşı… Bu savaştan galip çıkan yok aslında, kötülerin iyilerle beraber neredeyse tüm yaşamı yok ettiği ve yeni bir düzenin kurulduğu bir kıyamet senaryosu bu. Dizide iklim krizi sorununun birçok meseleyi açığa çıkartan veya başka sorunları da tetikleyen bir ana unsur olduğunu düşünürsek, Ragnarok’un kendisinin iklim krizi olduğunu da söyleyebiliriz. İklim krizini durduramazsak, ona neden olan devler ya da jötullar da dahil olmak üzere tanrı ve insanların da yok olduğu, yerine kalanların bambaşka bir düzen kurduğu bir başka gelecekten bahsediyoruz. Thor’un tanrısal güçlerinin bile durduramayacağı fırtınalar bizi bekliyor. Kötü ve iyinin hayal gücünden öte bir felaket Ragnarok. Durdurmak için herkesin elindeki çekici fırlatma, hepimizin Thor olma zamanı geldi.
***
Üçüncü sezon geliyor mu?
Ragnarok
dizisini yaratan Emilie Lebech Kaae (hikaye) ve Adam Price’a yönetmenler:
Mogens Hagedorn, Jannik Johansen ve Mads Kamp Thulstrup eşlik etmiş. Altışar
bölümden 2 sezonu yayınlanan dizide Magne’yi David Stakston, Laurits’I Jonas
Strand Gravli, Fjor’u Herman Tommeraas ve Saxa’yı Theresa Frostad Eggesbo
oynuyor. 2020’de gösterimine başlanan ve 2021’de son bölümü yayınlanan dizinin
3. sezonu için henüz tarih verilmedi ancak IMDB’de aldığı 7,5 puan ve son
aylarda devamının çekileceğine dair yayılan söylentiler yakında tarihin
açıklanacağı umudunu güçlendiriyor.