Özgür Gürbüz-BirGün/26 Haziran 2017
Türkiye’deki elektrik piyasasında ilginç gelişmeler yaşanıyor. TEİAŞ’ın (Türkiye Elektrik İletim A.Ş.) geçen hafta yeni rüzgar santralları için düzenlediği ihalelerde ortaya çıkan eksi fiyatlar da bu gelişmelerden biri. İhaleleri, ürettiği elektriği şebekeye en ucuza verecek şirketler kazanıyor. Bazı sahalarda ise şirketler eksi (-) fiyat verdi. Ne demek eksi fiyat? Sen bana ihaleyi ver, ben ürettiğim her kilovatsaat için senden para istemiyorum aksine üste para veriyorum demek. Piyasa fiyatının altına elektriği satmaya razı oldular. Alım garantisi yok, teşvik yok.
Türkiye’deki elektrik piyasasında ilginç gelişmeler yaşanıyor. TEİAŞ’ın (Türkiye Elektrik İletim A.Ş.) geçen hafta yeni rüzgar santralları için düzenlediği ihalelerde ortaya çıkan eksi fiyatlar da bu gelişmelerden biri. İhaleleri, ürettiği elektriği şebekeye en ucuza verecek şirketler kazanıyor. Bazı sahalarda ise şirketler eksi (-) fiyat verdi. Ne demek eksi fiyat? Sen bana ihaleyi ver, ben ürettiğim her kilovatsaat için senden para istemiyorum aksine üste para veriyorum demek. Piyasa fiyatının altına elektriği satmaya razı oldular. Alım garantisi yok, teşvik yok.
Pahalı
dedikleri rüzgar sudan ucuz oldu. Kömürcüler, çevreyi kirlettikleri yetmiyormuş
gibi piyasa fiyatının üstünde teşvik isterken rüzgar enerjisi tersini yaptı. Bir
ihalede eksi fiyat kilovat başına -1,61 sente (ABD doları) kadar çıktı. Şimdi
bir hesap yapalım herkes hangi enerji kaynağının ucuz, hangisinin pahalı
olduğunu artık net bir şekilde görsün.
2017 yılı için
‘piyasa takas fiyatı’ ortalaması kilovatsaat başına 4 sent. Diyelim ki, bu
rüzgar santralları üç yıl sonra çalışmaya başlasın ve o zamanki piyasa fiyatı
da 5 sent olsun. Bu durumda, geçen haftaki ihalede -1,61 sent teklif eden firma
ürettiği elektriği piyasaya 3,49 sentten satacak. Hem de 10 yıl boyunca. Şimdi
de hükümetin nükleer ve kömüre verdikleri teşviklerle bu rakamı kıyaslayalım.
Şebekeye satış fiyatı
(kWs için ABD Doları-sent)
|
Süre (yıl)
|
|
Rüzgar
|
3,39
|
10
|
Kömür (Çayırhan B)
|
6,04
|
15
|
Nükleer (Akkuyu)
|
12,35
|
15
|
Güneş (Karapınar)*
|
6,99
|
15
|
* İhaleye katılan firmalardan
Türkiye’de güneş paneli üretecek bir fabrika kurma şartı da istendi.
Ankara
Çayırhan’da kurulmak istenen yerli kömürle çalışacak termik santral için Kolin
İnşaat, Kalyon Enerji ve Çelikler Holding ortaklığı ürettikleri elektriği
kilovatsaat başına 6,04 dolar sentten satma taahhüdüyle ihaleyi kazandı. Fiyat
rüzgarın neredeyse iki katı. Üstelik çevreyi kirletecek, iklimi değiştirecek. Bu mu ucuz kömür? Ucuz olan kömür değil
hayatımız.
Nükleeri
defalarca yazdık. Yine geçen hafta yüzde 49 hissesi Cengiz Holding, Kalyon ve
Kolin İnşaat firmalarına satılan Akkuyu santralı eğer hayata geçerse elektriği
şebekeye 12,35 dolar sentten verecek. Rüzgar enerjisinden nerdeyse dört kat
pahalı. Bu mu ucuz nükleer? Nükleer
kaza riskiyle yaşayacak olmamız, bölgede birikecek binlerce ton radyoaktif atık
ve Akdeniz’de turizmin darbe alması da cabası.
Karapınar’da
güneş için verilen fiyat, kömürün biraz üstünde kalıyor gibi gözükse de bu
ihale sizi yanıltmasın. O ihalede, Karapınar’a güneş santrali kuracak firmadan
Türkiye’de, yılda en az 500 MW güneş paneli üretecek bir fabrika kurulması da
istendi. Başka dedikodular da var. Yakında yeni güneş ihaleleri yapılacak ve
biz güneşin ne kadar ucuz olduğunu da kısa zaman içinde göreceğiz. Güneş
ihalelerinde de eksi fiyat çıkarsa hiç şaşırmayın.
Rüzgar ve
güneş gibi kaynakların çevreci ve dışa bağımlı olmaması gibi özelliklerini bir
yana bırakalım artık diğer enerji kaynaklarına karşı ciddi bir fiyat avantajına
da sahipler. Enerjide kömür ve nükleere verilen desteğin ne teknik ne de
ekonomik bir açıklaması yok. Varsa Enerji Bakanlığı açıklasın, tartışalım.
Hükümet ne
kadar direnirse dirensin enerji devrimi Türkiye’de de gerçekleşecek. Tek
korkum, bu fiyatlarla iyice cazip hale gelen rüzgar, güneş gibi enerji
kaynakları konusundaki eksik düzenlemelerin çevreyi korumak yerine yeni çevre
sorunlarına yol açması. Örneğin, rüzgar için gürültü sınır değerlerinden halkın
katılımına kadar uzanan birçok başlıkta daha belirgin kurallara ihtiyaç var.
Bir an önce meslek odaları, ilgili çevre kuruluşları, şirket temsilcileri ve
yetkililer bir araya gelip bu işin nasıl yapılacağı üzerinde anlaşmalı.
Son sözüm de
sanayiciye, üreticiye, iktidar partisine ve finans kuruluşlarına. Bu saatten
sonra, orada burada elektrik enerjisi pahalı, rekabet edemiyoruz nutukları
atmayın. Ucuz elektrik istiyorsanız çıkın ortaya, hükümete kömürle, nükleerle
uğraşmamasını söyleyin. Daha pahalı enerjiyi tercih eden siyasetçileri uyarın,
kömür ve nükleer santrallara kredi vermeyin. Enerji devrimi lobilerin tüm
gayretlerine rağmen Türkiye’de de başladı. Ne
durdurabilir ne de görmezden gelebilirsiniz.