Er-Rızk Cami etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Er-Rızk Cami etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hasankeyf'te ecdadın kemikleri sızlıyor

Özgür Gürbüz-BirGün/19 Ocak 2012 

Memlekette bir “ecdat” merakıdır gidiyor. Kimi ecdadı gibi ata binmek istiyor kimi yedi cihanı fethetmek. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ecdat dediğiniz kişiler geçmişteki büyükleriniz, atalarınız. Böyle olunca benim hesabıma göre Neandertallere kadar yolumuz var. Yolumuz uzun ama hafızamız kısa ve seçici. Öyle olunca Kanuni'yi hatırlıyor, akıl hastası padişahları “es” geçiyoruz. Ne de olsa biz ecdadın da “aklı yerinde” olanını severiz. Halbuki, her şeyi olduğu gibi, doğrusu ve eğrisiyle kabul etmeyi bir öğrensek, yani iyileşsek ne güzel olacak şu memleket.

Son ecdat vurgusu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan geldi. Erdoğan, geçen perşembe günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Ankara'daki bir törenine katıldı. Törende belediyelere temizlik araçları, çöp kamyonları dağıtıldı. Anahtarlar elde fotoğrafçılara poz verildi, Erdoğan çöp kamyonu kullandı. Kimse alınmasın ama bir başbakanın çöp kamyonu anahtarı dağıtmaktan daha önemli işleri olması gerektiğini düşünenlerdenim. Bir ülke hayatında ilk kez çöp kamyonu görüyorsa o zaman başka. Çöp kamyonu dağıtmak zaten hükümetin, yerel yönetimlerin görevleri arasında. İnsan işini törenle yapar mı? O zaman herkes her gün işe giderken evinin kapısının önünde tören düzenlesin, bir de üzerine komşulara nutuk atsın. Tasarruf tedbirleri arasına bu temel atma, kapı açma ve benzeri törenlerin de alınmasını talep ediyorum. Ey Ankara duy sesimi, devir tasarruf devri.

BAŞBAKANA MÜJDE
Erdoğan törendeki konuşmasında, “Güçlü şehirleri sağlam taşlar inşa etmez. Güçlü şehirleri güçlü insanlar inşa eder. Biz işte böyle şehirlerin hayalini kuruyoruz. Selçuklu'da, Osmanlı'da inşa ettiğimiz böyle şehirlerin hayaliyle yaşıyoruz. Ecdadımızın inşa ettiği, ilham aldığı o güçlü şehirleri biz, bugün aynı şekilde imar etmek için mücadele ediyoruz” dedi. Sayın başbakanım müjde! Ben böyle bir kent biliyorum. Adı Hasankeyf. TÜBİTAK kızar korkusuyla ecdadı Neandertallerde arayamayanlar için Hasankeyf müthiş bir başlangıç noktası olabilir.

Ecdadınız Greklerse, Hasankeyf'in de içinde olduğu bu topraklara “iki nehir arası” anlamına gelen Mezopotamya diyen onlardır. Ecdadınız Araplarsa, o topraklara “ada” anlamına gelen El-Cezire diyen ecdadımız Araplardır.

2009-2011 yılları arasında Hasankeyf'teki höyük alanında yapılan kazılarda kentin bilinen tarihin 10 bin yıl öncesine uzandığı görüldü. Kanuni bugün yaşasaydı 518 yaşında olacaktı. Hasankeyf hâlâ hayatta ve 10 bin yaşında. Ecdadın en yaşlısı Hasankeyf'tir. Ecdadın kenti örnek alınacaksa Hasankeyf yaşatılmalı, baraj sularına bırakılmamalıdır.

Ecdadımız Artuklulara dayanıyor diyorsanız Artukluların ilk başkenti Hasankeyf'tir.
Ecdadımız Eyyubilerse, Hasankeyf Eyyubi hanedanına uzun süre ev sahipliği yapmıştır. Eyyubilere ait sayısız eser Hasankeyf'te korunmayı beklememktedir.

Başbakan Erdoğan gibi hayaliniz ecdadın yaptığı gibi köprüler, camiler ve kentler yapmaksa Hasankeyf sizin başkentinizdir. Artukluların zamanında yapılan köprü ortaçağın en güzel mimari örneklerinden biridir. Akkoyunlular ecdadınızsa onların kente armağan etiği Zeynel Bey Türbesi sizin en önemli ibadethanenizdir. Eyyubi Sultanı Süleyman'ın mezarına da ev sahipliği yapan Sultan Süleyman Cami ve külliyesi ecdadın eseri değil midir? İmam Abdullah Türbesi, Koç Cami, Roma dönemine ait eserler, Er-Rızk Cami ve daha onlarcası kimin ecdadının eserleri acaba? Robotik ilminin kurucusu kabul edilen İslam alimi ve mühendisi Cezeri Hasankeyf'te yaşamadı mı? Yoksa, otomatik sulama makinelerini geliştiren Cezeri'yi ecdat kabul etmiyor muyuz?

Başbakan'ın hayal ettiği şehir yaşıyor. Erdoğan henüz görmemiş olsa da, işaret ettiği Selçuklu ve Osmanlı gibi onlarca medeniyetin tarihini paylaşan Hasankeyf hâlâ neden sular altında bırakılmak istendiğini anlamaya çalışıyor?

Hasankeyf'te yaşayan 34 yaşındaki İzzet Yılmaz hayatını boyacılık yaparak kazanıyor. İzzet'e “burası sular altında kalırsa ne yaparsın” diye sordum. TOKİ'nin kentin kuzeyinde yaptığı evlere gitmeyeceğini, mecburen Batman'a göç edeceğini söyledi. TOKİ'nin evlerinin bedelini ödemek parayla. Hasankeyf su altında kalınca iş-güç olacak mı şüpheli. O yüzden herkes İzzet gibi göçe hazırlanıyor. “Batman'da tanıdığın var mı” sorusunun yanıtı ise “yok”. İki çocuğuna nasıl bakacağını da bilmiyor. Tek umudu, suların evinin olduğu yere kadar ulaşmaması.

Mehmet Ali Bulat'a çarşıda rastladım. 36 yaşında, şoför ve dört çocuk babası. “Göç edecek misin” diye sorduğumda, “Göç edip nereye gideceğiz” diye soruyor. İzzet kadar umutlu değil, daha kızgın. Bulat, “Evleri onarmamıza SİT alanı diye izin vermiyorlar. Arsam var, otel yapabilirim ama izin yok. Kazı İşleri binası yeni yapıldı, onlara izin verildi. Çifte standart var. Şu anda Hasankeyfliler olarak yoğun bakımdayız. Komadan çıkar mıyız belli değil. Hiç kimse bizi bilgilendirmiyor, kaymakam dahi ne olacağını bilmiyor” diyor.

Ilısu Barajı'nın dev baraj gövdesinde inşaat hukuka rağmen sürüyor.  Ecdatla konuşma, söyleşi yapma şansım yok ama onun yaşadığı yerleri görme şansım var; şimdilik. Baraj biterse o şansım da kalmayacak. Ecdadın yaşadığı kentlere övgüler dizilen ülkemde, o kentlerde yaşayan insanların gelecek umudu yok.

Medeniyetlerin buluştuğu başkent

Özgür Gürbüz-BirGün/18 Kasım 2012

Hasankeyf - Foto: O. Gurbuz
Muğla Üniversitesi'nden Doç. Dr. Adnan Çevik, Hasankeyf'in İslam tarihindeki önemini araştırdı ve bir rapor hazırladı. Doğa Derneği'nin organizasyonuyla İstanbul'daki Pera Müzesi'nde düzenlenen söyleşide hem bu rapordan kesitler görme hem de Adnan Çevik'i dinleme şansı bulduk. Bir kez daha üzerinde yaşadığım bu toprakların zenginliği karşısında hayretler içerisinde kaldım.

Son yıllarda yapılan kazılar Hasankeyf'in 12 bin yıllık bir tarihe sahip olduğunu gösteriyor. Artuklular, Eyyubiler, Akkoyunlular, Osmanlılar ve Romalılar o topraklarda yaşamış medeniyetlerden sadece birkaç tanesi. Kenti gezdikçe her uygarlığın izine rastlıyorsunuz. Roma döneminden kalan garnizon binaları ve kente giriş kapısı bunlardan birkaçı. Artuklular tarafından yapılan ve bugün sadece ayaklarını görebildiğiniz Hasankeyf Köprüsü ise adeta kentin sembolü. Bu köprünün iki orta ayak arası açıklığı 40 metre. Ortaçağın en büyük taş köprüsünden bahsediyoruz. Hasankeyf'in görkemi günlerinin köprünün yıkılmasıyla son bulduğu düşünülüyor. 100 bine varan nüfus, kalenin en üstüne kadar su götürmeyi başaran efsanevi bir su şebekesi, kentin gizeminin bir parçası gibi.

Çevik, toplantıda kentin çok fazla bilinmeyen bir özelliğine daha dikkat çekti. Ortaçağ İslam yerleşimleri arasında Hasankeyf'in önemine. Kentten birçok bilim insanı ve sanatçı çıkmış. Rezzaz El-Cezeri bunlardan biri. Sibernetik (robotik) ilmin kurucusu, büyük İslam alimi ve mühendisi Cezeri'nin mekanik hareketlerden mühendislikte faydalanmayı içeren kitabının Avrupa'nın farklı müzelerinde sergilendiğini bilmem biliyor muydunuz? Leonardo da Vinci'nin çalışmalarını etkilemiş bir bilim insanından bahsediyoruz.

“ÜLKEDEKİ TEK ÖRNEK”
Gitmeyenler için anlatmak lazım, Hasankeyf Dicle Nehri'nin tam kenarında yer alıyor. Kalenin içi ilk yerleşim merkezi; buraya 'yukarı şehir' deniyor. Bugün ilçe merkezinin olduğu yer ise 'aşağı şehir'. Karşı kıyının adı ise sur dışı anlamına gelen 'Rabat'. Hasankeyf'te oturanların çoğu Arap. Hemen hemen herkes Kürtçe ve Arapça biliyor. İlçedeki İslam eserleri, dinin mimari ve sanata etkisini açıkça gösteriyor. Örneğin aşağı şehirde kalan Koç Cami. Anadolu'daki Orta Asya tarzı tek külliye burası. Koç Cami dışındaki eserlerin çoğu Bizans etkisi altında yapıldığı için buranın önemi başka. Doç. Dr. Adnan Çevik, “İçindeki motiflerin özelliği nedeniyle mihrabı ülkemizde tek örnek” diyor.

Er-Rızk Cami, Hasankeyf - Foto: O. Gurbuz
Eyyubi Sultanı Süleyman Cami 605 yıllık. Eyyubi Sultanı Süleyman'ın mezarı orada. Minaresinin her yanında Arapça frizlerle dolu. Er-Rızk Cami'nin minaresi camiden geriye kalmış tek eser. 30 metre yükseklikte, şerefesine iki ayrı merdivenle çıkılıyor. Ulu Cami, Kızlar Cami diğer önemli İslam eserleri arasında. Kentteki türbeler de mimari tarzları ve tarihsel değerleriyle göze çarpıyor. Şeyh Şerafeddin Türbesi, Zöhre Hatun Türbesi, Hz. Verkane Türbesi, Zeynel Bey Türbesi en önemlileri. Zeynel Bey Türbesi Akkoyunlulardan kalma. Çok kötü bir restorasyona maruz kalsa da hâlâ ayakta. İran ve Azerbaycan'daki türbelere benziyor, Anadolu'da bir başka örneği yok. İmam Abdullah Zaviyesi de İslam dünyasının peygamberinin soyundan geldiğine inanılan İmam Abdullah'a ait. İnananlar için manevi değeri yüksek bir mekan. Kentte üç adet de kilise tespit edilmiş. Kültürel kimliği, mimari dokusu ve tarihi güzelliğinin yanı sıra Hasankeyf'in İslam dünyası de çok önemli bir yere sahip olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz.

YÜZDE 80'İ SULAR ALTINDA KALACAK
Bunları neden yazıyorum? Nedeni basit. Ilısu Köyü'nde yapımı devam eden baraj biterse yukarıda saydığım eserler ve daha niceleri sular altında kalacak. Binlerce insan göçe zorlanacak ve yine onlarca canlı türü yok olacak. Kimilerine göre kentin yüzde 80'i sular altında kalacak. Er-Rızk Camisi'nin minaresinin sadece bir kısmı su üstünde kalacak. Şerefesine iki ayrı merdivenle çıkılan minarenin kapısını bulmak için tüple dalmanız gerekecek. Koç Cami'ndeki, bir başka örneği bulunmayan mihrap da yine sular altında kalacak. Artuklu Hamamı'nı su basacak. Tarihi köprü su altında kalacak. Mezarlıklar, türbeler hepsi ama hepsi su altında kalacak.
 
Ilısu Barajı ana gövde inşaatı - Foto: O. Gurbuz
Tahminen, Hasankeyf sular altında kalırken bu işe onay verenler İstanbul'un Çamlıca Tepesi'nde dev bir cami açıyor olacak. İçlerinden bazıları bu büyük gün için İstanbul'a gelmişken Eyüp'teki türbeleri ziyaret edecek. Çamlıca Cami'nin açılışında besmeleyle kurdele kesilirken, peygamberin soyundan geldiğine inanılan İmam Abdullah, daha çok para kazanmak adına Hasankeyf'te besmelesiz Dicle'nin sularına bırakılacak. Ardından bir Fatiha okuyan bile olmayacak çünkü Hasankeyf'te yaşayanlar başka bir kente göç etmek için çoktan yola düşmüş olacaklar. Rabat'ta inşa edilen TOKİ'nin evlerinde kalmayı tercih edenler ise o evleri satın almak için aldıkları kredileri nasıl ödeyeceklerini düşünmekle meşgul olacaklarından, dua etmeye vakitleri kalmayacak.

Bütün bunlar Türkiye'nin en “dindar” hükümetinin iktidarında olacak. Dinsizlerin iktidarından korkan ve Müslüman vekillere oy veren halk, camilerini, türbelerini ve külliyelerini bir barajın sularına bırakıldığını anladığında iş işten geçecek, Dicle'nin suları bir Hasankeyf boyu yükselecek. Bazen, boğulacağınızı anlamak için suyun boğazınıza kadar gelmesi gerekmez. Ayaklarınıza değdiğinde anlarsınız. Hasankeyf'in ayakları artık ıslak ama su henüz boğazımıza gelmedi. Uzatın elinizi.

*** 
Medeniyetlerin Buluştuğu Başkent adını taşıyan rapor için lütfen buraya tıklayınız.