Ambarlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ambarlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

“Dereye insen abdest alacak su yok”

Özgür Gürbüz-BirGün / 20 Aralık 2023

Foto: Kuzey Ormanları Savunması
Rize’de birçok yerleşim yerinin içme suyu ihtiyacını karşılayan Andon Deresi üzerindeki Ambarlık Hidroelektrik Santralı’nın (HES) ‘su kullanım hakkı anlaşması’ bir kez daha iptal edildi. Davacılar arasında ‘Yurttaş Kazım’ da var. Türkiye, Yurttaş Kazım adıyla bilinen Kazım Delal’i, HES’e karşı açtığı davanın bilirkişi ücretini ödemek için ineğini satmasıyla tanımıştı. Ambarlık 1-2 adlı HES faaliyete geçti ancak Kazım Delal ve arkadaşları pes etmedi.

HES davalarını yakından takip edenler, hukuki süreçlerin çetrefilliğini de bilir. Bir yere HES yapmak istiyorsanız öncelikle DSİ ile su kullanım hakkı anlaşması yapmanız gerek. Devlet, bu anlaşmayla size belli bir süre için (genelde 49 yıl) suyu kullanma hakkı verir. Ambarlık HES’in dava geçmişine baktığınızda, su kullanım anlaşmasının daha önce de iptal edildiğini görüyorsunuz. Şirket ise unvan değiştirerek su kullanım hakkı anlaşmasını korumaya çalışmış. Kazım Delal, Nazım Delal ve Dumlu Esir’in açtığı davada bu duruma itiraz ediliyor. Ankara 7. İdari Mahkemesi de davacıları haklı bularak, adı değişen şirketin su kullanım anlaşmasını yenilemek zorunda olduğuna, bunun için de güncel fizibilite raporu hazırlaması gerektiğine hükmetmiş.

Geç gelen hukuk, hukuk değildir elbette ama bu tip kararların her biri emsal niteliğinde. Davanın Avukatı Mehmet Horuş dava sonucunu, “Hukukun asgari standartlarının uygulandığı bir ülke de bu konuda dava açmamıza bile gerek kalmamalı. İdari denetim özellikle ÇED süreçlerinde işlemiyor. Plansız programsız şekilde projelere onay veriliyor. Yargı kararlarını uygulatmak başka bir sorun. HES faaliyetinin yargı kararına göre DSİ tarafından durdurulması gerekiyor. DSİ, bin dereden su getirecek mi? Yaşayıp göreceğiz” sözleriyle yorumluyor.

İşin hukuki boyutu bu ama asıl önemli kısmı davacıların itiraz nedenleri. Nazım ve Kazım delal kardeşlerle konuşunca, bu inatçı mücadelenin değerini de anlıyorsunuz. Nazım Delal, “Su kaynakları az, can suyu dediğimiz su da HES’e gidiyor. Dereye bir damla su kalmıyor. Bu vadide 20-30 bin insan var, hayvanlar var. Buradaki insanların, hayvanların su ihtiyacı var. Bu bizim içme ve kullanma suyumuz. Başta alabalık olmak üzere derede yaşayan canlılar da var. Savunmamız bilgi ve belgelere dayanmaktadır, davamızda haklıyız. HES’in tamamen durdurulmasını istiyoruz” diyor. Nazım Delal köyün imamı, bana itirazını destekleyen ayeti hatırlatıyor. “Cenabı Hak, Kuranıkerim’de biz her şeyi sudan yarattık diyor, su hayat kaynağıdır” diye de ekliyor.

Kardeşi Kazım Delal de hafız. Sorarsanız, o da dini gerekçeleri sizinle paylaşıyor. “Kuranıkerim’de cennet suyla birlikte tarif edilir” diyor. Söze ise, “Bu dava benim değil, benim köyümün, Rize’nin de değil. Tüm insanlığın davası” diyerek giriş yapıyor. Yurttaş Kazım, çevre sorunlarının geldiği boyutu anlatmak için de herkesin anlayabileceği bir örnek veriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bile adı değişti, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı oldu diyor. “Olaylar öyle bir boyuta geldi ki bakanlığın ismi değişti. Gözünü sevdiğim doğanın dengesi bozuldu. Sular mecrasından çıkarıldı. Ne kadar anlatsam ne kadar konuşsam yetmez. 20’ye yakın davam var. HES’ler, taş ocakları. Rüzgâr, güneş, ağaçlar, hayvanlar, su her şey bir bütün. Herkesin burada yaşama hakkı var” sözleriyle itirazının gerekçelerini özetliyor. “Üst mahkemeye itiraz etseler de bu süreç bir yerde takılacak” diyen Kazım Delal, “Derelerde zaten su yok. Su olmayan yere HES yaptılar. Şirket bir de Anayasa Mahkemesi’ne gidip, itirazlar yüzünden çok zarar ettik diye tazminat istemiş. Anayasa Mahkemesi bu talebi de reddetmiş. Hem vallahi hem billahi, öyle zaman oluyor ki derede abdest alacak su kalmıyor. Dereye insen abdest alacak su yok” diyerek, durumun vahametini de anlatıyor.