Özgür Gürbüz-BirGün/17 Nisan 2017
Ben bu yazıyı
yazarken halk oylaması henüz başlamamıştı. Sonuçları bilmiyorum ama gidilecek
yol hakkında bir fikrim var. Sonuç ne olursa olsun ben o yolu yazmaya karar
verdim.
Türkiye’nin
çok sorunu var. Başkanlık gibi bir dert bu sorunlara eklenmemiş olsa bile
işimiz zor. Halka “nedir bu sorunlar” diye sorunca genelde işsizlik, terör ve
eğitimden bahsediyorlar. Çevre sorunlarını listenin başına koyan çok az.
Medyada, sokakta gündem çevre değil. Yoksa çevre meselesi düşündüğümüz kadar
önemli değil mi? Bir bakalım.
Ölümleri kıyaslamak elbette doğru değil ama bir sefere mahsus bunu yapacağım. 2016, Türkiye tarihine bombalarla geçti. 350’den fazla kişi hayatını terör saldırılarında kaybetti. Bu yüzden birçok anket sonucuna göre terör en önemli sorun ya da sorunlardan biri. Şimdi size başka bir rakam vereyim. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 sonunda açıkladığı rapora göre Türkiye’de hava kirliliği kaynaklı hastalıklar sonucu ölen insan sayısı 32 bin 668. Her 100 bin ölümden 44’ünün sorumlusu kirli hava ama insanlar farkında değil. Kimse park yerine alışveriş merkezine gittiği için daha sağlıksız olduğunu bilmiyor. Duble yollar yüzünden daha fazla kanser görüldüğünü kimse anlatmıyor. Ölüme hastalığa yatırım denildiğini bilmeyenlerin gündeminde haliyle çevre yok.
Ölümleri kıyaslamak elbette doğru değil ama bir sefere mahsus bunu yapacağım. 2016, Türkiye tarihine bombalarla geçti. 350’den fazla kişi hayatını terör saldırılarında kaybetti. Bu yüzden birçok anket sonucuna göre terör en önemli sorun ya da sorunlardan biri. Şimdi size başka bir rakam vereyim. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 sonunda açıkladığı rapora göre Türkiye’de hava kirliliği kaynaklı hastalıklar sonucu ölen insan sayısı 32 bin 668. Her 100 bin ölümden 44’ünün sorumlusu kirli hava ama insanlar farkında değil. Kimse park yerine alışveriş merkezine gittiği için daha sağlıksız olduğunu bilmiyor. Duble yollar yüzünden daha fazla kanser görüldüğünü kimse anlatmıyor. Ölüme hastalığa yatırım denildiğini bilmeyenlerin gündeminde haliyle çevre yok.
İster
Türkiye’yi yönetenlere sorun ister burada yaşayanlara… Çoğu çevre sorunlarının
ekonomik dertlerden veya politik kavgalardan daha önemsiz olduğunu
söyleyecektir. Halbuki aynı insanlara sağlık sorunlarının ne kadar önemli
olduğunu sorsanız belki listenin en başına sağlığı koyacak. İyi bir hastane
için oy verecek birçok kişi, kendisini hastanelik etmeyecek yeşil alanı bol
kentlerin, doğal tarımı savunan politikaların, temiz enerji seçeneklerinin
sorunun asıl çözümü olduğunu bilmiyor. Onlar beton binaları gelişme, kendisine
temiz hava sağlayan ormanlardan geçen yolları kalkınma sanıyor. Yatırım
dediklerinin kanser, astım ya da stres olduğunun farkında değil. Dünyada ama
dünyadan çok uzakta yaşamaya devam ediyoruz. Hasta olduğumuzda para kazanan
özel hastanelerle çevrilmişiz. Hastaneye giden hastanın azlığıyla değil hastane
sayısıyla övünüyoruz.
Dünyada ise
işler başka türlü ilerliyor. Gelişmenin tanımı çevre korumayla bütünleşti. Uygarlık
düzeyiniz döktüğünüz betondan değil, koruduğunuz yeşil alandan anlaşılıyor. Ekonomi,
eğitim, sağlık ve enerji gibi belli başlı politikalarınızı çevresel
hedefleriniz belirliyor. Çevrenin ekonomi politikalarınızın süsü olduğu çağı
geçtik, çevre politikalarınızın ekonomiyi şekillendirdiği çağdayız.
Bir örnek.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre 2015 yılında
güneş enerjisine yapılan yatırım 161 milyar dolar. İklimi korumak için
geliştirilen yeni teknolojiler artık enerji sektörünün ana oyuncuları oldu. Bundan
10 yıl önce 16 milyar dolar yatırılan güneş enerjisi sektörü artık hem dünyayı
iklim değişikliği tehdidinden koruma umudunun hem de enerji dönüşümünün en
önemli oyuncusu oldu. Enerji üretiminde dev şirketlerin tekelini kıran,
dünyadaki savaşlardan darbelere birçok kirli işin arkasındaki fosil yakıt
şirketlerinin oyununu bozan, uğruna kimsenin ölmediği ve öldürmediği bir
kaynaktan bahsediyoruz. Her gün herkes için doğan güneşten.
İster tek adam
ister çok. Doğayı siyasetin tam merkezine koymayanların gelişmelerinin imkansız
olduğu bir çağdayız. Size para kazandıran, istihdam yaratan, çevreye zararı en
aza indiren, teknoloji transferine, yeni icatlara götüren her şey doğayı koruma
anlayışını işin özü yapan anlayıştan geçiyor. Sonuç ne olursa olsun gelecek bu.
Yaşamaya niyetliyseniz gelecekten kaçamazsınız.