Özgür Gürbüz-BirGün/3 Haziran 2022
Türkiye, 2021 yılında Avrupa Birliği’nin (AB) ihraç ettiği atıkların neredeyse yarısının varış noktası oldu. Çin’in atık ithalatına getirdiği kısıtlamadan sonra Avrupa’nın atıklarının yönü Türkiye’ye çevrildi ve geçen yıl AB’den gelen atık miktarı 14,7 milyon tona ulaştı. Türkiye’yi Hindistan, Mısır, İsviçre ve Birleşik Krallık izliyor ancak bu ülkelere gönderilen atıklar 1,5 ila 2,5 milyon ton arasında. Türkiye en yakın takipçisi Hindistan’dan altı kat fazla atık ithal ediyor. Medyada sadece AB ülkelerinden gelen atıklar konu olsa da ABD, Mısır ve İsrail’den de Türkiye’ye atık gönderiliyor.
Sorun sadece ithal atık mı?
Türkiye’nin tek sorunu ithal atıklar değil. TÜİK verilerine göre
Türkiye’deki 1389 belediyenin 1387’sinde atık hizmeti veriliyor. İki belediyede
bu bile yok. Hizmet verilen belediyelerden toplanan 32 milyon tonu aşkın
belediye atığının sadece yüzde 13’ü geri dönüşüm tesislerine gidiyor. Yüzde
70’i düzenli depolamaya, yüzde 17’si ise belediye çöplüklerine bırakılıyor.
2022 Türkiye’sinde atıkların 128 bin tonu da ya yakılıyor ya gömülüyor ya da
dere veya boş arazilere bırakılıyor. Belediye çöplüklerine bırakılanların
akıbeti de aslında bundan farklı değil.
Hangi atıklar ithal ediliyor?
Atık miktarı kadar bu atıkların ne olduğu da önemli. Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanı Murat Kurum, gelen atıkların hammadde olarak
değerlendirildiğini söylüyor. Anadolu Ajansı’na verdiği demeçte, “2021'de 12
milyon 700 bin ton metal gelmiş. Bu malzemelerin hepsi eritilmiş, ham madde
olarak kullanılmış, üretim yapılmış, katma değer sağlanmış ve piyasaya arz
edilmiş, kullanılmış yeniden.” diyor. Bu rakam AB İstatistik Ofisi Eurostat’a
göre 13,1 milyon ton. Aradaki fark da bir soru işareti. Eurostat Türkiye’ye
gönderilen atıkların 0,4 milyon tonunun da kâğıt atık olduğunu belirtmiş. Eurostat’ı
baz alırsak geriye 1,2 milyon ton atık kalıyor, bunların içinde de plastik,
alüminyum gibi diğer atıklar var.
Hurda metal ithalatı riskli
Hurda metal ithalatı Çevre Bakanı’nın söylediği gibi risksiz değil. Bu
metallerin karışık gelmesi, aralarında tehlikeli maddelerin bulunması olasılığını
artırıyor. Gaziemir’de 15 yıldır berteraf edilmeyi bekleyen nükleer atıkların,
bilerek ya da bilmeyerek, eritilmek üzere Türkiye’ye getirildiğini hatırlayalım.
Atıkların bulunduğu hurda akü eriten Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş.
firması geri kazanım tesisi lisansı ile faaliyet gösteriyordu. Sınırlarımızdan
giren 13 milyon ton atığın radyasyon ölçümden geçtiğinden, bu cihazların hiç
arızalanmadan çalıştığından emin olmalıyız. Hurda atıklarınyla ilgili tek sorun
radyasyon da değil; ağır metaller, kimyasallar da bu atıklarla ülkemize giriyor
olabilir.
Atıklar toplamak ithal etmekten ucuz
Türkiye, kendi ürettiği milyonlarca ton atığı geri dönüşüm tesislerine
götüremezken, yurt dışından atık ithal ediyor. İthal atıkları hammaddeye
çevirdikleri söylenen firmaların ithal atığı tercih etmesinin ardında maliyet
hesabı var. Türkiye’den atık toplamaktansa ithal etmek yaklaşık dört kat ucuza
geliyor. İthal atıkların geri kazanıma ne kadar uygun olduğu ise bir muamma. Gemilerle
liman kentlerine gelen atıkların denetimi örnekleme usulüyle yapılıyor. İyi
örneklerin konteynırların ön kısmına konduğu söyleniyor. Geri dönüşüme
gönderilemeyen atıklar ise depolarda birikiyor ve bir şekilde bertaraf edilmeyi
bekleniyor. Geri dönüşüm tesislerinin azlığı ortada. Son zamanlarda geri
dönüşüm tesislerinde çıkan yangınlarda bu atıkların yakıldığı iddiaları da bu
yüzden oldukça dikkat çekici. Atıkları yakmak sağlık ve çevre sorunlarını
artırmak anlamına geliyor.
Avrupa kendi içinde de atık ithalatı yapıyor ancak atık ithal eden İsviçre, Danimarka gibi ülkelerin teknolojik ve yasal altyapıları tamamlanmış. Denetimler yerinde. Kıyaslama yapmak doğru değil. Kendi atığıyla baş etmenin yolunu bulamamış Türkiye’nin atık ithalatına derhal son vermesi gerek. Şu haliyle yapılan ithalat zamanında zengin ülkelerin yoksul ülkelere nükleer atıklarını göndermesine benziyor. Bilmem başka söze gerek var mı?