Özgür Gürbüz-BirGün / 31 Ekim 2024
Foto: adaderena.lk |
Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte başta ABD, Fransa ve
Birleşik Krallık’ın olduğu Batı ülkeleri Rusya’nın enerji kaynaklı gelirlerini
ve bu yolla ülkeler üzerinde kurduğu hakimiyeti kırmak için harekete geçti. Öyle
ki çevre örgütleri bile bu boykot çağrılarına alet edildi. İsrail söz konusu
olunca aynı örgütlerden bir başka boykot kampanyası çıkmadı tabii. Önce
Rusya’nın gaz satışına darbe vurdular. Sonra ABD, Avrupa’yı kendi gazıyla ihya
etti ve böylece yepyeni bir pazara da kavuştu. Özetle ABD bir taşla iki kutu*
vurdu.
Ardından sıra nükleere geldi. Uzun süredir bu alanda bizim de yakından
tanıdığımız Rus devlet şirketi Rosatom tek başına at koşturuyordu. Çin dışında
neredeyse dünyadaki tüm ihaleleri alıyor, eski Doğu Bloku ülkelerindeki Rus
yapımı reaktörler de dahil olmak üzere bütün bu tesislere nükleer yakıt
sağlıyordu. Ukrayna bile nükleer santrallarının yakıtını Rusya’dan almak
zorundaydı. ABD ve müttefikleri bu oyunu bozmak için önce Westinghouse daha
sonra da Fransız Framatom ile Rus tipi nükleer reaktörlere yakıt üretmeye
başladılar. Yavaş yavaş nükleer yakıtta Rusya’ya bağımlılığı azaltmaya
çalışıyorlar. Framatome üç gün önce Macaristan’ın Rus yapımı reaktörleri için anlaşma
imzaladı örneğin. 2027 ilk yakıtın teslim tarihi.
Bu sürecin son adımı da Rusya’nın nükleer santral satışını durdurmak. ABD yetkilileri aylardır Avrupa’da ülke ülke gezip küçük modüler reaktör satmaya çalışıyorlar. Türkiye de bu ziyaretlerden sıkça nasibini alıyor ve hükümet de oltadaki bu yemi yutmuşa benziyor. Neden küçük nükleer? Çünkü büyük nükleer santrallar güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji santrallarıyla maliyet konusunda rekabet edemedi. En iyi teklifleri sunan Rusya’nın verdiği fiyatlar bile Akkuyu örneğinde görüldüğü gibi güneş ve rüzgardan 3-4 kat daha pahalı. Aynı elektriği daha pahalıya almak için garip sebepleriniz olmalı. O yüzden de nükleer pazarlamacıların yeni bir slogana ihtiyacı vardı. Ortada kocaman bir soru var haliyle. Küçük nükleer reaktörler, ölçek ekonomisinin aksine daha ucuz olabilir mi?
Bir yıl önce ABD’li Nuscale şirketinin küçük modüler reaktör projesinin yatma nedeni tam da buydu. 6 adet 77 megavatlık reaktörlerinin 2021’de bir kilovatsaat elektriği 5,8 sente (ABD Doları) üreteceği iddia edildi. İki yıl sonra, hadi yap denildiğinde, bu maliyetin 12 sentlere dayandığı (devlet destekleriyle 8,9) görüldü. İnşaatla beraber muhtemelen daha da artacaktı. Bu yüzden de küçük nükleer projesi kağıt üstünde kaldı. Bugün dünyaya nükleer santral pazarlamak isteyen Fransa’da yapımı 17 yıldır süren ve milyarlarca avro zarar eden sadece bir reaktör var. ABD de ise yapımı süren bir reaktör bile yok. Buna rağmen herkese nükleer öneriyorlar.
Gelelim teknoloji devlerine. Microsoft’un yeniden çalıştırılması için 20 yıllık anlaşma yaptığı Üç Mil Adası reaktörü dünyanın ilk büyük nükleer kazasına ev sahipliği yapmış santral sahasında ve 2019 yılında kâr etmediği için kapatılmıştı. Bill Gates’in yeniden açılması için anlaşma yaptığı reaktörün gücü sadece 835 megavat. Aşağı yukarı bizdeki bir termik santral kadar. Google’ın nükleer yatırımı 500 megavat, Yatağan termik santralından küçük. Amazon’un anlaşması 320 megavat için. Yatağan’ın yarısı kadar. Eğer siz nükleer enerjinin geri geldiğini bu üç örneğe bakarak iddia ediyorsanız işiniz hayli zor. Ancak, hepsini toplasanız Türkiye’nin bir yılda kurduğu güneş enerjisi gücünden az olan bu rakam, dünya kamuoyunu etkilemeyi başardı, ABD de muhtemelen bu niyetle firmaları arka arkaya bu anlaşmaları yapmaya ikna etti. Böylece önümüze, çalışan bir örneği olmayan, maliyeti, güvenliği, atık sorunu çözülmemiş küçük modüler reaktör efsanesi kondu. Satıcıların işi kolaylaştı. İşte bütün hikaye bu. Bakalım hangi ülkeler bu tuzağa düşmeyecek.
Yapay zekanın enerji talebi konusunda da atlanan birçok unsur var. O da bir başka yazının konusu olsun.
* Kötü örnek oluşturduğu için bir taşla iki kutu diyorum, yanlışlıkla yazılmadı.
1 yorum:
ellere sağlık. Bende bu reklam kampanyalarında bir saçmalık vardır diyordum. şimdi anlaşıldı.
Yorum Gönder