Özgür Gürbüz-BirGün/8 Ekim 2018
Forbes, 13 Ağustos 2013 |
l 2011. Fukuşima
nükleer kazasından sonra Almanya enerji dönüşümünü hızlandırdı. Elektrik
üretiminde üzeri çizilecek santrallar listesine, kömürün yanına nükleeri de
ekledi. 2011’de 17 nükleer reaktöre sahip Almanya bugüne kadar 10 tanesini
kapattı ve kalan yedisi de 31 Aralık 2022’ye kadar kapatılacak.
Birkaç
haftadır, Almanya’daki Hambach Ormanı’nda linyit kömürü çıkarmak için ağaçları
kesmek isteyen RWE firmasına direnen çevreci, yeşil ve anarşistlerin eylemlerini
izliyoruz. Eylemlerden de anlaşıldığı üzere, kömür tarafında işler nükleerden
çıkışta olduğu kadar hızlı gitmiyor. 2013 yılında taş kömüründen 120 milyar kilovatsaat
civarı elektrik üreten Almanya bugün bunu 92 milyar üretiyor. Linyitte de üretim160’dan
147 milyar kWs’e gerilemiş. Gerileme var ama kamuoyu daha fazlasını istiyor.
İklimi korumak için bu şart. Enerji dönüşümü Almanya’da ciddi tartışmalara yol
açıyor. Almanya’daki enerji dönüşümü sadece orayı değil bizi de etkiliyor. 2013
yılının Ağustos ayında basına yansıyan bir bilgi Türkiye’de gündem olmadı ama
aslında tarihi bir belge niteliğinde.
Almanya’ya Türkiye’ye taşınırım tehdidi
Fransız Basın
Ajansı (AFP) kaynaklı bu haber, dünyanın en büyük medya kuruluşlarından
Forbes’ta yer aldı. Bir enerji şirketinin, dünyanın en güçlü ekonomilerinden
birini nasıl tehdit ettiğini görmüş olduk. Avrupa’nın en büyük enerji
şirketlerinden E.ON, Almanya’da yenilenebilir enerjinin ön plana çıkmasıyla
nükleer, kömür ve gazdan elde ettikleri kârın azaldığına dikkat çekmiş, Almanya
hükümetini, bu politikaların devam etmesi halinde santrallarını Türkiye’ye
taşımakla tehdit etmişti[1].
Bizim için daha trajik olansa, Türkiye’nin Almanya’nın istemediği kömür ve
nükleer gibi kirli teknolojilerin rahatlıkla getirilebileceği bir ülke olduğunu
görmekti.
E.ON’un
tehditinin ciddiye alınması gerektiğini herkes biliyordu çünkü bu haberden dört
ay önce E.ON, EnerjiSA’nın hisselerinin yüzde 50’sini satın almıştı. Bu
ortaklıktan sonra, 2016 yılında, Bandırma’da doğalgaz, Adana Tufanbeyli’de ise
bir kömür santralı açtılar. E.ON’un Türkiye pazarını diledikleri gibi yatırım
yapabilecekleri bir yer olarak görmesi ve bunun bir şekilde medyaya sızması bir
uyarı kabul edilmeli. Böyle düşünüp bunu ağzından kaçırmayan onlarca şirket
daha var. Son zamanlarda sayıları giderek artan maden şirketleri buna bir
örnek. Gelirlerinin sadece yüzde 2 kadarını Türkiye’de bırakarak, istedikleri
yerde ormanları yerinden edebiliyor, toprağın altını üstünü getirebiliyorlar. Soran
olursa onlar vatana hizmet ediyor, karşı çıkan çevreciler ise ajan!
Herkes kaptanın yalan söylediğinin farkında
Ekonomik kriz,
işsizlik, sendikasızlaştırma ve örgütsüzlük, bu şirketlerin daha rahat hareket
edeceği fırsatlar yaratıyor. Bu yüzden de ülkeyi yöneten hükümetlerin yukarıdaki
koşulları hazırlayacak türden olması en büyük istekleri. İklim hedefi olmayan
Türkiye’nin istedikleri yerine termik santral kurabiliyor, Çanakkale’nin incisi
Balaban Tepesi’ne kentin içme suyunu riske atma pahasına maden açabiliyorlar. Turistlere
ucuz tatil cenneti olmak adına Karadeniz’in yaşlı ormanları yola, Akdeniz’in
koyları otele kurban edilebiliyor. Leonard Cohen’in şarkısında söylediği gibi,
herkes kaptanın yalan söylediğinin farkında ama sorun bizim nasıl karşı
koyacağımız, Türkiye’nin doğasını ve yaşamı koruyacak kuralları koydurtmayı
nasıl başaracağımız. Aynı gemideyiz ama yolcular güvertede çıplak yatarken,
kaptan kamarasında altın kaplı yatağında uyuyor.
Dünyanın dev
şirketlerinin yaşadığımız ekonomik krizi kendileri adına fırsata çevirmeye
hazır olduğunu biliyoruz. Doğal varlıklarını satarak hiçbir ülkenin
kalkınamadığını da… Gine’de toplam ihracat gelirleri içerisinde madenlerin payı
yüzde 71’i buluyor ama ülke nüfusunun yüzde 40’ı yoksulluk seviyesinin altında
yaşamaya devam ediyor. Dağını taşını satarak ülke kurtulmuyor. Herkesin
yanıtlaması gereken soru aslında çok basit. “Şüheda fışkıracak” dediğin toprağı
gerçekten koruyacak mısın yoksa “yerli ve milli” masalları anlatarak ceplerini
dolduranların yanında mı yer alacaksın?
[1] German Utility Revolts Against Renewable Energy, Threatens To Relocate
In Turkey, 19 Ağustos 2013, Forbes, https://bit.ly/2E41cjg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder