Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, müzakere sürecinin başlamasıyla AKP'nin milliyetçiler, AKP'ye oy verenler ve AB tarafından baskı altına alındığını söyledi.
Özgür Gürbüz - Referans Gazetesi / Aralık 2005
Dün Türkiye'deki temaslarını bitiren Joost Lagendijk, AKP hükümetinin üzerindeki baskıların 3 Ekim'den sonra daha da arttığını söyledi. "AB treni rayından çıkıyor mu" sorumuza, "3 Ekim'den sonra, hatta öncesinde, hükümete iki taraftan baskı gelmeye başladı. Daha çok sesleri duyulan ve görülen milliyetçiler ve bir diğeri de AKP'ye oy veren, İmam Hatip okulları ve türban konusunda verdikleri sözleri tutmasını isteyen kesimler". Baskı yapan üçüncü tarafın ise politik reformları hayata geçirin diyen AB olduğunu söyleyen Lagendijk, "Bazen AB'ye giden yol size oy verenlerin, milliyetçilerin sevmediği işleri yapmayı gerektirir. Sanıyorum bunu şimdi anlamaya başladılar. Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'yle bir problem yaşadılar, sadece bir tane, ve AB'ye girmek isteyip istemedikleri konusunda karar vermeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu.
Ordu hakkında verdiği demeçlerle ilgili olarak, demokratik ve şiddetsiz bir çözümü savunduğunu yineleyen Joost Lagendijk, "Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümünde Başbakan sorumlu olmalı. Sorunun şiddetle çözüleceğini savunan herkesi eleştiriyorum. Benim için Şemdinli olayı, güvenlik güçlerinin bir bölümünün provokasyonuydu. Gazetelerde okuduğum bunlar. Güvenlik güçleri o insanların neden orada olduğuyla ilgili soruları yanıtlamak zorunda. Evet, PKK provokasyonlar yaptı ama ordu da ağır bir karşılık verdi" dedi.
Kıbrıs konusunda Güney Kıbrıs'ı çözüm yolunu tıkamakla eleştiren Yeşil milletvekili, bu konuda AB'yi sözünde durmamakla eleştiren Türkiye'nin haklılığını vurguladı. Lagendijk, "Geçen yıl AB'nin Kuzey Kıbrıs'taki izolasyonun kaldırılması yönündeki taahhütü doğru gerekçelere dayanıyordu ama şu ana kadar gerçekleşmedi. İngiltere, Alşmanya ve Fransa gibi büyük üyeler çözümü engelleyen Güney Kıbrıs'ı yeterince sıkıştırmıyorlar. 24 ülkeye karşı 1 ülke çözümü bir yıldır tıkıyor" şeklinde konuştu.
Türkiye'de özgürlükçü, sol tendanslı bir Yeşil parti olsa işlerinin daha kolay olacağını söyleyen Lagendijk, Yeşillerin en iyi çalıştığı kesimin AB yanlısı muhafazakar AK parti, alternatifin de CHP ve MHP gibi milliyetçi partiler olduğundan yakınarak, "Türkiye'deki yeşillerin gidecek çok yolu var ama Yeşil Parti'nin kurulması Türkiye'deki siyasi yelpaze için iyi olacak" dedi.
Türkiye'nin AB'deki ilk müslüman ülke olacağını söyleyen bir gazeteciyi sözcüklerini dikkatli seçmesi konusunda uyaran Lagendijk, "Ben Türkiye'nin müslüman bir ülke olduğunu hiç bir zaman söylemedim ve söylemeyeceğim. Türkiye çoğunluğun müslüman inanca sahip olduğu bir ülke, ikisi farklı şeyler. AB'de müslüman, katolik, protestan ve benim gibi ateist milyonlarca insan var. Bu yüzden de Türkiye'deki çoğunluğun müslüman olması AB üyeliği için engel değil" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder