Son 20 yılda ortalama yüzde 9.5'ları bulan büyüme hızı, 1 milyar 300 milyonu bulan nüfus ve 2004'te 4 bin 600 dolara ulaşan kişi başına düşen milli gelirle devamlı büyüyen Çin'de enerji ihtiyacı da hızla artıyor. Buna rağmen Çin, nükleere temkinli yaklaşıyor.
Özgür Gürbüz - Analiz / Şubat 2006
Çin'i, sadece dünyanın en büyük barajına ya da seddine sahip ülke olarak tanımlarsak haksızlık etmiş oluruz. Çin aynı zamanda dünyanın en hızlı ve düzenli olarak büyüyen ekonomisine de sahip. Son 20 yılda ulaştıkları yüzde 10'lara varan ortalama büyüme hızının, gelecek 5 yılda da yüzde 8'lerde seyretmesi bekleniyor. 2006-2010 yılları arasında bu büyüme hızının da yüzde 8'lerde seyretmesi bekleniyor. Tüm bu rakamlara rağmen, bugün toplam elektriğin yüzde 2'sini sağlayan nükleer enerjinin, 2020 için tasarlanan tüm projeler hayata geçse dahi, toplam kurulu güç içinde payının yüzde 5'i geçemeyeceği tahmin ediliyor. 2003 yılı rakamlarına göre 338 GW'lık (gigavat) kurulu güce sahip olan Çin'in kapasitesinin 253 GW'ı termik santrallerden, 83 GW'ı hidroelektrikten ve sadece 2 GW'ı nükleerden oluşuyor. Üretilen 1 trilyon 807 milyar kilovatsaatlik elektriğin de sadece 42 milyon kilovatsaati nükleerden geliyor.
Geçtiğimiz günlerde TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi'nin konuğu olarak Türkiye'ye gelen Çin, Silah kontrol ve Silahsızlanma Grubu Araştırma Bölümü Direktörü Teng Jianqun, Çin'de daha az nükleer santral olmasının tamamen politik bir karar olduğunu söylüyor. Jianqun, "Hindistan'da sanırım 15'ten fazla nükleer santral var. Çin'de bu sayı daha az. Bu santraller 1990'larda faaliyete geçti. Nükleer enerjinin ilk kullanılmaya başlanmasının ardında askeri nedenler vardı. Çin, enerji kaynaklarında çeşitliliğe gitti ve nükleeri en son seçenek olarak gördü" diyor. İşletmede 9 santrali olan Çin'in inşaa halinde olan 1 ve planlanan 4 nükleer santrali daha var.
Çin'in hızla büyüyen ekonomisi, enerji ihtiyacını da arttırıyor. 2004 yılında ihraç edilen petrolün kullanılan petrol içindeki oranı yüzde 48'lere kadar çıktı. Dünyanın en çok kömür kullanan ülkesi olan Asya'nın dev ülkesi, yılda 957 milyon ton petrole eşdeğer kömür kullanıyor. Bu yüzden de iklim değişikliğine neden olduğu bilinen sera gazları içinde başı çeken karbondioksit emisyonlarında, 1 milyar tonun üzerinde bir rakama ulaşmış durumda. Yine de bu rakam her gün Çin'den 3 kat daha fazla petrol kullanan ve nüfusu Çin'in neredeyse 5'te 1'i olan ABD'den daha az. Dünyanın en çok karbondioksit emisyonuna neden olan ABD'de ise yılda 1 milyar 616 milyon ton karbondioksit atmosfere salınıyor.
Jianqun, Çin'in kalkınmasının büyük ölçüde enerjiyle, özellikle de petrolle bağlantılı olduğunu söylüyor. Nükleer enerjide bir başka çeşit enerji kaynağı ama kolay değil diyen Jianqun,"Sadece teknik olarak değil, güvenlik açısından da kolay değil. Çevrenin korunması açısından; eğer nükleer santral kaynaklı bir kaza olursa sonuç felaket" diyor. Jianqun Avrupa ve Çin'in enerji politikalarınındaki farklılığı da şöyle açıklıyor: "Çin petrolü elektrik üretmek için kullanmıyor örneğin, sadece ulaşımda kullanıyor. Su, kömür, petrol, rüzgar ve nükleer gibi başka seçeneklerimiz de var ama Çin'in en büyük enerji kaynağı kömür". Jianqun, "Bugün, birçok Batı ülkesi kendi ülkelerinde nükleer santral kurmaya sıcak bakmıyor. Çin'in de bazı nükleer planları var. Teknolojinin kontrol altında tutulabileceğini düşünüyorum ama yine de kimse bilemez" diyor.
Çin ve bazı ülkelerde petrol kullanımı
Günlük petrol kullanımı ve net ithalat* Kişi başı petrol kullanımı**
Çin 6.7 (3.2) 1.9
Hindistan 2.6 (1.7) 0.9
Almanya 2.6 (2.6) 11.9
Japonya 5.3 (5.3) 15.2
ABD 20.5 (13.3) 25.3
*Milyon varil---ithalat rakamları parantez içinde
**Yıllık, varil örneğin: Çin'de kişi başına her yıl 1,9 varil petrol kullanılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder