3 türbinle işe başladılar 28 milyonluk ihracat kapasitesine ulaştılar
1998 yılında Türkiye'nin ilk rüzgar santralini Çeşme'de kuran Demirer Holding, 2006 yılında 3 yeni rüzgar santrali daha kuracak. 3 adet türbinle işe başlayan Demirer Holding Türkiye'nin ilk ve tek kanat üretimi yapan fabrikaya da sahip ve bu yıl için 28 milyon euroluk ihracat anlaşmasına imza attılar.
Özgür Gürbüz-Referans Gazetesi / Şubat 2006
Bozcaadaki evinde dinlenmeye çalışırken, Ada'nın bıktıran rüzgarları Önder Demirer'e soluğu Almanya'da, rüzgar enerjisiyle ilgili bir fuarda aldırmış. Fuarda rüzgar enerjisinin çok geliştiğini gören Demirer, 2-3 gün içerisinde yatırım kararı almış ve 8 gün sonra, Mayıs 1996'da rüzgar ölçümlerine başlanmış. 1997 sonunda sonuçların olumlu çıkması sonucu 3 türbin sipariş eden Demirer Holding, Şubat 1998'de türbinlerden ilk elektriği üretmeye başlamış. Arkasından da ilham perisi olan Bozcaada'da, 10 megavat güce sahip 17 türbinin temelleri atılmış. Bu 17 türbin şimdi adanın ihtiyacının 30 katı enerjiyi Çanakkale'ye veriyor ve 30 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılıyor.
Demirer Holding, bu yıl 3 yeni rüzgar santrali daha devreye sokacak. Çeşme'de 40, Çanakkale Burgaz'da 30 ve İntepe'de 15MW'lık üç ayrı projeyi hayata geçirecek. Kurulacak türbinlerin kanatları da İzmir'de Alman Enercon firmasıyla beraber kurdukları fabrikada üretilecek. Bu yıl kapasite arttırımına giden kanat fabrikası yılda 1000 adet kanat üretebiliyor ve üretimin yüzde 60'ı ihraç ediliyor. Demirer Holding Yönetim Kurulu Üyesi Önder Demirer, geçen yıl 8,4 milyon euro olarak gerçekleşen ihracatın, kesinleşen anlaşmalarla 28 milyon euroya ulaştığını söylüyor. 2007 yılında da üretilen kanatların bir bölümü Datça ve Manisa'da kuracakları santrallerde kullanılacak.
Türkiye'de rüzgar enerjisine yatırım yapmak isteyenlerin sorunu kredi bulmak. Önder Demirer, daha önceki deneyimleri ve Enercon gibi Almanya rüzgar enerjisi pazarının lideri bir şirketle ortak yatırım yapmalarının kendilerine avantaj sağladığını düşünüyor ve ekliyor: "Diğer ülkelerde, konvansiyonel enerji kaynaklarının yol açtığı harici(çevresel) maliyetler hesaplanıp bu fark, rüzgar enerjisinden üretilen elektrik satın alınırken teşvik olarak veriliyor. Bizde hiçbir teşvik olmamasına rağmen yapabiliyoruz ama çok iyi rüzgarlı yerler olması, çok iyi türbin kullanılması lazım. Türkiye'de bankalar rüzgarı fazla bilmiyor, yabancı bankalar da Türkiye kanunlarını. Kur farkı gibi problemler var". YEK'in ilerlemesi için bizim taslakta önerdiğimiz 5 euro sent'lik sabit fiyat olmalıydı diyen Önder Demirer, yasanın eksikliklerini şöyle özetliyor: "Son anda Ali Babacan tarafından bu yasa geri çekildi. O gün ortalama fiyatın 4,5 euro sent'in altında olması bizim istediğimiz 5 sent'lik sabit fiyattan alım garantisini bir sübvansiyon gibi gösterdi. Bugün ortalama fiyat 5,3 euro sent. Bugün olsa, kanun belki de istediğimiz gibi çıkardı. Şimdi yabancı bankalar sorun çıkarıyor; senin uzun vadeli satış anlaşman yok, alımın YTL üzerinden ve geçen seneki fiyattan diyor. Bankaları ikna etmek zor. Ayrıca Bakanlar Kurulu'nun her yıl, ortalama fiyatın yüzde 20 fazlasını verip vermeyeceği de belli değil". Almanya'da alım garantisinin 8,2 sent'ten 6 yıl boyunca sürdüğünü sonra da yüzde 20 düşürülüp, ömürboyu devam ettiğine dikkat çekiyor. Rüzgarın kilovatsaatine, yatırımların yüzde 30'unun hibe edildiği Yunanistan'da 7, İtalya'da 10 euro sent veriliyor. Çok büyük teşvik istemediklerini belirten Demirer, "5 sent istenmişti, bugün ortalama fiyat 5 euro sent. Sabitlense yatırımcı önünü görecek ve daha rahat kredi bulacaktı" diyor.
Rüzgarın sanıldığının aksine çok düzenli bir kaynak olduğunu anlatan Demirer, her gün iki rüzgar santrallerindeki yetkilililerle "rüzgar-toto" oynadıklarını ve tahminlerinin doğru çıktığını anlatıyor. Çeşme'de yılda 4,5 milyon kilovatsaat üretim yapacaklarını planlamışlar ve 8 yıldır çalışan santralin ortalaması 4,6. Bozcaada tahminleri 34 milyonmuş ve 5,5 yıllık ortalama 36 milyon olarak gerçekleşmiş. İki santral birbirlerine uzak olmalarına rağmen aynı paralelde elektrik üretmiş. Yağışların çok değişebildiğini ama rüzgarda durumun öyle olmadığını söylüyor. Bir sürü teknik analiz ve rapora sahip olan Önder Demirer'i Türkiye'nin potansiyeliyle ilgili şaşırtan bir başka gelişme ise Almanya'da gördüğü kabartma harita olmuş. Rusya'nın üstünün tamamen düzlük ve tam Türkiye'ye gelen Karadeniz'in üstünün en alçak yer olduğunu farkeden Demirer, haritanın hikayesini şöyle anlatıyor: "O kabartma haritadan rüzgarların Kuzey Kutbu'ndan tam bize geldiğini görüyorsunuz. O kadar veriden sonra kabartma bir dünya haritasına bakarak durumun bu kadar net görüleceği hiç aklıma gelmemişti. Karadeniz'in ucunda, Rusya'daki dağların etkisi yüzünden daha düşük rüzgar var. Sinop'ta örneğin ama düşük dediğim oran bile Almanya'dan daha yüksek. Oraya da kurulabilir. Ben kurarmıyım bilmiyorum, bu bürokrasiyle uğraşmaktan bıktım".
Türkiye'nin tek kanat fabrikası
Yılda 1000 adet 24 metrelik kanat üretmesi planlanan fabrikanın yatırım maliyeti 15 milyon dolar. 2002 yılında kurulan fabrikada 425 kişi çalışıyor. 2005 yılında tamamen ihracata yönelik üretim yapan fabrikada üretilen kanatlar Almanya, İtalya, Yunanistan, Polonya ve Estonya gibi ülkelere ihraç edildi. Bu yıl üretimin yüzde 40'ı Türkiye'de kurulacak rüzgar santrallerinde kullanılacak. Enercon Aero Endüstrisi A.Ş., İzmir Serbest Bölgesi'nde, 12 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 30 dönüm arazi üzerinde kurulu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder