yeniköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yeniköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yeniköy ve Kemerköy kapansa elektriksiz kalmayız

Foto: @ikizkoydireniyo
Özgür Gürbüz-BirGün / 28 Temmuz 2023

Akbelen Ormanı’nı kömür santrallarını çalıştırmak için madene dönüştürmek isteyen bunun için de kolluk kuvvetlerinin gölgesinde kesim yapılmasına neden olan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. bir açıklama yaparak, bu santralların elektrik üretiminde önemli olduğunu anlatmaya çalıştı. Açıklamada ormanın, iklimin, temiz havanın ve orada yaşayanların geleceğinin önemine dair tek bir satır yoktu.

Sahiplerini, siyasete de konu olan büyük ihalelerden tanıdığımız IC İçtaş ve Limak Enerji firmaları, kamuoyuyla paylaştıkları metinde, Kemerköy ve Yeniköy santralları çalışmazsa onlarca işçinin işsiz, Türkiye’nin de elektriksiz kalacağını ima etmiş. Elbette bu doğru değil. Rakamlarla anlatalım. EPİAŞ verilerine göre 2022 yılında Kemerköy 4,3 milyar, Akbelen’deki sahanın yakınındaki Yeniköy de 2,8 milyar kilovatsaat (kWh) elektrik üretmiş. Toplamı 7,1 milyar kWh ediyor. Türkiye’nin 2022 yılı elektrik üretimi ise 326 milyar kWh. İki santralın toplamı Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 2,1’ine denk geliyor. Şirket ise açıklamasında ortalama yüzde 2,5 demiş. Şirketin sitesinde verdiği bilgilere göre Akbelen ve İkizköy kömür ocaklarından kömür alan Yeniköy santralının elektrik üretimine katkısı ise sadece yüzde 0,85’tir.

Türkiye’nin elektrik üretim kurulu gücü 105 bin megavatın üzerinde. En yüksek anlık tüketim ise iki gün önce (26 Temmuz) sıcak hava dalgasının tüm ülkeyi kavurduğu sırada 54 bin 287 megavatı gördü. Taleple kurulu güç arasında iki katı fark varken, bu iki santralı kapatamamanın önünde teknik bir engelin varlığından söz edilemez. Türkiye bu iki santral bugün dursa elektriksiz kalmaz. Kalıyorsa, bu fazla kapasiteye rağmen elektrik üretimini yönetemeyen, Enerji Bakanı dahil herkesin istifa etmesi gerekir. Sorun kapasitede değil… Sorun bu iki santralın kapatılmak yerine özelleştirilerek iki şirkete verilmesi ve onların da kârlarını en üst seviyeye çıkarana kadar kömür yakmaya devam etmek istemesinden kaynaklanıyor.

Türkiye enerjide çağa ayak uydursa ve enerji verimliliği ile tasarrufu birincil enerji politikası yapsa bu iki kömür santralı hatta daha fazlası kapatılabilir. Altında eski Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın imzası bulunan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı, 2017-2023 yıllarında birincil enerji tüketiminin yüzde 14 oranında azaltılmasını hedefliyordu. Bu hedefe ulaşılmadığı artan birincil enerji talebinden belli ama sadece bu belge bile bize tasarruf miktarının büyüklüğünü gösteriyor. Başka resmi belgeler de enerji ve elektrik de yüzde 20-25 oranında tasarruf potansiyeli olduğunu söylüyor zaten. Yüzde 20 tasarruf kabaca 60 milyar kilovatsaat demek. Yüzde 2 tasarruf 6 milyar. Akbelen’de kesime neden olan iki santralın toplam üretimi 7 milyar. Yenilenebilir enerjinin de desteğiyle Türkiye’de doğayı yok eden, havayı kirleten, iklimi değiştiren birçok santral kademeli bir şekilde devreden çıkartılabilir.

Şirket, 3 bin 100 çalışanı olduğundan, bölgenin en büyük işvereni olduğundan da bahsederek, bir anlamda yöredekilere göz dağı da vermiş. Biz kapatılırsak siz de işsiz kalırsınız demeye getirmiş. O konuda da kimsenin endişe etmesine gerek yok. Günlerdir dehşetle izlediğimiz Akbelen’deki tahrip edilmiş kömür sahalarına güneş santralları kurulsa hem elektrik üretilir hem de istihdam sağlanır. Kömür Santrallarının Güneş Potansiyeli adlı rapor, Kemerköy ve Yeniköy santrallarının tahrip ettiği alanları güneş santralına çevirerek yılda 1,2 milyar kilovatsaat elektrik üretmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Kurulacak güneş santralının gücü de 764 megavatı buluyor. Bölgede panel üretim tesisi kurulması istihdam kapasitesini arttırır, güneş santrallarında da istihdam önceliği kapatılacak termik santrallardaki işçilere verilir. Bugün kömürden ekmeğini kazananlar, sağlık sorunu, can güvenliği korkusu olmadan hayatlarına devam eder. Ormanlarını kaybettikleri için göç edenler, işsiz kalanlar da olmaz. Şirket, santralları nedeniyle tarıma verdiği zarardan, göçten, sağlık sorunlarından bahsetmiyor haliyle.

Türkiye’nin iklimi değiştiren seragazlarının yüzde 71’i enerji kaynaklı; bunun yarısı da kömürden. Akbelen’deki orman kıyımından sorumlu şirket kamuoyuna gönderdiği açıklamasında elektrik üretiminin ne kadarından sorumlu olduğunu yazmış. İklimi değiştirdiği için neden olduğu sel baskınlarından, sıcak hava dalgası yüzünden ölenlerden, fırtınaların, dolunun, hortumların vurduğu tarım arazilerinden, kuraklık yüzünden meydana gelen ekonomik zarardan ise hiç bahsetmemiş. Çok yakın zamanda bu şirketlerin mahkemelerde iklim krizine neden oldukları için yargılandıklarını, tazminat ödemeye mahkûm kaldıklarını göreceğiz. O zaman ‘ekonomiye katkı’ gibi sunulan bu bahanelerinin çaresiz savunma çabaları olduğunu daha iyi anlayacağız.

Kazanmanın tek yolu direnmek

Özgür Gürbüz-BirGün / 16 Aralık 2022

7 Şubat 1939 tarihli, 4126 sayılı Resmi Gazete, “Zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılattırılması hakkında kanun”la başlar. Bu kanunun 20. maddesi, zeytinlik içinde fabrika yapımını izne bağlamıştır. Sonraki yıllarda 20. madde değişikliklere uğrasa da o günkü amacını korur. “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mâni olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” der. Kömürlü termik santrallara maden sahası açmak için zeytinliklere göz dikenler yıllardır bu maddenin değiştirilmesini istiyor. 10. kez denediler ve 10. kez kaybettiler.

ADRESE TESLİM KANUN
Yapılmak istenen aslında adrese teslim bir kanun değişikliğiydi. Elektrik Piyasası Kanuna konacak geçici madde özetle şöyle diyordu: Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinliklere denk gelmesi durumunda zeytinlikler taşınır, zeytinlik maden sahası olur. Maden sahası ile zeytinliğin çakışma olasılığına karşı kanun düzenlemek müthiş bir öngörü olsa gerek.

NET KÖMÜR HÜKÜMETİ
Tesadüfün böylesine az rastlanır. Muğla’daki Yeniköy termik santralının maden sahası ile geçimini zeytinden sağlayan İkizköy’ü karşı karşıya getiren konu da bu. Maden sahasını genişletmek isteyen termik santral Akbelen Ormanı’nı maden sahasına çevirmek, bir anlamda köydeki yaşamı bitirmek istiyor. Santralın sahipleri Limak Enerji ve IC İçtaş Enerji. Özelleştirilmiş bu santralın ‘ülke için elektrik ürettiğini’ söylemek de ayrı bir tartışma konusu. Her özel şirket gibi onlar da kâr etmek için elektrik üretiyor; bunu da çevreci bir yöntemle değil dünyanın bir an önce terk edilmesi konusunda salık verdiği kömürü yakarak yapıyor. Elektrik üretmenin onlarca yolu var. Sadece enerjiyi akıllı kullanarak bile bu santralın kapatılması sağlanabilir. AKP – MHP “koalisyon hükümeti, bir yandan net sıfır emisyon yalanıyla bazı çevrecilerin ve kamuoyunun gözünü boyamaya çalışıyor, bir yandan da özel şirketlerin kömür yakmaya devam etmesini kolaylaştıracak kanun hazırlıyor. Net sıfır değil, net kömür hükümeti.

Zeytinine sahip çıkanlar imza kampanyaları, direniş çadırları ve Ankara’da Meclis kapısında yaptıkları eylemlerle zeytin talanını bir kez daha önlemeyi başardı. Kanun tasarısından ilgili madde çıkarıldı. Bu ülkenin insanları daha kaç defa hükümete gıdayı, sağlığı, çevreyi kömüre yeğlediklerini söylemek zorundalar bilmiyorum. Bildiğim tek şey direnmezsek kaybedeceğimiz. Direnirsek bir ihtimal var ve o ihtimal hepimize sağlıklı ve onurlu bir yaşam vadediyor.

DOĞANIN EKONOMİSİ KÖMÜRÜ YENER
Ekonomiyi dert edinenlere de birkaç not bırakalım. Türkiye’nin zeytin ve zeytin yağı ihracatı yarım milyar dolara yaklaşmış, İspanya ve İtalya örneklerine bakıldığında bu rakamın çok daha yukarılara çıkarılabileceği ortada. Kömüre verdiğiniz teşviğin sadece 240 milyon TL’sinin Milas’ta zeytin sektörüne aktarılmasıyla madende çalışan 800 kişiye iş sağlamak mümkün. Kömürden ürettiğimiz elektrik hem kirli hem de güneş gibi kaynaklardan daha pahalı. Bölgedeki Yeniköy ve Kemerköy santrallarının sağlık etkilerinin topluma maliyeti yılda 190 milyon avro. Şirket yılda 25 milyon avro kâr ediyor ama kirlettiği hava, değiştirdiği iklim yüzünden ülke hem sağlığıyla hem de kamu harcamasıyla bedel ödüyor.

Zor günlerden geçiyoruz, ileri gitmek için değil gerilememek için mücadele ediyoruz. Mücadele sandıkta kazanılacak elbette ama sandığa eşit şartlarda gitmek için bile direnmek gerekiyor. İstanbul’un iki kez seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza bunu bir kez daha gösterdi. Direnenin kazandığını ise zeytinlikleri koruma mücadelesine bakarak görebilirsiniz.