Özgür Gürbüz-BirGün/7 Eylül 2014
62. Hükümet’in
programı açıklandı. Programın çevre ve enerji bölümlerinde ‘yeni’ bir şey yok. Programda
dikkatimi çeken noktaları kısaca özetlemek isterim.
‘Yaşanabilir mekanlar ve çevre’ adı verilen bölüm kente övgüyle başlıyor.
Kentler, ‘toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen faktörlerden biri’ kabul
edilmiş. “Yüksek standartlarda şehirleşme artık bir zenginlik ve gelişmişlik
göstergesi haline gelmiştir” deniyor. AKP döneminde kentte yaşayan nüfusun
oranının 9 puan artıp yüzde 73’e ulaşması başarı sayılmış. Daha önce bu köşede
yazmıştık. Çin gibi nüfusu 1 milyar 400 milyonu bulan ve Türkiye’nin 12 katı
yüzölçümüne sahip bir ülkede dev kentler yaratmak, insanlara hizmet götürmek
için tek seçenek olabilir. Buna rağmen Çin’in en kalabalık kenti Şanghay’da ülke
nüfusunun yüzde 2’sine yakını yaşıyor. İstanbul’da ise Türkiye nüfusunun yüzde
20’si toplanmış. Ülkedeki her beş kişiden biri İstanbul’da. Türkiye’de dikey
büyüme zorunluluk değil. Yer var, iklim müsait… Kaldı ki, tüm kaynağı İstanbul’a
aktarmamıza rağmen o kentte de hayat yaşanılmaz bir halde. Trafik, hava
kirliliği, su sorunu, yeşil alan yokluğu… Davutoğlu hükümeti bu başarısız
kentleşme modelini, programda övüyor ve hataya devam edileceğinin işaretlerini
veriyor.
İstanbul’un
bina dolmasının nedeni rantın çekiciliği. Bir müteahhit için Nevşehir’e
apartman yapmakla İstanbul’a yapmak arasında maliyet açısından fazla fark yok.
Ama iş satmaya gelince İstanbul daha fazla gelir getiriyor. Planlama, denetleme
gibi mekanizmalar da olmayınca doğal olarak tüm betonlar İstanbul’a dökülüyor. Türkiye
aslında hiç yönetilmiyor, kaderine bırakılış. Sadece kentleşme bölümü değil,
planın her kısmı elimizde kalıyor. Plandaki iddialar ve gerçekler çelişiyor.
İşte size iki örnek:
İddia: AKP döneminde küresel ısınmaya yol açan seragazı emisyonlarının kontrolüne
öncelik verildi.
Gerçek: 2002-2012 yılları arasında seragazı emisyonları yüzde 52 oranında arttı.
287 milyon tondan 439 milyon tona çıktı.
İddia: Yenilenebilir enerji kullanımı ve enerji verimliliği arttırıldı.
Gerçek: 2000 yılında Türkiye’nin birincil enerji tüketiminde hidroelektrik dahil
yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 12,8’di. 2011’de yüzde 9,8’e
geriledi.
Hükümet
programının yaptık dedikleri tartışmalı, yapacağız dedikleriyse ürkütücü. Nükleer
santral sevdası sürüyor.Sinop ve Akkuyu'ya sekiz adet nükleer reaktör kurulması planlanıyor.
Enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması yine hedefler arasında. Keşke olmasaydı. 12 yıldır
aynı hedef var ama sonuç ortada. Türkiye 2002’de yüzde 69 oranında dışa bağımlıydı
şimdi yüzde 74.
Soma, Afşin ve
Yatağan’daki çevre sorunları, kentleri vuran fırtınalar ders olmamış, onlarca
yeni kömür santralinin kurulması planlanıyor. Tüm nehirlere HES kurma gibi,
ekolojiden, ekonomiden uzak hedefler de planda yer alıyor. Bürokrasi, finans
mekanizmalarının eksikliği gibi nedenlerden millet kendi çatısına panel
kurmakta zorlanıyor, hükümet planında Konya’ya dünyanın en büyük güneş
santralini kurmak yer alıyor. Mesele dev santraller kurmak değil; kalıcı,
ayakları yere basan, kazancını halkın katılımı sayesinde halkla paylaşan bir
sektör yaratmak olmalı. Dünyanın en büyük üst geçidini de yapsanız, bir kamyon
onu yer edebilir. Bunlar hep eski bir düşünce tarzının ürünü. Anlayacağınız,
programda Türkiye’yi ileriye götürecek, bizleri
heyecanlandıracak bir şey yok. Eski tas eski hamam. İşin kötüsü su da yok.
* Bu yazımda, tamamen benim hatamdan kaynaklanan bir yanlışı düzelttim. Programda Sinop'ta 8 nükleer reaktör kurulması planlanıyor yazmıştım, doğrusu 4 olacak. Okuyucularımdan özür dilerim. Bu yerinde ve önemli uyarıyı yapan Cem Aydın'a da çok teşekkür ediyorum.
* Bu yazımda, tamamen benim hatamdan kaynaklanan bir yanlışı düzelttim. Programda Sinop'ta 8 nükleer reaktör kurulması planlanıyor yazmıştım, doğrusu 4 olacak. Okuyucularımdan özür dilerim. Bu yerinde ve önemli uyarıyı yapan Cem Aydın'a da çok teşekkür ediyorum.
2 yorum:
Özgür bey merhaba,
Sinop'a 8 reaktör kurulacak yazmanız üzerine bir an endişeye kapılıp hükümet programına baktım. Programın 149. sayfasında son paragrafta şöyle yazıyor:
"Mersin Akkuyu ve Sinop’ta toplam 9.280 MW gücünde 8 adet
nükleer reaktör devreye alınacaktır"
Yani sekiz reaktörün de Sinop'a yapılacağı söylenmiyor. Akkuyu ve Sinop'a toplam 8 reaktör yapılması söz konusu. Planda bir değişiklik yok yani.
İyi çalışmalar
Cem Aydın
Cem Bey, İlginiz için çok teşekkür ederim. Gerekli düzeltmeyi yaptım. Önemli bir hataydı, sizden ve tüm okuyucularımdan özür dilerim.
Yorum Gönder