Özgür Gürbüz-BirGün/16 Eylül 2012
Almanya’da güneş enerjisini elektriğe çeviren fotovoltaik panellerin kurulu gücü 30 bin megavatı geçti. Bu cümlenin Türkçe mealini de yazalım. Türkiye’deki tüm elektrik üreten enerji santrallerinin toplam kurulu gücü 55 bin megavat civarında. Bunun sadece “6” megavatı fotovoltaik. Almanya’da ise sadece fotovoltaik dediğimiz güneşten gelen ışınları elektrik enerjisine çeviren santrallerin kurulu gücü 30 bin. Almanya'da, Türkiye'deki tüm barajların, termik santrallerin yarısı kadar güneş enerjisi var. Aynı kurulu güce sahip farkı tipteki santraller aynı miktarda elektrik üretmez ama bu 30 binlik kapasite gerçekten de çok ciddi bir rakam.
İspanya'da bir güneş santrali. Foto: O. Gurbuz |
Peki, bu güneş potansiyelini kullanıyor muyuz? Tabi
ki hayır. Hükümet, adını da koyalım, Adalet ve Kalkınma Partisi, güneş
enerjisinin önünü açacak düzenlemeleri yapmakta işi ağırdan alıyor. Nükleere,
kömüre gelince iki günde yasa çıkaranlar, güneş enerjisi söz konusu olunca
nasıl işi kolaylaştırırız diye değil, nasıl şu güneşin yolunu tıkarız diye kafa
yoruyor. Art niyet aramıyorum; hâşâ! Memlekette güneş bol, başımıza güneş geçti
kanaatindeyim.
ELEKTRİĞİN YÜZDE 4'Ü GÜNEŞTEN
2011 itibariyle Almanya’da 24 bin 800 megavatlık
(MWp) güneş paneli kuruluydu. 2012 bitmeden bu rakama 6 bin megavat daha
eklediler. Bu ilk değil. 2011’de 7 bin 500, 2010’da ise 7 bin 400 megavat
gücünde güneş panelini elektrik üretim kapasitelerine eklemişlerdi. 2011
sonunda Almanya’da güneşten üretilen elektriğin miktarı 18,5 milyar
kilovatsaate ulaştı. Yine kabaca söylersek Türkiye’nin elektrik üretiminin
yüzde 8’ine bedel bir üretimi evlerin çatılarına konan panellerle güneş
enerjisi santrallerinden yaptılar. Geride ne nükleer atık, ne de kesilmiş bir
ağaç bıraktılar. Bu yıl sonunda Almanya’nın elektrik üretimin tahminen yüzde
4’ü güneşten sağlanacak. 2020 tahmini ise yüzde 10. Sadece Almanya değil,
İtalya'da elektriğin yüzde 4'ü, tüm Avrupa'da ise yüzde 2'si güneşten
üretiliyor.
TEMİZ ENERJİ 381 BİN KİŞİYE İŞ SAĞLADI
2011 sonunda ülkede üretilen elektrik miktarının
yüzde 20’si yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandı. Rüzgar enerjisi yüzde
8 ile başı çekiyor. Onu yüzde 6 ile biyokütle ve yüzde 3’lük paylarla
hidroelektrik ve güneş izliyor. 2011’de tam 381 bin 600 kişi yenilenebilir
enerji sektöründe iş sahibiydi. Bundan 11 yıl önce 100 bin kişiden
bahsediyorduk.
Güneşe hasret Almanya’da bunların olması, güneş
ülkesi Türkiye’de ise güneş enerjisinden üretilen elektrik miktarının
istatistiklere bile girmemesi bir rastlantı değil. Almanya’da halk bastırdı,
kömüre ve nükleere hayır dedi. Fukuşima tuz biber oldu. Merkel hükümeti kaza
sonrası ülkedeki tüm santrallerin kapatılması kararını almak zorunda kaldı.
Ülkedeki sekiz reaktör hemen kapatıldı, kalan dokuz reaktör de 2022’ye kadar
kapatılacak. Uzun yıllar önce verilen teknoloji destekleri, güneşten üretilen
elektriğe verilen alım garantileri bugünleri hazırladı. Türkiye’de ise 2005 yılında
çıkarılan kanunda verilen alım garantisi güneş enerjisinin maliyetlerini
karşılamaktan uzaktı. Daha sonra revize edilen ve şu anda yürürlükte olan
kanunda bu rakam kilovatsaat başına 13,3 dolar sente çıkarıldı. Alım
garantisinin süresi ise 10 yıl. Radyoaktif atıklardan felaket boyutundaki
kazalara kadar onlarca tehlikesi bulunan ve dışa bağımlı bir kaynak olan
nükleere verilen alım garantisi ise 12,35 dolar sent. Süre de 15 yıl. Nükleerde
inşaata bugün başlansa ilk reaktör 2020’de devreye girecek. Ortalık bugünkü
fiyatlarla 8 yıl sonra devreye girecek nükleerin fiyatlarını kıyaslayan
milletvekilleri, bürokratlar veya akademisyenlerle dolu. O tarihe kadar güneş
enerjisinin maliyeti daha da düşecek, nükleerinki ise son yıllardaki eğilim
devam ederse daha da artacak. Almanya’da evinizin çatısına güneş paneli monte
etmenin bedeli Almanya’da son üç yılda yarı yarıya düştü. Bu gidişle her geçen
gün güneşten daha ucuza elektrik üretmek mümkün olacak.
Bugün güneşe pahalı diyenler (kaldıysa) bu basit
hesabı bile yapmıyor. Sosyal maliyetleri hesaba katmadan, dünyadaki gelişmeleri
takip etmeden “güneş pahalı” deyip geçiştiriyorlar. Hep söylüyorum, şu
insanoğlu bir garip. Güneşe “alternatif enerji” adını takmış. Bazı çevreci
arkadaşlar bile bu terminolojiyi kullanıyor. Bugün hayatta olmalarını sağlayan,
kemiklerinin gelişiminden yedikleri tüm besinlere kadar her şeyin, yaşamın
kaynağı güneşe alternatif, nükleere veya kömüre asıl enerji kaynağı diyenlere
yukarıda özetlediğim veriler ışığında bir çift sözüm var: Sensin
alternatif!
***
22 Eylül 14:30'da İstanbul Makina Mühendisleri
Odası'nda “Nükleere Neden Hayır” başlıklı bir sunum yapacağım, tüm BirGün
okurları davetlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder