ÇED değil HOP raporu isteriz

Özgür Gürbüz-Birgün/15 Ocak 2012

Mersin’in Büyükeceli beldesine nükleer santral kurmaya çalışan Rus şirketi Rosatom halkı ikna turları düzenlemeye karar verdi. Bildiğiniz gibi kamuoyu araştırmaları Türkiye’de halkın büyük çoğunluğunun nükleere hayır dediğini ortaya koyuyor. Hükümeti ikna etmenin santral kurmaya yetmeyeceğini şirketler de artık fark ediyor. Sadece Rosatom değil, Türkiye’de faaliyet gösteren diğer şirketler de halkı karşılarına alarak iş yapamayacaklarını yavaş yavaş anlıyor. Sinop’un Gerze ilçesine termik santral kurmak isteyen Anadolu Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ise bir istisna. Radikal gazetesine verdiği demeçte, ÇED raporu çıkarsa 1 milyar avroluk yatırıma başlarım. Bu benim hakkım. Çıkmazsa devletin kestiği parmak acımaz. Bugüne kadar harcadığım 15 milyon doların üzerine bir bardak su içerim” diyor.

ÇED raporlarının (Çevre Etki Değerlendirmesi) formaliteye dönüştüğünü bu ülkede bilmeyen kalmadı. ÇED için olumlu rapor almanız veya gerekli değildir yazısına sahip olmanız o tesisin çevreci olduğunu ne yazık ki göstermiyor. Ekoloji Kolektifi durumun vahametini yaptıkları basın açıklamasında sayılarla ortaya koydu: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre ilk ÇED Yönetmeliği’nin yayınlandığı 1993 yılından 2010 yılı sonuna kadar verilen 452 ÇED gereklidir kararına karşı 31 bin 285 kez ÇED gerekli değildir kararı verilmiş. 32 ÇED olumsuz kararına karşı 2 bin 55 ÇED olumlu kararı verilmiş. Sermayenin çöplüğüne döndürülen bir ülkede sözde çevre mevzuatının ‘ciddi araştırmalardan sonra hazırlanan’ ÇED raporlarının hazin bilançosu bu.

HOP raporun varsa gel
Elbet bir gün Özilhan da ÇED raporu değil halktan alacağı HOP raporu (Halkın Onayladığı Proje) olmadan işe girişilmeyeceğini anlayacak. Kimileri deneme-yanılma yöntemiyle öğrenir; yapacak bir şey yok. Yalnız Gerze’de santral planları iptal olunca bir bardak su yerine Efes içse iyi olacak çünkü yakında Efes içen kimse kalmayacak. Anadolu Grubu ürünlerine boykot yaygınlaşıyor. Vicdanı olan boykota katılıyor. Kömürün isi Özilhan’ın görüş açısını da daraltmış, 40 yıllık bir ürünün marka değerini harcadığının bile farkında değil. Hâlbuki Özilhan çevrecilere kızacağına, HOP raporu alabilecek diğer yatırım seçeneklerine baksa kendisi de rahatlayacak.

Güneş 2020’de nükleerden ucuz olacak
Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Birliği 2020 yılında güneşten elektrik üretmenin kilovatsaat (kWs) başı maliyetinin 10,20 dolar sente kadar düşeceğini tahmin ediyor. Bilin bakalım Mersin-Akkuyu’ya kurulmak istenen ve 2020 yılında ilk elektriği üretmesi planlanan nükleer reaktörden Türkiye elektriği kaça alacak? Yapılan anlaşmaya göre belirlenen fiyat 12,35 dolar sent. Hükümetin nükleerde ısrarı sizce de mantıksız değil mi? Evet, öyle.

Güneş enerjisi teknolojisi giderek gelişiyor ve panel maliyetleri düşüyor. Güneş panelini çatınıza koyduktan sonra yakıt gideri yok. Türkiye’de güneş enerjisi pahalıdır nutukları atanları dinliyorum hemen hemen hepsi bugünkü fiyatlarla nükleeri ya da 2-3 yıl sonra çalışmaya başlayacak termik santralleri kıyaslıyorlar. Hâlbuki 7-10 yıl sonra elektrik üretecek nükleerle o günkü fiyatları kıyaslamalısınız. Böyle basit bir öngörüden bile yoksun enerji sektöründe kime ne söylesek boş.

Güneşi teşvik yasası güneşin önünde duruyor
Güneş panellerini kurmak da kolay. 2019 yılında başlasanız 2020’de birkaç termik santrale eş elektrik üretecek gücünüz olabilir. Örnekleri var, bol keseden atmıyoruz. İspanya 2008 yılında 2600 MW (megavat) gücünde güneş paneli kurdu. Almanya 2011’de 7400 MW ile yeni bir rekor kırdı. Ülkede 130 bin kişi güneş enerjisi sektöründe çalışıyor.

Gerze’de kurulmak istenen termik santralin tahmini üretimi 7,2 milyar kWs. Akkuyu’da kurulması planlanan ilk reaktörün üreteceği miktar 8 milyar kWs civarında. 2010 yılında Almanya’da güneşten üretilen elektrik ikisinden de fazla, 12 milyar kWs. Çevre kirliliği yok, küresel ısınmaya katkı yok, ithal kömürle dışa bağımlılık yok. Peki, ne var? Türkiye’de yenilenebilir enerjiyi desteklemek için çıkarılan yasada güneş enerjisine 600 MW sınırlaması getiren bir yasa var. Siz daha fazlasını isteseniz bile Türkiye’de kurabileceğiniz güneş enerjisi 600 MW’ı geçemez. Almanya’nın bir yılda kurduğu gücün 12’de birine izin var. Güneşi teşvik eden yasa böyle buyuruyor. Üstelik aynı paneller Türkiye’de kurulsa çok daha fazla elektrik üretecek çünkü bizde güneş daha güçlü. Yani üretim maliyeti de Almanya’dan daha ucuz olacak.

Biz anlamasak da, Özilhan’a güneş değil termik santral kur; hükümete rüzgârla, enerji tasarrufuyla uğraşma, parayı nükleer santrale yatır diyenlerin bir bildiği vardır elbet.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

HOP raporu da yeni bir kavram mı? Ne zaman çıktı yahuu?

cana dedi ki...

HOP (Halkın Onayladığı Proje)raporu bir ÖPK (Özgür Grübüz Kavramı) sanırım...

equinox dedi ki...

Özgür Bey,

aşağıdaki konuda bizi destekler misiniz?
Eğer açılırsa aynı coğrafi bölgeyi tahrip eden 3. taş ocağı olacak.
Nohutalan köyündeki ocak, köylülerin direnişiyle kapatılmıştı.
Zeytineli köyü yolu üzerindeki taş ocağı çam ormanını mahvetmeye devam ediyor.
Bu yenisi ise verimli bir tarım havzasını (zeytin, üzüm, buğday, kavun, hayvan yemi...+ orta ölçekli koyun ve keçi sürüleri) tehdit edecek.

Sözkonusu ovadan sonra batıya doğru devam ettiğinizde Çeşmeye kadar hep çorak arazi görürsünüz... Bu ova izmir-çeşme yolu üzerinde Urlanın batısında görüp görebileceğiniz enfes (belki de tek) ova ve doğal yaşamı barındıran unsurlar içeren bir bölgedir.
Taş ocağı ile ziyan edilmemelidir.
Konuyu gündeminize taşımanızı rica edebilir miyim?
çok teşekkür eder, saygılar sunarım...
-----
İzmir Urlaya bağlı 5 köyün tarım arazilerinin bulunduğu güzelim ova tehdit altında!

Birgi Köyü’ne çok yakın (950 metre) Çipinoz Boğazı mevkisinde
100 HEKTARLIK alanda faaliyet gösterecek TAŞ OCAĞI için
HAS BETON şirketine ruhsat verildi.
(http://www.radikal.com.tr/izmir_haber/urlada_tas_ocagi_eylemi-1334351)

Ovada tarım yapan insanlar, taş ocağının açılacağı bölgedeki çam ormanı ve zeytinlikler, civardaki göletlerde barınan kuşlar, ve bölgenin doğal bitki örtüsü bu taş ocağı faaliyetinden olumsuz etkilenecektir.

- Tüm ova toz altında kalacak: doğal bitki örtüsü ve insan sağlığı olumsuz etkilecenek,
- Tesisin kurulması ile çam ormanı tahrip edilecek,
- Tesisin çok yakınındaki hektarlarca zeytinlik arazi tozdan etkilenecek,
- Kamyon gidiş-gelişleri için yol genişletilmesi sırasında ağaç kesilecek,
- Kamyon trafiği günlük hayatı olumsuz etkileyecek.

Lütfen bu bölgede yaşayan insanların itirazına imzanız ile destek veriniz (aşağıdaki linke tıklayarak imza atabilirsiniz)
Lütfen imza kampanyasını diğer doğa sever insanlarla paylaşınız.
https://www.change.org/p/urla-birgi-koyu-sakinleri-micir-ocagina-hayir?recruiter=217285401&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_page&utm_term=des-lg-share_petition-custom_msg