"AB Sürecinde Türkiye Çevre Sektörü" adlı panelde konuşan Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sarıkaya, Kyoto Protokolü'ne taraf olmayacaklarını söyledi.
Özgür Gürbüz - Referans Gazetesi /14 Kasım 2005
Mevzuatın uyarlanması konusunda Ulusal Program'a uygun olarak hareket ettiklerini söyleyen Sarıkaya, Türkiye'nin özel konumundan kaynaklı olmak üzere sıkıntı çekilen üç konu olduğunu söyledi. Bu konuları Su Çerçeve Direktifi, Espoo konvansiyonu olarak bilinen sınır aşan Çevre Etki Değerlendirmeleri(ÇED) ve Aarhus konvansiyonu olarak bilinen sınırlar ötesi bilgi edinme hakkı olarak sıraladı.
Üç maddeye ek olarak, her ilerleme raporunda Türkiye'nin Kyoto'ya taraf olmadığının gündeme getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Hasan Sarıkaya, "Evet doğru, Türkiye Kyoto Protokolü'ne taraf olmadı ve yakın bir zamanda taraf olmayı da düşünmüyor ama AB müzakereleri önümüze belli bir takvim koyacak" dedi. Sarıkaya'nın sözleri, 2008 yılında devreye girecek protokolü imzalama konusunda Türkiye'nin bir çalışması olmadığı anlamına geliyor. Yine Sarıkaya'nın, bu ay sonu Montreal'de yapılacak olan 11. taraflar toplantısına Türkiye'nin gözlemci olarak katılacağını söylemesi de bu tezi destekliyor. Konuyla ilgili olarak Mayıs 2004'te Türkiye'nin İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması'na taraf olduğunu ve bu anlaşmanın yükümlülüğü olan Ulusal Bildirim Raporu'nun hazırlanmasıyla ilgili çalışmaların başladığını açıkladı. Toplantı sonrasında sorularımızı yanıtlayan Sarıkaya, bu raporun 2006 sonundan önce bitirilemeyeceğini ve Türkiye'nin sera gazı emisyonlarının 130 milyon tonlardan 200 milyon tonun üzerine çıktığına dikkat çekti ve Türkiye'nin Kyoto için baz alınan 1990 yılını referans kabul edemiyeceğini söyledi.
Temel sorunlardan biri olarak belirttiği Su Çerçeve Direktifi ve bu direktifin sınır aşan sularla ilgili kısmına açıklık getiren Sarıkaya, "Dicle-Fırat bölgesinde sınır aşan sular üzerindeki egemenlik hakları üzerinde önemli çekinceler var. Bu noktada ülkemiz bazı sıkıntılar yaşamak durumunda" diye konuştu. Türkiye'nin benzer nedenlerden dolayı, ülkenizde yapmış olduğunuz yatırımların diğer ülkelere etkilerinin tartışıldığı Espoo anlaşmasına da taraf olmadığını ve gündeme biraz ötelenmiş olarak gireceğini belirtti. Bilgi erişim sözleşmesi olarak da adlandırılan, yabancılara bilgi edinme ve yargıya başvurma hakkı tanıyan Aarhus konvansiyonunun da henüz onaylanmadığını ama zaman içerisinde hepsinin uygulanacağının altını çizdi.
Sarıkaya, bu konuların her defasında Türkiye'nin önüne konulduğunu ve konulmaya da devam edeceğini söyledi. Türkiye'nin Ulusal Programı'nda bu konuların hemen içselleştirilmesi konusunda bir vaadin olmadığını da anımsattı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder