Schengen Anlaşması'ndan sonra eline kimlik kartını alan AB vatandaşları üye ülkeler arasında serbestçe dolaşmaya başladı. Bugünlerde ise AB içinde serbestçe dolaşanlar sadece insanlar değil. Örneğin bira kutuları da ülkeler arasında dolaşıyor hatta üye ülkelerin arasını bile açabiliyor; Almanya ve Danimarka arasında olduğu gibi. Türkiye'de ise atıkların geri kazanımı için alınacak çok yol var.
Özgür Gürbüz - Referans Gazetesi / 10 Mart 2006
İngilizler Fransızları çok sevmeselerde, her yıl onbinlercesi Manş Denizi'ni aşıp, eve Fransız şarabı, peyniri ve birasıyla dönmeye bayılıyor. Bazıları bu kısa tatili, uygulanan düşük vergilerden dolayı aynı ürünleri Fransa'da İngiltere'ye oranla daha ucuza alabildiği, bazıları da sadece tadı için yapıyor. Biraları en az Alman markaları kadar ünlü olan Danimarkalıları Almanya'ya götüren neden ise daha çok fiyat farkı. Her yıl tam 400 milyon teneke kutu dolusu bira Almanya'dan Danimarka'ya akıyor.
Danimarka bu durumdan rahatsız ve yıllardır süren bu soruna çözüm bulması için Avrupa Komisyonu'ndan yardım istiyor. Danimarkalılar için sorun sadece ucuz biranın ülkeye girmesi ya da kendilerini ucuz biraya veren "çakırkeyf" Danimarkalıların işe geç gelmesi değil. Her yıl 400 milyon teneke kutunun daha, kendilerince toplanmak zorunda kalınması. Almanya'dan bira akını başlamadan önce Danimarkalılar teneke kutulara da depozito uygulaması başlatmış, doğaya bırakıldığında çözülmeleri 200 yıl alan bira kutularının dükkanlara geri dönmesini sağlamışlardı. Kutuları aldığınız yere götürmezseniz, depozito için ödediğiniz parayı da geri alamıyorsunuz. Almanya'da da benzer bir uygulama var ancak sınırdan çıkarken Danimarkalılar, kutuları Almanya dışına çıkaracaklarını beyan ederek depozito ödemekten muaf tutulabiliyor. Böyle olunca milyonlarca bira kutusu Danimarka'nın çöplüklerinde toplanmayı bekliyor. Danimarka Çevre ve Ticaret Bakanlıkları geçtiğimiz hafta yaptıkları ortak açıklamada, hem haksız rekabete hem de atık sorununa çözüm bulunması için Komisyon'dan çözüm üretmesini istediler. Almanya, Komisyon'dan önce yanıt vererek sorunu 1 Mayıs'a kadar çözme sözü verdi. Danimarka Ticaret Bakanı Bendt Bendtsen, sözün tutulması için baskı yapmaya devam ediyor ve Angela Merkel'le gerçekleşecek görüşmesinde konuyu gündeme getireceğini söylüyor.
Tüm bu gelişmeler, Danimarka kırlarında içtiği bira kutusunu havaya fırlatma lüksünden yoksun bırakılacak olan "keyif adamlarını" rahatsız ede dursun bizim buralarda durum oldukça farklı. Teneke kutu değil birçok cam şişeye de depozito uygulaması yok. Geri kazanım için plastik, cam, metal ve kağıt-karton başlıkları altında belirlenmiş kotalar var ama oranlar 2005 yılı için yüzde 30'larda seyrediyor. Geri kazanılmayan ürünler ise, birçok kentteki vahşi depoloma alanlarında gömülmeyi bekliyor. Atıkların geri toplanması ve organik atık dediğimiz, yiyecek artıklarından ayrılması için bireyler, firmalar ve yerel yönetimlerin birlikte çalışması gerekiyor. Türkiye'deki çarpık kentleşme sorunu büyüten bir faktör olduğu kadar, daha az atık üreten ambalajlama yöntemlerinin kabulüde bir başka önemli kriter. Bugün birçok ülkede ve kentte "sıfır atık" politikaları tartışılıyor.
1 Ocak 2005'te yürürlüğe giren Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Türkiye'de üretilen ve ithal edilen tüm ambalaj türlerinin, malzemesi ne olursa olsun, kullanımından sonraki durumunun denetim altına alınmasını öngörüyor. Yönetmeliğe göre, tüketicilerin, ekonomik işletmelerin ve satış noktalarının sorumluluk paylaşımını yerine getirmeleri gerekiyor. Yine yönetmelik kapsamında ekonomik işletmelerin sorumluluğu bir yetkilendirilmiş kuruluşa devredilebiliyor. Türkiye'de Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) bu konuda yetkilendirilmiş kuruluş. Bu yönetmelik, AB direktiflerini de gözeterek Türkiye'nin 2014 yılına kadar geri kazanım hedeflerini belirlemiş. 2005'te plastik ve cam malzemeler için yüzde 32, metal malzemeler için yüzde 30, kağıt-karton malzemeler içinse yüzde 20 olan hedeflerin hepsinin 2014'te yüzde 60'a çıkarılması hedefleniyor. Hedeflere ulaşılamazsa, toplanamayan eksik miktar yüzde 10 arttırılıp bir sonraki yıla ekleniyor. 2 yıl sonunda hedefe ulaşılamazsa hedeflere ulaşana kadar depozito uygulamasına geçiliyor. Üçüncü yıl sonunda yine hedeflere ulaşılmazsa 5 yıllık bir depozito uygulaması kabul ediliyor. Şu an görünen o ki, hedeflere ulaşılsın ya da ulaşılmasın, kullanılan ambalajın büyük bir bölümü çöp dağlarına doğru yol almaya devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder