Altın bir ihtiyaç mı?

Özgür Gürbüz-BirGün / 16 Şubat 2024

2023 yılı dünya altın talebi 4448 ton. Altın talebinin yarısına yakını (yüzde 48,73) mücevherat sektörü
kaynaklı. Merkez bankaları altın talebinin yüzde 23,32’sinden, yatırım amaçlı altın kullanımı ise yüzde 21,24’ünden sorumlu. 2023 yılında küresel altın talebinin sadece yüzde 6,71’i teknoloji alanında kullanıldı; 300 tondan azı. Dünya Altın Konseyi verileri, altının bir spekülasyon aracı ve mücevher olarak kullanıldığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Teknoloji alanında gereken altının tamamının insanlık için gerçekten gerekli alanlarda kullanıldığını varsaysak bile sadece 300 tondan ya da yıllık altın talebinin yüzde 6,71’inden bahsediyoruz. Yaşadığımız endüstriyel hayata devam etmekte ısrarcıysak bize her yıl gereken altın bu kadar. 2023 yılında geri dönüştürülen altın miktarı ise tam 1237,3 ton. Teknoloji alanında kullanılan altın miktarının dört katından fazla. Özetle söylersek, dünya altın madenlerinin hepsini kapatsa ve artık altın çıkarmamaya karar verse, teknoloji alanında altın sıkıntısı diye bir şey olmaz. Hurda altınlar, geri dönüştürülenler yeter de artar bile.

İçinde her yıl azalan bir paya sahip olan diş hekimliğinin de olduğu teknoloji sektörünün altın ihtiyacı yıllardır bu oranda (son 10 yılda yüzde 8 civarı) seyrediyor. Hem elektronik hem de diş hekimliğinde altın talebi düşmeye de devam ediyor. 2023’te yüzde 7’inin altına düşmesi bu eğilimin bir sonucu. Dünya Altın Konseyi, insanların şu ana kadar 187 bin 200 ton altın çıkardığını söylüyor. Mevcut altın rezervlerinin hepsini, teknoloji alanında kullansak 624 yıllık ihtiyacı karşılıyor. Sadece mücevhere dönüştürülmüş altını teknoloji alanında kullansak 324 yıl altına ihtiyaç duymayabilirsiniz. Teknoloji alanında kullanılan altının da bir süre sonra geri kazanılıp tekrar kullanılacağını düşünürseniz, altın madenciliğinden bugün vazgeçmek istesek, bu kararın önünde teknik bir engel olmadığını görürüz.

Gıda üretiminin yapıldığı topraklar ve diğer ekonomik aktivitelerin gerçekleştiği ekosistemleri kirletme pahasına yürütülen altın madenciliğine ihtiyaç duyanların şirketler olduğu ortada. Çoğu zaman bu şirketler, Türkiye’nin altın ithalatı verilerini göstererek, madenleri meşrulaştırmaya çalışıyor. Elbette bu doğru değil. Yukarıda da görüldüğü gibi altın ithalatının temelini oluşturan gerçek bir ihtiyaç değil, bedeli yaşamla ödenen bir lüks.

Erzincan’daki Anagold madeninde göçük altında kalanları düşünürken, “güzel görünmek” veya “yatırım” amacıyla aldığımız altınları da düşünmemiz gerek. Altın madenciliği gibi elmas ve pırlanta madencilikleri de doğaya büyük zarar verir. Pırlanta yüzükle yapılan evlilik teklifleri, gelin ve damada takılan altınlar aslında bu korkunç sektörlerin ayakta kalmasını sağlayan, şirketlerin ellerini ovuşturarak izlediği ritüeller. Altın madenciliği kadar, bu gereksiz ritüellerin terk edilmesi de doğaya ve bu ekonomik tuzaklara düşürülen insana nefes aldıracak.

Bir hediye çekiyle verebileceğiniz hediyeyi, altına ya da başka bir değerli madene dönüştürmeden önce lütfen bu uğurda can veren insanları ve yok edilen yaşamı gözlerinizin önüne getirin. Bir altın alyans için 20 ton maden atığı ortaya çıktığını unutmayın. Bileğinize sevgilinizin doladığı bir ip, kalpten verilmiş bir söz sizi dünyanın en güzel insanı yapar. Dünyanın en büyük elması, pırlantası değil. Unutmayalım.  

Hiç yorum yok: