İstanbul 2. İdare Mahkemesi, Kadıköy’ün Moda semtinde inşası süren 250 odalı, 12 katlı otel inşaatının ruhsatının iptali ve yürütmenin durdurulmasını isteyen bölge halkının dava talebini kabul etti.
Özgür Gürbüz -Gazete Habertürk / 2 Mart 2009
İstanbul'un Kadıköy İlçesi'nde inşaatı süren Corner (Köşe) Otel'e karşı açılan ruhsatın iptali ve yürütmeyi durdurma davası mahkemece esastan görüşülecek. Moda sahilinde inşa edilen 250 yataklı, 50 metre yüksekliğindeki otel, hem bölgede oturanlar hem de Mimarlar Odası gibi sivil toplum örgütleri tarafından Kadıköy'ün siluetini bozmakla suçlanıyor. “Corner Otel” inşaatı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan imar değişikliğiyle, daha önceden ikisi konut alanı, birisi yol olan üç parselin birleştirilmesiyle oluşturulan 2 bin 632 metrekarelik alan üzerine yapılıyor. İmar değişikliğinde konut bölgesi olarak belirlenen parseller, Turizm ve Ticaret Bölgesi’ne çevrildi. Eski üç parselin, imar yüksekliği 18,50 metre (yaklaşık 6 kat) ve emsal değeri 2,07 olmasına rağmen, Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan imar değişikliğiyle imar yüksekliği 45 metreye, emsal değeri ise 21 bin 233 metrekareye çıkarıldı. Modalıların itiraz ettiği bu değişiklik, Kadıköy Belediyesi tarafından da onaylandı ve inşaat başladı. Dev Otele Hayır Platformu sözcüsü Kerem Ateş, Kadıköy Belediyesi’nin projeyi en azından bir yıl geciktirme şansı olduğunu ve bu şansı kullanmadığından şikayetçi.
“Tünelin ucunda ışık göründü”
Davanın kabulüyle inşaatla ilgili davaların sayısı ikiye çıktı. İstanbul Mimarlar Odası Anadolu Yakası Şubesi’nin açtığı ruhsat iptaliyle ilgili dava ise yaklaşık iki yıldır sürüyor. Oda’nın imar değişikliğine yaptığı itiraz ise, hukuk biriminin başvuruyu bir gün geç kalması nedeniyle kabul edilmemişti. Sivil toplum örgütlerinin dava talebinin kabul edilmesiyle inşaata izin veren imar değişikliğini ve inşaat ruhsatının ikisinin birden iptal edilmesi gündeme geldi. Ateş, bu kararı “Tünelin ucunda ışık göründü” sözleriyle yorumluyor. Ateş, “Bilirkişi sürecine bu kadar çabuk gelinmesi sevindirici. İnşaat çok hızlı ilerliyor, davanın hızlı yürümesi çok önemli. Corner Otel davası artık kamuoyuna mal olmuş bir dava” sözleriyle değerlendiriyor.
Özgür Gürbüz tarafından kaleme alınan makale, analiz ve haberlere bu adresten ulaşabilirsiniz. Yazıları başka bir yerde yayımlamak için izin almalısınız. E-posta: ozgurgurbuzblog(at)gmail.com
Açılış protesto edildi, elde kalan pastalar çocukları zehirledi
Kahramanmaraş’ın Narlı Beldesi’nde yaptırılan ilköğretim okulunun temel atma törenine protestolar yüzünden ilgi olmayınca, kalan kuru pasta ve meyve suları iki gün sonra çocuklara dağıtıldı. Gıda zehirlenmesi sonucu hastaneye kaldırılan 70’e yakın çocuk taburcu oldu.
Özgür Gürbüz / 28 Şubat 2009
Kahramanmaraş’ın Narlı Beldesi’nde Sanko Holding’e bağlı Çimko Çimento A.Ş., eski Narlı İlköğretim Okulu’nun yerine, “Çimko İlköğretimn Okulu” adında bir okul yaptırmaya başladı. Aynı firmanın bölgede iki büyük çimento fabrikası yapmasını protesto eden yerel halk, 25 Şubat tarihindeki açılışı protesto etti. Katılım az olunca elde kalan kuru pasta ve meyce suları 27 Şubat’ta Narlı İlköğretim Okulu’ndaki çocuklara dağıtıldı. Aynı gün rahatsızlanan 70’e yakın çocuk Pazarcık Devlet Hastanesi’nde tedavi edildi.
Narlı Ovası’nda yapımı süren iki büyük çimento fabrikasına karşı çıkan ve “Ovama ve Onuruma Dokunma Çevre Hareketi” adıyla fabrikalara karşı kampanya yapan yöre halkı, çimento fabrikasını yaptıran firmanın okul yaparak göz yapamaya çalıştığını öne sürüyor. “Eğitime değil çimentoya karşıyız” diyen Pazarcıklılar, bozuk yiyecekler konusunda yetkililerden bir açıklama beklediklerini söylüyor.
Özgür Gürbüz / 28 Şubat 2009
Kahramanmaraş’ın Narlı Beldesi’nde Sanko Holding’e bağlı Çimko Çimento A.Ş., eski Narlı İlköğretim Okulu’nun yerine, “Çimko İlköğretimn Okulu” adında bir okul yaptırmaya başladı. Aynı firmanın bölgede iki büyük çimento fabrikası yapmasını protesto eden yerel halk, 25 Şubat tarihindeki açılışı protesto etti. Katılım az olunca elde kalan kuru pasta ve meyce suları 27 Şubat’ta Narlı İlköğretim Okulu’ndaki çocuklara dağıtıldı. Aynı gün rahatsızlanan 70’e yakın çocuk Pazarcık Devlet Hastanesi’nde tedavi edildi.
Narlı Ovası’nda yapımı süren iki büyük çimento fabrikasına karşı çıkan ve “Ovama ve Onuruma Dokunma Çevre Hareketi” adıyla fabrikalara karşı kampanya yapan yöre halkı, çimento fabrikasını yaptıran firmanın okul yaparak göz yapamaya çalıştığını öne sürüyor. “Eğitime değil çimentoya karşıyız” diyen Pazarcıklılar, bozuk yiyecekler konusunda yetkililerden bir açıklama beklediklerini söylüyor.
Allionoi ve Hasankeyf için tarihi karar
Danıştay 6. Dairesi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, “Hasankeyf’i taşıyarak, Allianoi’yi de çamurla kaplayarak koruma” kararlarına dayanak olan maddeleri iptal etti. Danıştay aldığı son kararla sular altında kalacak tarihi Allianoi ve Hasankeyf için kurtulma umudu doğdu.
Özgür Gürbüz / 26 Şubat 2009
Danıştay 6. Dairesi’nin verdiği son karar, Hasankeyf ve İzmir’in Bergama İlçesi sınırları içerisindeki tarihi Allianoi kentlerinin korunması için yıllardır mücadele veren çevreci ve arkeologları sevindirdi. Danıştay, aldığı kararla, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 717 sayılı Baraj Alanlarından Etkilenen Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması ile ilgili ilke kararının 2. ve 3. maddelerini iptal etti. Bu kararlar, planlanan alanın dışında başka bir yerde yapılmasının mümkün olmadığının DSİ tarafından tespit edildiği baraj projelerinde, barajın yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda, taşınmaz kültür varlıklarının geleceğini belirleme hakkını koruma kuruluna bırakıyordu. Bu karara dayanılarak Hasankeyf'in taşınması, Allianoi'nin de mille kaplanıp suya gömülmesi için koruma kurulu kararları alınmıştı.
Davayı açan Arkeologlar Derneği, Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Turist Rehberleri Odası, Çağdaş Hukukçular Derneği ile 74 Yurttaş adına yazılı bir açıklama yapan Avukat Arif Ali Cangı, iki bölge de yapılan çalışmaların hukuki dayanağının kalmadığını söyledi. Cangı, “ İptal edilen karara dayanılarak alınan Koruma Bölge Kurulu kararları hemen geri alınmalı, bu kararlar doğrultusunda başlatılan faaliyetler hemen durdurulmalıdır” dedi. 717 sayılı ilke kararının 1. maddesine göre baraj yapılması planlanan alanlarda, üniversitelerden ve bakanlık uzmanlarından oluşacak bir heyet tarafından mevcut ve olası taşınmaz kültür varlıklarının envanter çalışmasının yapılması gerekir diyen Cangı, son karardan sonra, “Söz konusu alanda taşınmaz kültür varlıklarının ve arkeolojik sit alanlarının bulunması halinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (D.S.İ.) tarafından planlanan alanın dışında baraj alanı olarak başka yerlerin planlamasının yapılması" ilkesinin geçerli olduğuna dikkat çekiyor. Davacı sivil toplum örgütleri, iki bölgede de durdurulan kazı çalışmalarının yeniden ve hemen başlatılmasını istiyor.
Özgür Gürbüz / 26 Şubat 2009
Danıştay 6. Dairesi’nin verdiği son karar, Hasankeyf ve İzmir’in Bergama İlçesi sınırları içerisindeki tarihi Allianoi kentlerinin korunması için yıllardır mücadele veren çevreci ve arkeologları sevindirdi. Danıştay, aldığı kararla, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 717 sayılı Baraj Alanlarından Etkilenen Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması ile ilgili ilke kararının 2. ve 3. maddelerini iptal etti. Bu kararlar, planlanan alanın dışında başka bir yerde yapılmasının mümkün olmadığının DSİ tarafından tespit edildiği baraj projelerinde, barajın yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda, taşınmaz kültür varlıklarının geleceğini belirleme hakkını koruma kuruluna bırakıyordu. Bu karara dayanılarak Hasankeyf'in taşınması, Allianoi'nin de mille kaplanıp suya gömülmesi için koruma kurulu kararları alınmıştı.
Davayı açan Arkeologlar Derneği, Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Turist Rehberleri Odası, Çağdaş Hukukçular Derneği ile 74 Yurttaş adına yazılı bir açıklama yapan Avukat Arif Ali Cangı, iki bölge de yapılan çalışmaların hukuki dayanağının kalmadığını söyledi. Cangı, “ İptal edilen karara dayanılarak alınan Koruma Bölge Kurulu kararları hemen geri alınmalı, bu kararlar doğrultusunda başlatılan faaliyetler hemen durdurulmalıdır” dedi. 717 sayılı ilke kararının 1. maddesine göre baraj yapılması planlanan alanlarda, üniversitelerden ve bakanlık uzmanlarından oluşacak bir heyet tarafından mevcut ve olası taşınmaz kültür varlıklarının envanter çalışmasının yapılması gerekir diyen Cangı, son karardan sonra, “Söz konusu alanda taşınmaz kültür varlıklarının ve arkeolojik sit alanlarının bulunması halinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (D.S.İ.) tarafından planlanan alanın dışında baraj alanı olarak başka yerlerin planlamasının yapılması" ilkesinin geçerli olduğuna dikkat çekiyor. Davacı sivil toplum örgütleri, iki bölgede de durdurulan kazı çalışmalarının yeniden ve hemen başlatılmasını istiyor.
“Ölüme terk etmedik” denilen atlardan ikisi öldü
Çanakkale Belediyesi’nin atları trafikten çekme kararı gereğince doğaya salınan ve ölüme terk etmedik dediği atlardan iki tanesi soğuk ve açlık yüzünden öldü. Hayvan hakları savunucuları, yıllardır insanlar tarafından beslenen atların yaşama şansı olmadığını iddia ediyordu.
Özgür Gürbüz / 18 Şubat 2009
Fotoğraf: Sitare Şahin
Çanakkale İl Trafik Komisyonu’nun trafikten at arabalarını çekme kararıyla sahiplerinden toplatılan 88 atın akıbeti belirsizliğini koruyor. Yaklaşık 10 yıl önce alınan kararı 1 Şubat’tan itibaren uygulamaya başlayan Çanakkale Belediyesi Zabıta Müdürü Mustafa Ada, toplanan atların doğaya bırakıldığını doğrulamış, “Ancak onları ölüme terk ettiğimiz haberleri gerçeği yansıtmıyor” demişti. Çanakkale Çevre ve Sokak Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Sitare Şahin ise bundan 7 gün önce Kazdağları’nda başıboş dolaşan atları fotoğraflamış ve ilgililere bildirmişti. Atları ilk gördüğü günden iki sonra yine aynı bölgeye giden Şahin, bu defa iki atın ölüsüyle karşı karşıya kaldı. Atların izini son dört gündür bulamadığını belirten Şahin’e göre, insan eliyle beslenmeye alışmış bu atların, bu hava koşullarında yiyecek bulması ve hayatta kalmaları mümkün değil.
Hayvan hakkı ihlaline para cezası
Aynı zamanda Türkiye Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) temsilcisi de olan Şahin, belediyeden toplatılan 88 atın kimlere verildiğine dair sordukları sorulara yanıt alamadıklarına dikkat çekiyor. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ihlal edildiğini söyleyen Şahin, “Hayvanların il dışarısına sağlık kontrolleri yapılmadan çıkarılması da yasak” diyor ve işin peşini bırakmayacaklarını söylüyor. Hayvan Hakları konusunda yapılan ihlaller, Kabahatler Kanunu” çerçevesinde değerlendirildiği için yaptırım idari cezalarla sınırlı. Hayvan hakları savunucuları, bu konuda da kampanya yürütüyor ve ihlallerin Ceza Yasası kapsamında değerlendirilmesini istiyor.
Çanakkale Belediyesi olarak rehabilitasyon merkezi kurmak istediklerini ancak bunun için yeterli kaynağın olmadığını belirten Zabıta Müdürü Mustafa Ada, “Hak sahiplerinden toplanan at arabalarından bazılarının köydeki çalışmalarda kullanılmak amacıyla muhtarlıklara teslim edildiğini, köy muhtarlarıyla iletişim halinde olduklarını istedikleri takdirde köylere muhtarlıkları aracılığı ile tekrar at arabası verilebileceğini ve bu konuda hatalarının olmadığını söylüyor.
Özgür Gürbüz / 18 Şubat 2009
Fotoğraf: Sitare Şahin
Çanakkale İl Trafik Komisyonu’nun trafikten at arabalarını çekme kararıyla sahiplerinden toplatılan 88 atın akıbeti belirsizliğini koruyor. Yaklaşık 10 yıl önce alınan kararı 1 Şubat’tan itibaren uygulamaya başlayan Çanakkale Belediyesi Zabıta Müdürü Mustafa Ada, toplanan atların doğaya bırakıldığını doğrulamış, “Ancak onları ölüme terk ettiğimiz haberleri gerçeği yansıtmıyor” demişti. Çanakkale Çevre ve Sokak Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Sitare Şahin ise bundan 7 gün önce Kazdağları’nda başıboş dolaşan atları fotoğraflamış ve ilgililere bildirmişti. Atları ilk gördüğü günden iki sonra yine aynı bölgeye giden Şahin, bu defa iki atın ölüsüyle karşı karşıya kaldı. Atların izini son dört gündür bulamadığını belirten Şahin’e göre, insan eliyle beslenmeye alışmış bu atların, bu hava koşullarında yiyecek bulması ve hayatta kalmaları mümkün değil.
Hayvan hakkı ihlaline para cezası
Aynı zamanda Türkiye Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) temsilcisi de olan Şahin, belediyeden toplatılan 88 atın kimlere verildiğine dair sordukları sorulara yanıt alamadıklarına dikkat çekiyor. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ihlal edildiğini söyleyen Şahin, “Hayvanların il dışarısına sağlık kontrolleri yapılmadan çıkarılması da yasak” diyor ve işin peşini bırakmayacaklarını söylüyor. Hayvan Hakları konusunda yapılan ihlaller, Kabahatler Kanunu” çerçevesinde değerlendirildiği için yaptırım idari cezalarla sınırlı. Hayvan hakları savunucuları, bu konuda da kampanya yürütüyor ve ihlallerin Ceza Yasası kapsamında değerlendirilmesini istiyor.
Çanakkale Belediyesi olarak rehabilitasyon merkezi kurmak istediklerini ancak bunun için yeterli kaynağın olmadığını belirten Zabıta Müdürü Mustafa Ada, “Hak sahiplerinden toplanan at arabalarından bazılarının köydeki çalışmalarda kullanılmak amacıyla muhtarlıklara teslim edildiğini, köy muhtarlarıyla iletişim halinde olduklarını istedikleri takdirde köylere muhtarlıkları aracılığı ile tekrar at arabası verilebileceğini ve bu konuda hatalarının olmadığını söylüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)