Özgür Gürbüz-BirGün/27 Mart 2017
Adana’da ekmek
katkı maddelerinde GDO’lu soya çıktığı iddiası Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nca doğrulanmadı. GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) bir türün
yabancı genlerle genetik yapısının değiştirilmesiyle ortaya çıkıyor. Bakanlık Adana’da
fırınlardan örnek almış ve GDO’ya rastlamamış. İyi haber elbette ama eskiler, “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diye
boşuna dememişler. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Adana’yla
ilgili iddiaları yanıtlarken dumanla işaret vermeye de başlamış aslında.
Çelik, bir yıl
içinde 11 bin 626 ithal üründe denetim yaptıklarını, 105’inde GDO bulduklarını ve söz konusu
ürünleri geri gönderdiklerini söylüyor. Yuvarlarsak, kontrol edilen her 100
üründen birinde GDO çıkmış diyebiliriz. İç piyasada yapılan denetimlerde de
yedi çeşit soya kıymasında GDO bulunmuş. Bu daha da vahim çünkü iç piyasa
deniyor. Sınırdan içeri girmiş. Türkiye’de GDO’lu gıda ürünü satmak, yetiştirmek
yasak. Bunu bilmelerine rağmen GDO’lu ürün ithal edenler ya da bu konuyu
önemsemeyip şansını deneyenler var ki kontrollerde yakalanıyor. Her ürünü
kontrol edemeyeceğimiz de ortada. Kontrole takılmayan gıdanın soframıza kadar
yolu var. Sonra; ayıkla mantının
GDO’sunu… Ayıklayabilirsen!
Türkiye’de bir
süredir GDO’lu yem ithaline izin veriliyor. Büyük çiftliklerdeki hayvanlar,
tavuklar ithal edilen GDO’lu soya ve mısırla besleniyor. Doğrudan GDO
yemiyorsanız bile beyaz ve kırmızı et yiyorsanız, büyük bir olasılıkla
vücudunuz GDO ile tanışmış olabilir. Asıl mesele de bu. Siz, GDO konusunda
savunmanızı düşürür, ülkeye bir şekilde girmelerine izin verirseniz onun arkası
gelir. Ülkeyi gemi gibi düşünün. Gemi su almaya başlayınca batması kaçınılmaz.
Bir de böyle
anlatalım. Çin’de neden çok sayıda bıçaklı saldırı oluyor biliyor musunuz?
Silah yasağı yüzünden. Ülkede silah taşımak yasak, ciddi yaptırımlar var. O
nedenle de yasa dışı bir işe heveslenenler çoğu zaman bunu evindeki eşyalarla
yapmak zorunda kalıyor. Nüfuslarımız kıyaslanamaz bile ama Türkiye’de silahlı
saldırı sayısı Çin’den çoktur çünkü avcıydı, izindi derken neredeyse herkesin
elinde silah var. Silahı tümden yasaklamadan silahlı saldırıları, ölümleri
durdurmak zor. GDO da aynı hesap. Bir kez kapıyı açar, engelleri
hafifletirseniz, mantınızdan da çıkar, ekmeğinizden de.
Konuyla ilgili
Bianet’e yazan Bülent Şık’ın sorduğu iki önemli soruyu da tekrar etmeden
geçmeyelim. Şık, son beş yılda ithal edilen GDO’lu soya ve mısır miktarıyla, yem
endüstrisi tarafından kullanılan GDO’lu soya ve mısır miktarının açıklanmasını
istemiş. İthalat kullanılandan azsa o farkın piyasada kullanıldığını bileceğiz.
Bunu bilmek hakkımız. GDO’lu soya kıyması nereden geldi sorusunun yanıtı belki
de Bülent Şık’ın sorduğu soruların yanıtlarında gizli.
GDO glifosat ilişkisi
Yemleri
hayvanlar yiyor bana bir şey olmaz diyenler de şu satırları dikkatle okusun. Bu
köşede daha önce de yazdık. Glifosat adında bir ot öldürücü var. Yabani otların
öldürülmesi için kullanılıyor böylece tarladaki ürünün verimi artıyor. Glifosat ile GDO ayrılmaz ikili.
Ürünlerin genetiği değiştirilerek bu ot ilacına (glifosat) dayanıklı hale
getiriliyor böylece çiftçi ürüne zarar vermeyeceğinden emin, ilaç kullanımını
arttırabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü ise uyarıyor. Glifosat muhtemel
kanser yapıcı diyor. Soru şu: Glifosat GDO’lu yemler aracılığıyla hayvanlara
geçiyor mu, bu yemlerde glifosat var mı? İkinci soru da şu. Bu yemlerle
beslenen hayvanların etini yiyen insanlara geçiyor mu? Aslında soruların yanıtı ortada. Almanya hükümetinin yaptığı
araştırmalar 100 kişiden 40’ının
idrarında glifosat kalıntısına rastlamış.
Bu kansorejen
belaya ne kadar bulaştığımızı bilmek istiyorum. O yüzden de 20 Mayıs 2016’daki
yazımda Bakan Çelik ve bakanlığın üst düzey yetkililerini bağımsız bir merkezde
idrar tahlili yapmaya çağırmıştım. Avrupa Parlamentosu milletvekilleri bunu
yaptı. 13 ayrı ülkeden 48 milletvekilinin idrarında glifosat çıktı. Bakan Çelik
öncülük etsin. Tahlillerde glifosat çıkarsa eminim kendisi de konuyu daha yakından
takip eder ve Türkiye’de herkesin elini kolunu sallaya sallaya alabileceği bu
ot öldürücüleri yasaklar. GDO’lu yemlere izin veren kararı tekrar gözden
geçirip, Türkiye’de yem üretiminin yeniden canlanmasını sağlayacak tedbirleri
hayata geçirir. İthal yeme, GDO’ya “hayır”
der. Hayır demek sorunluysa onun da çaresi var. “Evet” demesin yeter.